Fotoğrafçılık Forumları
Açılıma Mola..
Açılımdan başbakan geri adım attığı ya da attırıldığı için
birileri ellerini ovuşturup oh çekiyorlardır.
Hemen aklıma gelenler;
1-Silah tüccarları
2-Suyun bulanık olmasından faydalanıp uyuşturucu kaçakçılığı yapanlar
3-Barış olursa kendileri işsiz ve işlevsiz kalacak olan korucular.
4-Çatışma ortamını bahane edip halkı korkutarak soyan ağalar şeyhler
5-Bölgede terör estiren terör estirdikçe maaşları ve kıdemleri artan güvenlik güçleri
6-İşkenceciler
7-Milyar dolarlara varan harcamalarla
çöküntüye uğrayan ekonomi nedeniyle
ülkenin İMF’ye Dünya bankasına muhtaç hale gelmesinden nemalananlar.
(Bankerler, Tröstler, Çok uluslu şirketler)
8-Kısaca Kürtlerin ve Türklerin şahinleri.(Faşistleri)
9-En çok milliyetçi kim yarışına girip bunu oya tahvil eden etmek isteyen MHP’si CHP’si
Açılım durdurulduğu için sevinen ellerini ovuşturan daha bir sürü grup, küme sayabilirim.
Ne kadar çok gibi görünüyorlar değil mi??
Gerçekte ise o kadar azlar ki…
………
……..
…….
Oysa savaşın sürdürülmesinden zarar edecek olanlar;
Her iki taraftan gençler
Her iki tarafın anaları
Her iki tarafın yoksul halkı..
Kısaca TÜM ÜLKE…
Benimkisi de bir tür salaklık...
Irkçı ve Faşist olduğunu söyleyen birinden, birilerinden EMPATİ beklemek!!!
Evet düpe düz salaklık benimkisi...
topikte kullanılan dilde bir sorun varsa o da burada herşeyi yazamayışımızdan dolayı epey hafif geçiştirmemiz olabilir... Yoksa empati mempati ayaklarında sizin beklediğiniz ya da düşündüğünüz
bazı şerefsizlerinde uyguladığı gibi bölücübaşı haine sayın mayın diyecek değilim... O kelimeyi bu vatan hainine yine ancak vatan hainleri söylemektedir.. Bunların kim olduğunu da hepimiz biliyoruz...
Kundaktaki bebeğe kurşun sıkan,
Savunmasız kadın kıza tecavüz eden (onları savundukları iddia ettikleri halde),
Yiğitçe çarpışmak yerine arkadan vuran
bu hainlere buradaki kelimeler az bile gelmektedir...
Savunan ve bağrına basanlarda kendi istediklerini üzerlerine alınsınlar...
Ülkesini sevmek, bayrağını sevmek, milletine hizmet etmek suçsa bu suçu işlemekten gurur duyuyorum....
Gelen köpekler ne kadar pişman değilse ben de onlara şerefsiz demekten pişman değilim...
Ülkemi sevmekten pişman değilim...
Haine hain demekten pişman değilim...
Apo köpeğinin asılmasını istediğim için pişman değilim...
Mecliste hakkımı korumak yerine beni satana hakkımı haram ettiğim için pişman değilim...
İki elim yakalarındadır, pişman değilim...
Senelerdir empati yapa yapa bu hale geldik zaten.
Ülkemizi sevmek ne zamandan beri ırkçılık ve faşistlik oluyor.
Birazda siz empati yapsanızda yazılanlara, sorulanlara cevap verebilseniz.
"empati"kelimesini ben kullandığım için bu son yorumda bana da dokundurma var gibi algıladım-sanki-
atakan,senin konuştuğun mecradan konuşursak,bunlara hayır demek,karşı çıkmak mümkün mü?
Bebek katillerini ve yandaşlarını savunmak,azıcık da olsa bu yapılanları anlamak,hoşgörmek mümkün mü?
"empati"den kastedilenin bu olmadığını izaha kalkışmaya gerek bile yok!
Hamasi nutuklarla hiçbir şeyi çözemeyiz.
Bütün baskılara rağmen Kürt halkının ezici çoğunluğu tavrını birlikten,bütünlükten yana koyuyor.Saygın araştırmalar bunu bütün çıplaklığı ile gösteriyor.Yine PKK'nın tüm baskı ve çabalarına karşın DTP'nin Kürtler'den alabildiği oy ortada.
"empati"den kasıt olsa olsa,orada yaşayan ve kendini Kürt hisseden halkın masum taleplerine-altını özellikle çiziyorum,masum talepler-gereken saygının gösterilmesi,ve varsa bunlar önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
Yok böyle bir sorun,hiç de olmadı diyen varsa bunu da ayrıca konuşuruz.
Hep Kürtlerden,gelecekleri ile ilgili verecekleri kararı bekliyoruz.Bizimle misiniz,yoksa değil misiniz diye.
Sanırım bizim de aynı kararı kendi açımızdan vermemizin zamanı geldi.
Biz geleceğimizi Kürtlerle paylaşmaya var mıyız,yok muyuz?
Samimiyetle bu sorunun cevabını vermeliyiz.
PKK'nın da,DTP'nin de canı cehenneme!
En başından beri bu topraklarda olan,bundan sonra da burada olacak olan,bizim kadar bu topraklarda söz hakkı bulunan bilmem kaç milyon bir halk kitlesinden bahsediyorum ben.
Tekrar en başa dönüyorum ve tekrarlıyorum:
Bu konuyu kastederek söylüyorum:
MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ
ve
birazcık"EMPATİ"
Başbakan Erdoğan ‘Teksas Açılımı’ konusunda Obama’yı sıkıştırdı mı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan G-20 Zirvesi ve BM Toplantıları için ABD’ye giderken “Açılım sürecini oradaki dostlarımıza anlatmakta da yarar görüyorum” dedi. Peki Başbakan, “Teksas Açılımı” konusunda da ABD’lileri uyardı mı? “Amerika’nın Öcalan’ı” ayrılıkçı McLaren’in cezaevi şartlarını gündeme getirdi mi? Siz sanıyor musunuz ki “demokrasi beşiği” ABD’nin “Kürt sorunu” yok!..
TÜRK toplumu olarak neredeyse “paranoya” haline getirdiğimiz bir korkumuz var: Bölünmek. Son 300 yılını sürekli toprak kaybederek geçiren bir toplum için bu korku anlaşılır.
Ancak dikkatinizi çekiyor mu bilmem:
Son 300 yıldır ne zaman ayrılıkçı bir hareketle karşılaşsak; Batılı devletler hemen olaya el koyuyor ve hemen işaretparmaklarını gözümüze uzatarak neler yapmamız gerektiğini bize bir bir söylüyorlar. Biz de hep onların dediğini yapıyoruz ve ne hikmetse hep kaybediyoruz.
Fakat bu yazıda anlatmak istediğim bu değil. Merakım başka...
Batılı büyük devletler hiç ayrılıkçı hareketle karşılaşmazlar mı? Hiç bölünme tehlikesi geçirmezler mi?
Olur mu öyle şey; tabii karşılaşırlar ve bölünme tehlikesi de geçirirler. Ama bunu kimse duymaz! Duyurmazlar. Hiç öyle bildik, “Dünya küreselleşti, bir köy haline geldi, kim neyi nasıl saklar” gibi ezberci laflar söylemeyiniz. Neyi ne kadar bileceğinizi dünya haber ağını elinde tutan iletişim tekelleri belirler. Biz sadece bize gösterilenlerini görürüz! Çünkü bunlar bilir ki; (Macchiavelli’ye göre) en büyük erdem(virtu) kontroldür.
Bu kadar sözden sonra bir örnek vermeliyim...
Republic of Texas (Teksas Cumhuriyeti) diye bir örgüt adı duydunuz mu?
Ya da Richard McLaren adında bir örgüt lideri...
Dünya; Kürt örgütlerini, liderlerini ezbere sayar ama Teksas ayrılıkçıları halkından hiç haberdar olmaz.
Sanıyorum “hikâyemize” başlayabiliriz...
Teksas Açılımı
Teksas, ABD’nin güneyinde bir eyalet. Türkiye’ye yakın büyüklükte toprağı var. Nüfusu 24 milyon. Bunun yüzde 83’ü beyaz, yüzde 17’si siyah.
ABD’nin en zengin eyaletlerinden. Ülke petrolünün yüzde 40’ını Teksas çıkarıyor. Hayvancılık ve tarımda lider konumda.
Teksas tarihi boyunca hep bağımsız olmak istedi. Bazen başardı da; 1836 yılında, bağımsızlık savaşını vererek Meksika’dan ayrıldı. Ancak bu durum 9 yıl sürebildi. 1845’te ABD’nin istilasına uğradı.
ABD’nin ilhakı Teksas’ı böldü. Bazıları federasyon içinde kalmayı desteklerken bir grup ise bağımsızlıktan yanaydı. Bu tartışmalar 150 yıldır sürüyor. Ayrılık fikri bazı yıllarda artıyor; gizli örgütler kuruluyor.
Son yıllarda Teksas’ın bağımsızlığı için mücadele veren bir örgüt var:
Republic of Texas (Teksas Cumhuriyeti)...
Lideri ise Richard McLaren...
Teksas halkının esir tutulduğu gibi tezlere sahip olan Republic of Texas 1995 yılında geçici bir hükümet kurdu. Teksas bağımsızlığının sembolü 1836 Anayasası’na bağlıydılar.
Örgüt üyeleri hayli aktifti. Amerikan polisinin şiddet yanlısı tavrına karşın, silahlanıp dağa çıktılar! Kendileri için “Teksas Cumhuriyeti’nin Askerleriyiz” dediler. 1997 yılında Joe ve Margaret Ann Rowe isimli iki Amerikan vatandaşını esir aldılar; karşılığında ise hapisteki arkadaşlarının serbest bırakılmasını istediler.
ABD böyle bir kalkışmaya izin veremezdi kuşkusuz. Sert güç kullanımıyla Teksas Cumhuriyeti Askerleri’ni yakalayıp cezaevine koydu. Yakalananlar hapishanede direnişe geçtiler; savaş esiri muamelesi görmeyi istediler.
Bu zorlu süreç örgütün parçalanmasına da neden oldu: McLaren Grubu, Daniel Miller Grubu ve Johnson-Enloe Grubu...
Hepsi de illegaliteyi/yeraltı örgütlenmesini savunuyordu. Ancak silahlı direniş meselesi örgütü bölmüştü.
Silahlı radikalizmi savunanların başında Johnson-Enloe vardı. Bu grubun iki üyesinin içlerinde ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın da bulunduğu birçok devlet görevlisine suikast planladıkları ortaya çıktı.
Fazla ayrıntıya girmeyeyim. Örgüt militanlarının hepsi “bölücülükten” yargılandı.
Örgütün lideri McLaren 99 yıl hapis cezasına çaptırıldı. Yardımcısı Robert Otto şanslıydı; ona 50 yıl hapis cezası verdiler.
McLaren’in cezaevi koşulları
Teksas Cumhuriyeti örgütü liderleri, militanları cezaevine atıldı ve sorun bitti diye düşünmeyiniz.
Teksas’ta bu yıl yapılan anketlerde Başkan Obama hükümetini üzecek sonuçlar çıktı: Teksas halkının yüzde 35’i bağımsız Teksas Cumhuriyeti’nde yaşamayı tercih ederken, bu oran Cumhuriyetçiler arasında yüzde 48’e kadar yükseldi.
Bu yıl Teksas Valisi Rick Perry’nin açıklamaları ise ayrılıkçı hareketlerin güç skalasını göstermesi bakımından ilginçti. Vali Perry kendini, ABD merkezi hükümetini uyarmak zorunda hissetti; “1845’te bu birliğe girdik; ama istediğimiz zaman ayrılabilmek şartıyla. Çok güzel bir birliğimiz var; ama Washington, Amerikan halkını küçümsemeye, hor görmeye devam ederse ne olacağını kimse bilemez?”
Görünen o ki “Teksas Açılımı” Başkan Obama’yı zorluyor. Teksas’ta bugün düne nazaran daha çok “Birlikten ayrılalım” sloganları işitiliyor.
Vali Perry’in açıklamalarını özellikle “çay partileri”nde dile getiriyor olması oldukça manidar bulunuyor. Çünkü Amerikan siyasetinde çay partilerinin politik bir anlamı var:
ABD’de; 1773 yılında İngiltere’nin çay üzerine ağır vergiler koymasını protesto etmek için, İngiltere’den gelen üç gemi çayın, Amerikan vatanseverleri tarafından Boston Limanı’nda yok edilmesi, sömürgesi İngiltere’ye karşı verilen bağımsızlık savaşının ilk kıvılcımı olarak biliniyor. Valinin “çay partileri”nde bu sözleri söylemesi, bu yüzden, son derece dikkat çekici bulunuyor.
Uzatmayalım... Türkiye’deki “Kürt sorunu” kadar olmasa da, ABD’nin de bir “Teksas sorunu” var.
Gerek Ermeni gerekse Kürt açılımı konusunda çok talepkâr olan ABD, bakalım kendi toprağındaki Teksas Açılımı’nı nasıl yapacak?
Liderlerini, militanlarını cezaevine koysa da, anketler gösteriyor ki Teksas’taki ayrılıkçıların sayısı giderek artıyor. Neyse, ülkelerin içişlerine karışılmaması bir diplomasi geyiğidir, pardon geleneğidir! “Teksas Açılımı” konusunu fazla didiklemeyelim...
Ama keşke Başbakan Erdoğan ABD’ye gitmişken, McLaren’in cezaevi koşullarına da bir baksaydı; Öcalan mı rahat, McLaren mi rahat, karşılaştırma olanağı bulurdu…
Soner Yalçın
akhisarlı hocam..
üst satırlarımda da yazmıştım...
vatanına, bayrağına hizmet eden kim olursa alnından öperim...
ancak bu adamlara çanak tutanların yerine kendimi koyup empati yapapam, çünkü onlar kadar alçalamam...
Bölücülükten yana iseler, devlete vatana ihanetten yana iseler, toprağımdan bir parça sökmekten yana iseler onlarla birlikte yaşamak da istemiyorum... Paylaşmaya da yokum, açılıma da yokum...
ahmetbeyefendiye soruyorum
vatanını sevmek faşitlik, Türk'üm demek ırkçılıksa,
kürdüm demek nedir?
Dağa çıkıp teröre bulaşmak nedir?
Sana göre ben faşist ve ırkçıyım, öyle değerlendiyorsan öyleyimdir...
Ben bu teslim olan 34 vatan hainini izlerken beynimden aşağı ateş düştü, kalbim sıkıştı ve inanıyorum ki ülkesini seven, milletini seven herkes bunu hissetmiştir...
Ahmet çiçek efendi şayet siz böyle hissetmedinizse
atanıza dedenize sorun, bir karışıklık olmasın, kökünüze bir inin, araştırın bakalım...
Size bu bölücülük kaç kuşak önceden bulaşmış, kimden bulaşmış...
Benim söylemeye çalıştığım şey tam da bu Atakan.
"Bölücülükten yana iseler, devlete vatana ihanetten yana iseler, toprağımdan bir parça sökmekten yana iseler onlarla birlikte yaşamak da istemiyorum... Paylaşmaya da yokum, açılıma da yokum... "
Cümleyi böyle kurduğun zaman geriye söyleyecek söz bırakmıyorsun.Boğazıma tıkacı yerleştiriyorsun
Kim bölücü ile,toprağımı parçalamaya çalışan ile yanyana olmak ister,olacak şey mi bu!
Ama konu bu kadar kesin hatlarla ayrılan,siyah-beyaz bir konu değil ki.
Her,vatan bölünemez diyen Türk'e faşist,kafatasçı;Ben kendi dilimi,kültürümü yaşamak istiyorum diyen Kürde de PKK'lı gözüyle bakarsak çıkmaza gireriz.
Ben bu şablonlardan kurtulalım diyorum,o şablonları da hakedenlerin varlığını unutmadan!
Bizimle beraber yaşamayı arzulayan ezici bir Kürt çoğunluğu var,katı tutumlarımızla onları da PKK belasının ve yandaşlarının kucağına itmeyelim diyorum.
kesmek zorundayım,sonra devam ederiz
slm,
tamamem bütün kürtleri bu şekilde damgalamak haksızlık olur. doğu anadoludakilerin de büyük bir kısmı kürt orada neden böyle bir olay olmuyor. önce Türk-Kürt sonrasında Türk- ..... ardı arkası gelmez. bizi birbirimize kırdıracaklar böyle. dışarıdan yıkamadılar içeriden yıkacaklar. açılım meraklılarını bir açacaklar ki şöyle açılmadık bi tarafları kalmayacak.
ahmetçiçek gibi dindarlar kurtaracak bu memleketi