sunsurfer
sunsurfer (üye)
Yurtdışı / Meraklı

Erotik Fotograflar, Erotik Sanat!

merhabalar,
bu sitede bir nü katogorisinin acilabilmesine yoladigim fotograflarla önayak oldugum icin mutluyum. amacim, ne kimi ahlaki degerleri zedelemek, ne de anarsist bir tutumla ve zorla bazi degerlere hakaret etmekti.
acikcasi bu sayfayi kesfettim ve fotograflarimi yolladim. bazilari "siyahbeyaz" kategorisine gitti, zira SB idiler. bazilari "diger" kategorisine gitti, biraz farkli olduklari icin. ama benim hic bir ard niyetim yoktu. ben fotograflarimi paylasmak istiyorum. bir yasemini fotograflamakla bir ciplak bedeni karelemek arasinda benim icin hicbir fark yok. her birini bu evrenin bir parcasi olarak görüyorum!
sonucta bir "nü" kategorisi acildi! harika. ama ben buraya tek bir NÜ fotograf yollamadum. NÜ ciplakligin islendigi konularla ilgili. benim fotograflarim ciplak degil. daha cok erotik! evet, erotik nerede basliyor, nerede bitiyor. erotik unsurlar nereye kadar sanat olarak alina bilir, nerede sanat olmaktan cikar?

Tarih: 10 Nisan 2006, 21:20 - İp: yok
dadanagast
dadanagast (muhtar)
Yurtdışı / Amatör

cem merhaba..

yarinin dunyasinin kadinlardan sorulacagina inanmak cok zor benim icin acikcasi.. erkek ve kadin ile denge olusmuyor mu? ayrica kadinin daha dominant bir halde olmasi, erkegin gucunu dusununce, bir yerde anlamsiz kaliyor bence.. bir yap-boz dunyasindayiz.. soyle soyleyeyim; ormanda nasil bir aslan, ormanin krali olarak kalacaksa; erkegin de yarinin veya bugunun dunyasinda kadinlardan geride kalacagina inanmiyorum..
ben acikcasi, ne kadinlarin ne erkeklerin baskin olacaklarina inaniyorum.. sonucta zekadir ustun olan.. zekasi olandan sorulacaktir yarinin dunyasi..
ama cinsiyet farkliligi? bence cinsiyet farkliligi ve bunun yarattigi sorunlar ortadan kalkiyor..
gelecekte cinsiyet hic de onemli olmayacak diye dusunuyorum..

................

"Erotizim den de diğer tüm konulardan olabildiği gibi sanat eseri üretilebilir, sanatın varolabilmek için seyircisine ihtiyacı olduğu yalnış bir inanıştan öte söylem değildir.
Ortada bir sanat eseri varsa ve onu kimsecikler göremiyorsa onun sanat olmadığını kim belirleyebilir ki zaten.Dünya üzerinde bir çok sanat eseri sadece misafir olduğunuz eve gittiğinizde görme sansına sahip olabiliyorsunuz. O da satın alanın keyfine kalıyor."


bu kisimi anlayamadim cem.. yani seyirciye ihtiyaci vardir ve yoktur..

benim dusuncemce tabii ki bir seyirciye ihtiyac vardir.. yoksa zaten, ben ortaya sanat yapiyorum diye cikmaya da gerek kalmayacakti.. sanat? kimin icin peki? kendisi icin? olabilir.. ama insanin kendi yaptigi hersey cok harika, essiz gorulebilir.. o zaman gercek sanat mi yalanci mi? ama zaten gercek olup olmadigina kisinin kendisi karar verecek degil mi? cunku kimseye gostermiyor..
sonucta, kimseye gosterilmemis eserler, ancak gecmiste kalacaktir.. kimseye gormeyecegi icin varliklarindan dahi haberdar olmayacakdir insanlar..
ama dedigin gibi evine ziyarete gittigimiz kisinin, mesela satin aldigi tablo, sadece o kisinin keyfine kalacaktir..
zaten o kisi de seyircidir..
her halukarda seyirci olmali..

ha ama diyorsan ki, sanat eserinin yaratilmasi icin ille de seyirci oldugunu bilmeli sanatci; haklisin tabii.. seyirci olmasina gerek yok.. onemli olan sanatcinin ne hissettigidir.. onu begenenler cikar veya cikmaz.. seyircisi olur veya olmaz..

...................................

 

Tarih: 19 Nisan 2006, 20:33 - İp: 62.***.**2.10
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Selamlar İlker ,
Şöye anlatırsam sanırım daha anlaşılır olacak gibi.
Geçen yazımda da belirtmiştim kadınların tarih sahnesinde kaybetmeye başlamaları Ms ile birlikte oluyor diye. Onun bir de gerisi var tabi.Ama tarih genelde tekerrürden ibarttir derler ya , bu konu da böyle bir konudur.

Kısaca şöyle anlatyım, daha dün okumaya başladığım bir kitapta yıllar önce okuduklarım, bir çok dostumla defalarca tartıştığım konu karşıma çıktı.Neolitik çağa kadar kadar olan süre içinde Dünya üzerindeki neredeyse tüm buluşları kadınların bulduğu kazılardan anlaşılıyor. Bunun en bariz belirgince ispatı Çatalhöyük kazılarıdır.
Erkekler avlanmaya giderken kadınlar evde çoluk çocuğa baka ve sürekli besinin sağlanabilmesi için de toprakla yine kadınlar ilgilenirdi.Ve zaten tarımı keşfedecek vakitleri olanlarda sadece kadınlardı. Çünkü erkeklerin avlanmak için evden uzaklaştıkları, hiç dde tahmin edildiği gibi her zaman dolu ellerle dönmedikleri biliniyor. Sen dediğinde haklı olarak ortada bir dominat durum söz konusu değil, ortada komün bir yaşam sekli var. YAni Marx ve Engelsin başlangıçta varolduğunu anlattığı , bugünün insanın hayalini çok zorlamaso gerektiği belki de 500 yıl sonraki yaşam biçimi.Yani komün hayat.Biliyorum insanların bir çoğu bunu duyar duymaz tüyleri diken diken oluyr ama boşuna dikenleştiriyorlar tüylerini.Çünkü bu yüzyılların ve çok ama çok gelişmiş insanın yaşam biçimi olacak. Eşitliğin çok da acaip karşılanmayacağı bir zaman söz konusu.Bu her ne kadar inanılmaz geliyorsa da başlangıçta bu vardı , bunu biliyoruz, yarın olmaması için bir sebep yok. Ama o devreye gelene kadar biz erkeklerin de kaybedeceği bir zaman olacaktır. En az kadınların kaybettikleri kadar. Biliyorum çok marjinal gelir böyle bir söylem ama aslında çok da marjinal değil.. Tüm bunlar yaşandı. Bugün bize çok garip gelen bir çok şey bir zamanlar son derece normaldir. Bunu anlamanın en kolay yolu MÖ'ye bakmaktan geçiyor.İlk 2000 Tevratta izlerini gayet rahat izliyebiliyorsunuz. Daha eskilere giderseniz bu defa kadınlar neymiş be dersiniz.Enson kalelerini ŞAman toplumlarının Din değiştirmesiyle kaybederler. Dediğim gibi çok marjinal gelmesine karşın bunlar tespit edilmiş , yalanlanamaz kaynakların içerdikleri bilgiler.O nedenle tam anlayabilmenin çaresi de okumaktan geçiyor sanıyorum.


Bunun için bir kaç örnek vereyim ki anlaşılın. Sanatın varolabilmek için seyirciye ihtiyacı yoktur, aksine seyirci onunla kendini bulur gbi marjinal bir yaklaşım yine ilk başta komik kaçıyor..Ama biraz düşününce gerçekten de böyle bir durum oluşuyor gerçekte.Çünkü sanat eserini yapan sanatçının varlığı kesindir. Buna kimse yok diyemez, o elde zaten, ama sen ve ben göremedik, burada bile senin ve de benim görmediğim bir çok fotoğraf var ama onların ve onları pozlayanaların varlığından haberdarız. Biz onları görmedik diye onları yok sayamayız.Ki bu bir sanatçının tablosu, fotoğrafı heykelin varlığı onu görenlerle varlığını teyit etmezki.O zaten var sen görüyorsan şanlısın ..Gibi bir durum anlayacağınSenin onun farkıdalığında olup olmaman bir şeyi değiştirmiyor.Ayasofya orada onu görme sansına erişememiş düşünsün Ayasofyanın kendisi için ne farkedebilir orada o İster bak ister bakma.. Picasso 'nun sergisi geldiğinde İnsanlar kuyruğa girdi ,resimlerin bakılmaya ihtiyacı yoktu, onları görmeye ihitiyacı olan insanlardı.Sanat bu nedenle
Bir çoğunun hade canım neymiş diyebilecekleri bir konu değil..Neyse konu böyle dostum..

sevgiler


 

Tarih: 19 Nisan 2006, 23:29 - İp: 85.***.**8.76
dadanagast
dadanagast (muhtar)
Yurtdışı / Amatör

cem, sanirim yanlis bir anlama var ortada.. tabii ki bir sanatciyi veya sanatini ille de gormeme gerek yoktur, onu bilirim ve onun varligini kabul ederim.. ayasofya gibi.. ayasofya vardir.. ama ben gormemis olabilirim.. bu konuda kesinlikle hemfikiriz..
ama iste benim soylemeye calistigim, ayasofya'yi ayasofya olarak tanitan insanlara ihtiyac olundugu.. yani havada dolasmaz ayasofya gibi bir yer vardir bilgisi.. bilmem anlatabiliyor muyum?
oncelikle ayasofyayi bazilari gezecektir.. onu taniyacaktir.. seyircileri onunla kendilerini bulacaktir.. ama iste baskalarina da bunu aktarirak, gormeyenler de ogrenecektir..
sanirim neyi kastettigimi anlatabildim..

mutlaka ki bir seyirciye ihtiyac var.. cunku sanatcinin kendisini gostermeden anlatmasi palavradan baska birsey olamaz, degil mi?
tabii ki sanati, fikirleri degilse..

..........................................

kadin ve erkegin esitligi konusunda ben acikcasi cok daha farkli dusunuyorum.. ve biraz da gecmisin kendisini tekerrur etmesinden yana bir insan degilimdir.. yani gecmiste de boyle oldu, sonrasinda da olacak veya olmasi ihtimaldir dusuncesine karsiyim.. cunku bence gelecek de gecmis de benzer ozelliklere sahip olamazlar.. hersey degisir..
dedigim gibi zekadan sorulacak gelecegin dunyasi bana gore.. kadin veya erkek.. farketmez..
ki su anda da oyle oldugu gibi..
tabii ki parasi ve zekasi olandan soruluyor diye de cevirmek de mumkun..

 

Tarih: 20 Nisan 2006, 15:28 - İp: 62.***.**2.10
centurion
centurion (üye)
İstanbul / Meraklı

selamlar dostlar...

bu güzel fikir alışverişine işyoğunluğundan dolayı neredeyse 24 saat arayla dönebildiğim için üzgünüm.

sevgili thalassa,
arkeolojik kazılara dayanarak tarih öncesinde kadınların daha üst konuma sahip olduğuna ilişkin iddialara karşı iddialar da mevcut. bir yerlerde okumuştum, arkeoloji diğer pek çok konu gibi manipulasyonlara açık bir alan ve arkeolojik bulgular da, ele alan kişinin hayat görüşüne paralel olarak yorumlanabiliyormuş. dolayısıyla, belki bir iki yerde kadınların daha egemen konumda olduğuna işaret eden bulgulara rastalnmış olabilir ama bunu o çağlarda durumn hep öyle olduğuna bir genelleme saymak pek doğru olmaz kanaatindeyim. ama tabii ki tarihte de, günümüzde de toplumdan topluma kadının, erkeğin, evlilik kurumunun, çocuğun vb. yeri ve önemi farklılık arzetmektedir. eğer her yerde ve her zaman bunlar aynı olsaydı, o zaman zaten ne antropoloji ne de sosyoloji bilimlerine ihtiyaç olurdu.

gelgelelim sanat eserinin seyirciye ihtiyacı olmadığı düşüncenize. gerçekten de tek başına ele aldığımızda sanat eserinin başkalarının seyrine ihtiyacı yoktur. ama unutulmamalı ki seyirci ve onun ilgisi, değer vermesi olmaksızın, o eseri üreten sanatçı dahi kimi zaman vücuda getirdiği eserin değerini anlamayabilir. ve bu ilgi ve değer vermedir sanat eserini yaşatan, nesilden nesle taşıyan. ne demiş karacaoğlan (?); "güzelliğin beş para etmez, bu bendeki aşk olmasa"... buradan konunun güzel nedir, sanat (eseri) nedir konularına sıçrama ihtimali olduğu için, uzatmak istemiyorum ama kimselerin görmediği, varlığından haberdar olmadığı şey, aslında yoktur.

 

Tarih: 20 Nisan 2006, 16:28 - İp: 213.***.**4.130
n.baba
n.baba (üye)
Ankara / Amatör

Bir elin nesi var,iki elin sesi var. Elimin biri sanatcı diğeri seyirci.Hoşca kalın

 

Tarih: 20 Nisan 2006, 16:50 - İp: 139.***.**1.103
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Selamlar İlker , Cent üstad ve diğer dostlar

Kadının üstünlüğü konusunda verdiğim örnekler bugünün ilişkileri ile pek düşünmemek gerekiyor. yazımda belirttiğim gibi komün bir yaşam anlayışından bahsediyorum ki bu bana o çağlar için mantıklı görünüyor. Üstünlük diye bahsettiğim , kadının çocuklarına bakmak ve toprağında kalmak zorunluluğundan doğan bir üstünlükten söz ediyorum.Hem de doğurgan bir üstünlükten.
Yoksa, bugünkü kadın erkek ilişkilerindeki kazaklıktan bahsetmiyorum. Bu evde kalmak zorunluluğu, kadını tarımla uğraşmasına sebep oluyor. Hatta bir çok öteberiyi de onlar yapıyorlar o tarihte. Ne zamanki madeni işlemeye başladı insanlar, madeni işlemek ağır güç istediğinden erkek devreye giriyor.İnsanlar mal sahibi olmaya başlayınca, bu defa da olamayanların gaspı ile karşılaştıklarından , savaşlar oluşmaya başlıyor. Bu ilk kapışmaların sonucu kadın ile erkeğin terazisi savaşma gücü ihtiyacı nedeniyle ile erkeğe ağır basmaya başlıyor. Bundan sonrası zaten kolaylıkla tahmin edilir..Arkeloji ve antropologların kadının bir zamanlar daha saygın konumunun sebebini bugünün insanının çok da kolay kabullenemeyeceği, hatta erkeklerin bir çoğunun ortalığı kan gölüne çevirecekleri bir sebepten dolayı olduğunu sanıyorlar ki. Bunun izleri de tevratın kendisinde de var.
Konu aynen şöyle .neolitik çağ ve öncesinde kadın ,erkek gurup halinde yaşadıklarından soyun devamını belirleyenin bir tek kadın olması kadını değerli kılıyordu. Yani babanın kimliği sorgulanmıyor ama hangi anneden olduğu kesinlikle belli idi. 4000 bin yıllık tarihi ile tevratta bunu savunur. Geçenlerde yazmıştım yine. Bu savunma geçmişin izlerinden olsa gerek diye düşünülüyor.
tabii ki başka sebepler de olabilir , hatta tüm bunlar bir hata da olabilir. Ama benim aklım buna bugüne kadar okuduklarımın ve tartıştıklarımın çerçevesinde çok da olmaz gibi gelmiyor. Türkiye’nin en baba arkeologlarından biri olan Ekrem Akurgal'ın Anadolu medeniyetlerini okuduğunuz da ,konunun bu kısmına da çok gönderme var. Yarının kadınların üstünlüğü konusunu ise ben şuna bağlıyorum.: Bu üstünlük tabii ki erkeklerinki gibi bir üstünlük olmayacak , bu kesin.Ama yüzyılımıza bakarken her gün daha az güce ihtiyaç hissettiğimiz ortada. Yapılan araştırmalar erkek doğum sayılarının kadın doğum oranlarına göre her gün düşmekte olduğu, daha da komiği bir çok ülkede yapılan araştırmalar her ülkede 10,000 denek üzerinden ki, bunlar sadece gelişmiş toplumları kapsamıyor. Sonuçlar vahim Bahsettiğim sadece HS lerin değil A seksüel olanların da BS lerin de çoğaldığı yönünde.
Bu konunun da sosyolojik ve de hormonal dengelerin de her ikisinin payı olduğu düşünülüyor. Tüm bu anlattıklarım epey sık gittiğim Lezvos yani Midilli adasının tarihine götürüyor beni ki, yine bu yazıyı okuyanlar ama bilmeyenler için Lezbiyenlerin ilk rastlandığı ada olarak bilinir , Adanın adı da bu nedenle Lezvos' dur.. Tabii ben bunları buraya yazarken bu bir düşüncedir, bu düşüncemin toplamı diğer Toplumlar , hatta Bir zamanlar Şaman olan Türk kavimlerinin de verdiği ipuçlarıdır ki. Sanırım okuyanların pek de etkilenmemesi mümkün değil gibi geliyor. Çok da uzun zaman olmadı çünkü.


Sanat konusunda dostlar , tabii ki hem fikir olmayacağız, olsak zaten şüphelenirim..Ne oluyoruz diye.. Genelde insanların aynı yöne baktıkları tüm doğruların altında bir çapan oğlu mutlaka vardır diye düşünenlerdenim.

Cent üstadın benim görüşüme karşı verdiği cevabı okuduğumda , nispeten haklı bulsam da, yine farklı düşünce tarzları sanırım giriyor devreye.

‘’gelgelelim sanat eserinin seyirciye ihtiyacı olmadığı düşüncenize. gerçekten de tek başına ele aldığımızda sanat eserinin başkalarının seyrine ihtiyacı yoktur. ama unutulmamalı ki seyirci ve onun ilgisi, değer vermesi olmaksızın, o eseri üreten sanatçı dahi kimi zaman vücuda getirdiği eserin değerini anlamayabilir. ve bu ilgi ve değ

 

Tarih: 20 Nisan 2006, 21:32 - İp: 81.***.**2.116
dadanagast
dadanagast (muhtar)
Yurtdışı / Amatör

cem, cok guzel anlatiyorsun, iyi bir yorumlama.. ama ihtiyac duyup da sanatciyi bulanlar da zaten seyircileri oluyor.. sanat eserini bulamasaydilar, sanat eseri de hic olmamis olacakti.. varolmamis olacakti..
simdi ben bir fotograf ceksem, adina da sanat yapiyorum diyebilir miyim? veya piyasaya yeni cikmis bir sanatci, kalkip da kendini -kimseler inanmadan, soylemeden- sanatci kilabilir mi? ben sanatciyim diye ortaya cikmak, sadece bos konusmaktir.. cunku oncelikle seyircisinin, o sanattan birseyler bulmasi gerekir..
mesela benim en iyi fotograflarimdan birini aslinda ara guler cekmistir diye birine gostersen, cok farkli bir anlam kazanmayacak midir fotograf? cunku ara guler yaptiklari belli.. belli bir fotograf arsivi var.. takipcileri var..
ama benim kazara iyi cikmis fotografimdir o fotograf.. ben sanat mi yapmis olurum? hayir cunku sanati sadece bir eser de belirleyemez, degil mi? belli bir birikim gerektirir.. o birikimin anlasilmasi ve birikimden bazilarinin birseyler bulmasi gerekir.. o sayede sanatciyi anlayabilir bir insan..

bilemiyorum..
sonucta sen de haklisin.. ihtiyac var midir yok mudur tartisilacak bir konu..

 

Tarih: 20 Nisan 2006, 23:36 - İp: 62.***.**2.10
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

selam tekrar İlker,
Vala ne diyeyim dostum..Aslında türlü bakış açıları ile , farklı kişilikler sanat faaliyetlerini kendilerine göre sanat kabul ediyor.
Ama çok belirgin olan bir şey varsa, dünyanın hem fikir olduğu sanatçı kişilikler, onların üretimleri ile sarsılmaz bir biçimde örnek teşkil ediyorlar. Bilmiyorum Frida Kahlo yu izledin mi izlemediysen mutlaka izle.Orada geçen konuşmaların içeriği, hep bir göndermedir.Burada asıl konu haklı, haksız konusu değil farklı düşünceler mutlaka olacaktır.Yıllar önce ben sanatı güzel, hissiyatlı işler üretenlerin işi sanıyordum.Sanatın sadecee güzel hoşluklardan ibaret olduğunu da tahmin ediyordum. Ama üzerinden sanırım 20 seneden fazla geçti o ilk sorunun ardı hala kesilmiş değil.Umarım bir gün ; ''yok aslında bu değil'' ile karşılaşmam..Katı, tutucu bir ihtiyar olarak anılmak istemem doğrusuheheheh

sevgiler

#thalassa' tarafyndan 21.04.2006 14:53:32 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 21 Nisan 2006, 02:11 - İp: 81.***.**2.116
dadanagast
dadanagast (muhtar)
Yurtdışı / Amatör


 

Tarih: 22 Nisan 2006, 16:58 - İp: 62.***.**2.10
levent92
levent92 (üye)
Edirne / Stüdyo Fotoğrafçısı

TEŞEKKÜR EDERİM

 

Tarih: 14 Şubat 2007, 22:48 - İp: 85.***.**9.44