dedemkorkut
dedemkorkut (üye)
İstanbul / Amatör

Dersim Olayları Neydi

Zamanın Malatya emniyet müdürü İhsan Sabri Çağlayangil’in şimdiki CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla 1988 yılında yaptığı iddia edilen bir röportajda mağaralara sığınmış çoluk çocuk, kadın yaşlı birçok insanın zehirli gazlarla fare gibi öldürüldükleri, 7′den 70′e tüm Kürtlerin katledildiği söylenmiş:

Taraf gazetesi yazarı Ayşe Hür’e gönderilen bir ses CD’si.
Ayşe Hür yazısında “Çağlayangil’i tanıyan birkaç kişiye dinlettim. Onun sesi olduğunu doğruladılar” diyor.
Bence en başta Kemal Kılıçdaroğlu’na sormalıydı.Fakat cumhurbaşkanlığı vekilliğine kadar yükselmiş ve Dersim’de mahkemelerde sorumluluk almış bir devlet adamı şu cümleleri asla sarfetmez:”Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.”Malum ses kasetlerinin nasıl düzenlendiğini iyi biliyoruz.

Yahu bu Çağlayangil, hem mağaraların yanında, hem 7 den 70′e kesilenlerin yanında, hem mahkemelerde.
Üstelik de 15 kasım 37′de Atatürk bölgeyi geziyor. 18 Kasım’da Tunceli’yi teftiş ediyor. Okul çocuklarıyla konuşuyor. Halk her yerde kendisini coşkuyla karşılıyor.
Bugün cumhurbaşkanı ve başbakan, örneğin Diyarbakır’da böyle bir harekat yaptırsa, katliamlar olsa, önde gelen bir aşiret reisi asılsa, ertesi günü cumhurbaşkanı bölge gezisine gider mi? Halkın karşısına çıkabilir mi?
Akıl var, mantık var. Bir de bu tarafından düşünün bakalım.

Cumhuriyet de, her bölgede, her ilde kendini ve kanunlarını kabul ettirmek zorundadır.
Ama Dersim kabul etmeyip direniyor.
Örneğin Seyit Rıza köy basıyor, yakıp yıkıyor. Mağdurlar şikayet ediyor. Ne kolluk kuvvetleri, ne devlet suçluları alamıyor. Adalet işlemiyor.

Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizlerin kışkırtmasıyla çıkarılan Koçgiri İsyanının elebaşılarından Alişer ile Baytar Nuri’yi devlete teslim etmeyip, onlarla yeni bir isyana hazırlanan çapulcu Seyit Rıza’nın hainliğini görelim şimdi:

Tarih: 30 Temmuz 1937

“Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığına,

Yıllardır, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor ve bu amaçla halkı eziyor, Kürtçe yayınları ve gazeteleri yasaklıyor, anadilini konuşan insanlara işkence ediyor ve sistematik olarak insanları Kürdistan’ın bereketli topraklarından söküp, Anadolu’nun çorak bölgelerine göçe zorluyor ve birçoğu oralarda telef oluyor.

Türk Hükümeti son olarak, hükümetle yapılan anlaşma gereği, bu işkencelerin dışında tutulan Dersim’e de girmeye çalıştı. Bu olay karşısında Kürtler, uzak sürgün yollarında yok olmaktansa, 1930′da Ağrı Dağında, Zilan vadisinde ve Beyazıt’ta yaptıkları gibi, kendilerini savunmak üzere silaha sarıldılar. Üç aydan beri ülkemi, acımasız bir savaş kırıp geçiriyor. Savaş araçları bakımından eşitsizliğe rağmen ve bombardıman uçaklarının yangın bombaları, zehirli gaz bombaları atmalarına rağmen, ben ve arkadaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Direncimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombalıyor, ateşe veriyor, savunmasız kadın ve çocukları öldürüyor ve böylelikle Türk Hükümeti, başarısızlığının intikamını tüm Kürdistan’da işkence yaparak almak istiyor.Hapisler, ağzına kadar masum Kürtlerle doludur. Aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor veya Türkiye’nin ücra köşelerine sürgüne gönderiliyor. Ülkelerinde bulunan 3 milyon Kürt, barış içinde yaşamak, özgür, kendi ırkını, dilini, geleceğini, kültürünü ve uygarlığını korumak istiyor; benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkını hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım.”

Seyit Rıza Dersim Generali

Bu mektubun aslı Londra’da, ‘Public Record Office’ arşivleri arasındadır. O yüzden inkar edemiyorlar ama Seyit Rıza’yı kurtarmaya çalışan zihniyet, mektubu onun yazmadığını, Nuri Dersimi’nin yazdığını iddia ederler. Diğer yalanları gibi bu da yalandır. Bu mektup, işbirlikçi ihanetin belgesidir.

Tarih: 10 Haziran 2011, 00:07 - İp: 78.***.**9.63
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

neden olcek okyanus anlatsın.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 00:30 - İp: 88.***.**0.34
delirendeli
delirendeli (üye)
İzmir / Amatör

Anlayamadım özür

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 08:43 - İp: 217.***.**9.210
acemkızı
acemkızı (üye)
İstanbul / Amatör

yapılan katliamları savunan benim gözümde sadece CAHİLDİR dersim ne ilkti nede son oldu hadi diyelim dersim halkı suçluydu maraş katliamındaki insanlar çorum sivas bunların hesabını kime kesmek lazım

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 14:30 - İp: 78.***.**2.54
ercan43
ercan43 (üye)
İstanbul / Amatör

Acemkızı, katliamı savunan yok.
Sadece o günün koşullarında yapılanın doğru olduğunu savunuyoruz.
Devlet arşivleri açılmadıki katliam olduğunu nerden biliyorsunuz?
Yazılan kitaplar hepsi kulaktan dolma bilgiler. Gerçekler henüz ortaya çıkmadı.
Ayrıca O bölgede bulunan kışlalarda yüzden fazla askerimizin, vatan evladının hunharca şehit edilmesine siz de dahil olmak üzere ne hayrettir ki kimse katliam gözüyle bakmıyor?
Dersim geçmişte kaldı.
Dersimi gündemde tutarak, hergün kaşıyarak, kamuoyunu meşkul edenlerin amacı yakında çıkarılacak büyük bir kürt isyanında devletin, TSK nın elini kolunu bağlamak, kamuoyunu çaresiz bırakarak güçsüz hale getirmektir.

Çorum ve Sivas olaylarına gelince,
Ayrıca tartışılabilir ama bu linkin konusu değil.
Tekrar söylüyorum. Geçmişle uğraşmak yerine ileriye bakalım. Yakın bir gelecekte komşulardaki yangın bizde de başlayacak. Biz ne yapacağız? kimseyi kırmadan, herkesi memnun edecek bir çözüm aramak durumunda ve zorundayız.
Kısır çekişmeler kimseye bir şey kazandırmaz...



#ercan43' tarafından 16.06.2011 15:09:25 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 14:59 - İp: 217.***.**3.54
acemkızı
acemkızı (üye)
İstanbul / Amatör

En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi… Kendisinin öğretmen ve köy halkıyle alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve karşı -sında sigara içilmesi… Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel kurşunlanmış bütün bir köy halkı… Annesinin karnından sivri uçlu âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve hala topuğunda bu sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk… Bir dere içinde boğazlanan ve bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan yirmi mâsum… Ve buna benzer daha neler, dalıa neler!..
Cesetleri değil, mânaları muhakeme ve idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın, hasta, alil müslüman cesedine karşılık kaç ferdin mânası üzerinde ebedî idam karari verecektir?
Elâzığ Ortaokulunda okuyan iki çocuk… Tatili geçirmek üzere memleketleri olan Hozat’a geliyorlar ve facianın tam üstüne düşüyorlar. Hozat yakınlanndaki köylerine geldikleri zaman babaları Yusuf Cemil’in öldürtülmüş olduğunu öğreniyorlar ve ağlama ya başlıyorlar. Onlara şu karşılık veriliyor:
“- Sizi de onun yanına götüreceğiz!”
Çocuklar odadan sürükletilerek çıkartılıyor ve jandarma muhafazasında gittikleri yolda süngületiliyorlar. Böylece babalarnin yanına gönderilmişlerdir.
Her evi ayrı ayrı tutuşturulduktan sonra dört bir etrafı ayrıca çalı çırpı içine alınıp alev alev yakılan bir köyden, deli gibi bir adam çıkıp, çalı yığınları gerisinde manzarayı seyredenlere doğru ilerliyor ve haykırıyor:
“Durun, ben köy ahalisinden değilim! Muallimim! Müsaade edin, kendimi size isbat edeyim!”
Fakat sözüne mukabele, bir kalasla itilerek alevler içine atılması oluyor. Adam, evvelâ göğsünün kılları tutuşarak alev alev yanarken, çalı yığınlari gerisinde âmir, zevk ve istihza ile sigarasını içmektedir. (Bu vak’a, bana, 1944 yılında, Eğridir’de askerliğimi yaparken, resmî şahıslar huzurunda, yanan adama karşı sigarasını zevkle içtiğini söyleyen Amirden bizzat dinleyenlerce anlatılmıştır.)
Yusuf Cemil’in köyünden 200 kadın ve çocuk öldürtülmüş ve bunların cesetleri buğday sapları üzerinde yakılmıştır. Öldürülenler arasında, Elâzığ’da askerliğini yapan ve o sırada izinli olarak köyünde bulunan Rüstem adında biri de vardır. Bu zavallı, mezun olduğunu ve isterlerse hüvviyet ve izin kâğıdını da gösterebileceğini söylediği halde derdini dinletemiyor ve dört çocuğu ile seksenlik anası arasında, onlarla berabır, kurşunlanıyor.
Hozat’ın Karaca köyünden Cafer oğlu Kasım… Bu adam, o tarihten 30 sene kadar evvel Amerika’ya gitmiş, orada 15 yıl kalmış, epeyce para kazanmış ve sonra köyüne dönmüştür. Kasım, Amerika dönüşünde, Birinci Dünya Harbinde Kafkas cephesi
Köprüköy muharebesinde şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Şükrü’nün iki çocuklu karısı Şirin Hatun’la evlenmiş, Hozata gelip yerleşmiş, orada bir mağaza açmış ve ticarete başlamıştır. Hükûmetle de bazı taahhüt işlerine girişmektedir. Dersim hareketi esnasında, işbu Cafer oğlu Kasım, taahhüt bedelinden alacağı olan 6.000 lirayı tahsil etmek üzere Ovacık Kaymakamlığına müracaat ediyor. Muamelesini tekemmül ettirip parayı kendisine veriyorlar.
Muamele biter bitmez “Seni Hozat’tan çağırıyorlar!” diyerek,onu, mahfuzen yola çıkariyorlar. Cafer oğlu Kasım, kasabadan ayrıldıktan bir saat sonra jandarmalara öldürtülüyor. Koynundaki 6.000 lira da, iki alâkalı idare âmiri arasında taksim ediliyor.

Zavallının zevcesi Şirin Hatun, o esnada, dört çocuğuyla birlikte, komşularına oturmaya gitmiştir. Kadın, evine döndüğü zaman bir de görüyor ki, kapısı kırılmiş ve bütün eşyası etrafa dökülüp saçılmıştır. Haykırmaya başlıyor:
“- Yetişin, evimize eşkiya girdi!..”
Bu feryadına karşılık olarak kadın, kapısının önünde, çocuklarıyla beraber öldürülüyor ve dolgun miktarda altını, parası ve eşyası yağma ediliyor.
Bu arada Hozat’ın Zımbık köyünde (Şekspir)in hayaline bile taş çıkartacak, bir vak’a cereyan etmektedir. Erkekleri tamamıyle doğranmış olan köyün 100 kadar kadın ve çocuğu, sivri uçlu âletle (süngü) öldürülüyor.Oldurulen kadinlar arasinda biri doğurmak üzere bir gebedir. Bu kadının karnına giren sivri uçlu alet, barsaklarını yere döküyor, rahmini parçalıyor ve kendisini öldürüyor. Tehlike geçtikten sonra gizlendikleri yerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözden geçirirken, bu kadının rahminden düşen çocuğun sag olduğunu dehşetler içinde görüyorlar. Muazzam bir kader cilvesi olarak yaşamakta devam eden çocuğu alıyorlar,emzirtip büyütüyorlar ve ona “Besi” adını koyuyorlar. Bu kız bugün hâlâ aynı köyde ve hayattadır. Sivri uçlu alet annesinin karnına girip rahmini deldiği zaman da onun topukçuğunda bir yara açmıştır ve kız hâlâ bu yarayı topuğunda taşimaktadır.

(24 yil evvelki Büyük Doğu ‘lardan)

Hozat’ın Dolantanır köyünden Veli isminde bir genç, Elâzığ Muallim Mektebinde okuduktan sonra öğretmen olarak Trakya’ya gönderilmiş, orada evlenmiş, 3 çocuk sahibi olmuş ve tam da Dersim hareketi başlamak üzereyken, karısı ve çocuklarıyle, yaz tatilini geçirmek üzere köyüne gitmiştir. Genç muallimin köyü, erkekli ve kadınlı, çocuklu ve ihtiyarlı doğranırken, kendisi, karısı ve çocukları da aynı âkıbete mahkûm edilmiş ve cesetleri yakılmıştır.

Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta… Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır.Vazivet birden haber aliniyor.
Cocuklarin oldurulmeleri emriveriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız mâsumlara silâh kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü çingenelerden daha karanlık suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 mâsumun işi bitiriliyor.
Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmustur.
Celâl Bayar’ın Başvekil ve Mareşal Fevzi Çakmak’in Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden Dersim faciası, bütünleştirilmesini okuyucularimizin hayaline ve istikbaldeki tarihçinin kalemine bıraktığımız birkaç teferruat çizgisi halinde budur! Dayandığı tek sebep de birtakım âsâyişsizlik ve itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu’yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir.
Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler dışı bir yığın olarak din mazlumluğuııun en çarpıcı levhasını seyredebilirsiniz.

#acemkızı' tarafından 16.06.2011 15:47:24 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 15:36 - İp: 78.***.**2.54
ercan43
ercan43 (üye)
İstanbul / Amatör

Bu kadar uzun yazıyı kopyalamak şeklinde aldığınız belli.
Hiç gerek yoktu.
Bunların hepsi önce de yazdığım gibi söylemlere, kişi görüşlerine ve dedikodulara dayanılarak tek taraftan bakılarak süpjektif yazılan kitaplar...

Dersimi gündemde tutarak, hergün kaşıyarak, kamuoyunu meşkul edenlerin amacı yakında çıkarılacak büyük bir kürt isyanında devletin, TSK nın elini kolunu bağlamak, kamuoyunu çaresiz bırakarak güçsüz hale getirmektir.

Anlaşılan sizin de amacınız bu herhalde...

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 16:11 - İp: 217.***.**3.54
acemkızı
acemkızı (üye)
İstanbul / Amatör

ercan 43 ben TSK düşmanı değilim eşimde tskda dayımda tskda ama ben bilip bilmeden gelişi güzel sallamıyorum buralarda ama sizin amacınızı ben anlayamadım dersim olaylarıya kürt sorunlarını pekiştiriyorsunuz anlıyamıyorum ne alaka? bugünkü siyasetcilerin dilindede dersim katliamı akpsinden tut chpsinden çık birçok cahilde ATATÜRKÜ suçluyor dersim katliamında yarısı ismet inönüyü yarısı ıvırı zıvırı asla asla çözülemiycek bir davadır tıpkı az öncede söylediğim gibi çorum maraş sivas gibi bir utanç tablosu olarak kalacaktır. yüzsüz arsız insanlarda bir etki yaratmaz orası ayrı. bir katliam olduğu gerçeğini reddedenler, bunu ifade eden cümleleri kötüleyerek kulaklarını kapatıp "lalalalalalala dinlemiyom dinlemiyom lalalalala" yapmaktan öteye gidemiyorlar. hala bekliyorum bi allahın kulu çıksın da "katliam değildir, çünkü..." diye başlayan bi açıklama yapsın. ama yok. çünkü zihniyet o değil, şu: "devlet adına katliam yapan da, bebekleri süngüleyip nehre atan da, mağaraya sıkıştırıp kadın erkek genç yaşlı herkesi yakan da, 20 çocuğu üşenmeden teker teker boğazlayan da şereflidir. buna karşı çıkan da teröristtir, haindir".
sözlükte kötüleme/şukela verme aparatının en büyük dezavantajı budur bence. düşünmeye sevketmek yerine reddedilen düşünceyi kötüleyerek ideolojik bi rahatlamaya ulaşma. allahın olmadığını derinlerde bi yerlerde bilmesine rağmen dua edip bunu bastırarak rahatlamak gibi. biliyorlar ama yine de yapıyorlar dersim'in sözde fethini meşrulaştırma adına yapılmıştır ve katliamın daniskasıdır. öldürülen insanların kafalarını kesip saçlarından tutarak toplu poz veren, köy köy dolaşıp bebek, çocuk, kadın demeden kurşuna dizen insanların yaptığı...

öte yandan hala isyan deniyor ya, ben buna ne kadar çok gülüyorum biliyor musunuz? ulan adama sorarlar bir defa: devlet ya da devletden önce uyruğu altında bulunulan osmanlı daha önce bu şehri fethetmiş miydi? hayır, osmanlı, dersim'e giremediği için belirli anlaşmalarla burayı özerk bir yapıda bırakmış. hal böyleyken, dersim, ne insanlarını askere göndermiş ne de vergi vermiş. bunda yanlış ne var? daha doğrusu yaklaşık 90.000 kişinin öldürülmesi için geçerli bir sebep mi bu?

isyan diyenler ya kemikleşmiş bir milliyetçiliğin doğurduğu geçmişi kabul etmeme psikolojisi içerisindeler ya da bu konuda bilgi sahibi olmadan fikir yürütüyorlar. onlarca yazılı belge çıktı günışığına, keza yüzlerce hatta binlerce sözlü...

unutmamak ve unutturmamak gerek


#acemkızı' tarafından 16.06.2011 16:43:57 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 16:29 - İp: 78.***.**2.54
hata
hata (üye)
Ankara / Meraklı

Sen ne kadar anlatırsan anlat karşındaki sadece anlamak istediğini anlar bu nedenle sakin ol Acemkızı boşver bunları.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 16:43 - İp: 95.***.**9.172
acemkızı
acemkızı (üye)
İstanbul / Amatör

hata haklısın sen CANIM ( eşşeğe altın semerde vursan EŞŞEK YİNE EŞŞEKTİR.)

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 16:45 - İp: 78.***.**2.54
ercan43
ercan43 (üye)
İstanbul / Amatör

Dersim olayı kürt olsun olmasın bir isyandır.
Yakında başlatılması muhtemel görünen kürt isyanı da TC bölünmez bütünlüğüne karşı bir isyan olacaktır.
Temenni etmem ama çıkarsa her ikisi de isyandır, ne farkedecektir?

Dersim olayını kaşıyanların amacı Atatürk'ü yargılamak, küçük düşürmek, katliamcı ve kötü göstermek. Ama şimdilik ona hakaret etmeye cesaretleri olmadığı için CHP ye, o günün hükümetine TSK ya saldırıyorlar...
Sizin eşiniz TSK da, dayınız TSK da ama siz bunu göremiyorsanız ben ne yapayım?

Asla asla çözülemeyecek bir davadır demişsiniz.
Arşivler açılmadığına göre asla çözülemeyecek davayı kaşımanızı, tek taraflı hüküm vermenizi anlayamadım.

#ercan43' tarafından 16.06.2011 17:57:10 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 16 Haziran 2011, 16:49 - İp: 217.***.**3.54