thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

Türkçe Menü

Selamlar,
Aslında uzun süredir bir şekilde nasıl büyük markaların yöneticilerini bu konuda uyarırız diye düşünürken sanırım burası tam yeridir diyorum.
Forum sayfalarında hep Türkçe kullanım klavuzu ve Türkçe menü konusu problemleri okuyorum. Bugun ise buradan bir genc dostum bana sony R1 hakkında bilgi almak için web sitesi adresini gönderdi , içine girip bakınca menü dilleri gözüme takıldı. Rusça ve Polonyaca bile koynmuşlar, elimdeki Nikon'a bakıyorum ondada bir sürü dil ile menü var. Yahu dünyada kaç kişi polonya dili konusur nufusu kaçtır? Macarca yı kaç kişi konusur? Rusça konusan insan sayısı 300 milyon civarında, Türkçe konuşan da yaklaşık 200 milyon civarıdır.Artık menülerde Türkçe dilinin konulması için illa uyarı mı yazılması lazım firmalara?Fikrimce , herkesler kullandıkları makinaların ya da satın almayı dündükleri markaların hem distrübütörlerine hem de fabrikalarına mail yazsınlar ki adam yerine konsun dilimiz. Madem ki bu ülkede distrübütör olan firmalar bunu yapmıyor , uğraşmıyor, bizler yapalım derim..
Herşeyi bırakın dilimiz kabul görsün hiç olmazsa...

sevgiler

Tarih: 26 Kasım 2005, 17:33 - İp: yok
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Merhaba arkadaşlar,

Burkay, öncelikle, yanlış anlamamdan dolayı özür dilerim (Ayrıca, yanlış anlamış olduğumu öğrenmek, beni mutlu etti). Bu arada, benim oğlum (Barış), fotoğrafçılıkta neredeyse benden ilerde, senin Burkay da eminim seni geçecek. (Öyle olması da gerekiyor

Afrikalı'ya da, bu güzel yazıyı bizimle paylaştığı için teşekkürler...

Arkadaşlar, düşüncelerimiz farklı da olabilir, ama aramızda gereksiz kırgınlıklara neden olabilecek konularda, hassas olmak gerekiyor. Üniversitedeyken, hem çalışıp, hem okumak zorunda olduğumdan, okula da takım elbiseyle giderdim, bu yüzden adım "lacivert çocuk" kaldı (Fransızca bir ad da takabilirlerdi). Bu forumdaki takma adımı, buradan aldım, kendimden de birşey ekledim. Herkesin bir nedeni vardır. Burkay, ne olur sen de bunu kişisel alma. Zaten başka bir başlık altında (şimdi "topic" dememek için, kendimi zorluyorum. İçimize kadar girmiş bu yabancı illeti), galerideki resimleri övmek için iki şey söyledim, şimdi "ayıkla pirincin taşını" durumuna geldim. Çok emin olmadıkça, karşıdakinin "kötü niyetli" olduğuna karar vermemek gerekiyor. Gerçi bu başlıktaki yazılar çok düzeyli ilerliyor, çok sevindim.

Bakar mısınız, bu sayfada geçen sözcüklere: "Niyazi Berkes, Fahir Armaoğlu, Server Tanilli, Oktay Sinanoğlu, Karamanoğlu Mehmet Bey, Anıtkabir, Anıttepe, Melih Cevdet Anday, Diojen..." Aman nazar değdirmeyelim.

Bu arada, Thalassa'nın dil için söylediklerinin altına "yakışıklı" imzamı atabilirim. Tabii, bu başlıkta savunulanların, yeterli ilgiyi görmediği düşüncesine de...

Arkadaşlar, bu konuya, diğer arkadaşların da ilgisini toplamak için, fdiker'in yardımına gerek duyacağız sanırım. Kendisinden rica etsek, acaba, soldaki menünün altına, Google'ın üstüne, "İMZA KAMPANYASI, Üyelerimizin katılımınızı istiyoruz" vb yazılı (bu başlığa gönderen) bir bağlantı düğmesi/kutusu gibi birşey koyabilir mi ? Ya da, menünün altıncı maddesi olarak "E-Posta Kampanyası" şeklinde bir link? [>:D

 

Tarih: 13 Ocak 2006, 15:40 - İp: 81.***.**8.181
burkay
burkay (bilir kişi)
Ankara / Firma

sayın lacimert,
Burkayı bilmem ama bu sabah henüz 3 yaşındaki küçük oğlum cengiz benim kırılan cep telefonumun kapağını görünce selobantla onu yapıştırmaya çalışmış bilemezsiniz ne kadar sevindim armut dibine düşecek herhalde...

bu arada hiç kimsenin takma adını sorgulamıyorum yada anlamını öğrenmek gibi bir çabam var...sadece kapımızın önünü süpürmekle işe başlamalıyız diye düşünüyorum.Bakın ben bir teknik servis olarak daha öncede buna benzer duruşlar sergilemiştim ve sonu nerelere vardı..http://forum.netfotograf.com/serbest_kursu.asp?msg_id=2122&highlight=bundan%20sonra



#burkay' tarafyndan 13.01.2006 17:34:24 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 13 Ocak 2006, 17:18 - İp: 85.***.**8.166
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

selamlar dostlar,
Aslında yazdığğım tezat gibi görünse de sanırım düsünce farkından dolayı biraz ikileme düştük.Benim anlatmaya çalıştığıım şudur: Örnekle, ben yaklaşık on yıldır bu takma adı kullanmaktayım.Bir diğer takma ad olarak da octo kullanıyordum.Türkçe takma isim almayı açıkçası hiç düşünmedim.Bunun doğruluğunu veya yalnışlığının üzerinde de hiç düşünmedim.Kendimi bildim bileli materyalist düşünceye sahibim, sanırım bir çoğu buna sol görüş demekteler,evet dünyanın bir gün eşit halklar ve hakklar hatta sınırların olmadığı her türlü ayrıcalığın üstesinden insan denen varlığın doğruyu ve çaresini bulacağına inananlardanım. Beni çok da adı ilgilendirmiyor.. Bu nedenle içtiğim sigaranın markasından, kullandığım arabanın adından hiç şikayetçi olmadım. Olaylara geniş bir de pembe gözlükle takarak bakmaya çalışıyorum.Türkçeyi çok seviyor ve sanırım en iyi bildiğim ana dilim olarak saymaktayım .. Bu dille bir şeyler yazmayı , tartışmayı, yeri geldiğinde de akla mantığa gelecek şekilde korumayı da kendimi görevli hissediyorum. Bunun nedeni milliyetçi duygular değildir.Temel olarak özde bu dil benim kullandığım , kökenlerimin bir kısmının hem dili hem de dünyanın belli başlı en eski dillerinden biri olduğunun bilincinde olduğum için değerli buluyorum.Ben olayı sadece latince dillerin kusatması olarak da algılamıyorum, arap ça , farsça kelimeler de en az onlar kadar çoktur dilimizde. Mesela %99 anlamadığı bir dille ezan okunmaktadır.Dükkanlarımız ingilizce adlı olmuşlardır ama giydiklerimizin de bir çoğu öyle değiller midir?markaların dili bozacağını hiç bir zaman düşünmedim.Döner tüm dünyada döner olarak satılır. mavi jeans de mavi dir. Ama bir işle uğraşıyorsanız ve onun tüm etkinliklerini yabancı bir dille yapıyrsanız işte o zaman durumun ne kadar vahim olduğunu söyleyebiliriz.Çünkü ifade etmek için başka bir lisana ihtiyacınız vardır ki ifade herşeydir. Ben fotoğraf makinasının markasına takıntılı değilim.AMA içinde onu çalıstırmaya yaracak ifadelerin bu ülkenin 70 milyonundan birinin bile ücretini ödediği anda karşılığını anladığı , anlayabileceği , ve bozulmasına neden olmayacak ifadeyi ona Türkçe vermek zorunda hisssetmesinin son derece mantıklı ve içtenlikle adaletli bir istek olduğunu düşünmekteyim.Zaten bunlardan dolayı insanların ne zorluklar çektiğini en öncelikli göstergeleri buradaki forum sayfalarıdır.
Benim düşünce yapımda her şeyin yerine oturtulmasından yana bir tavrım vardır. bazen bir problem aslında üzerinde iyi düşünülmediği için problem olmadığı görülmez. Ama o asıl hedefte olanın görülmesini engeller.Belki komik gelecek ama dünya bu türden yalnışlarla yüzyıllarca uğraşmış hatta geri kalmış olduğunu düşünmekteyim. Her zaman özü kovalamanın diğer yan etkileri de kökünden halledeceğine inanmaktayım. Bir ahtapotu yemeğe karar verdiyseniz önce kafasından ters cevirmeniz gerekir ki kollarına hakim olabilesiniz..Kollarından başlarsanız uğraşırsınız.. Kafa kolları da halleder sanıyorum..Adamcağızın teki pc yi bilgisayar, ram i bellek etmiştir.maus direk olarak fare olmuştur.Windovs dünyanın en akıllı işini yapıp Türkçe etmiştir dili, sonuç ortada milyonlar mertebesinde genç yaşlı demeden bilgisayar kullanıcısı olmuştur.Çünkü anlamıştır tüketiciye ulaşmanın yolu onun diliyle hitap etmesi gerklilik olduğunu.. Bunu Nikon da anlasın Fuji de , Panasonik de Canon da ve daha ne kadarı varsa..Bu kullandığım dile üreticinin hem saygısı hem de tüketiciye gösterdiği özeni anlatır. Bence öz budur.Sabahlara kadar yazılacak uzun bir tartışmanın eşiğine gelmeden, fikrimce konunun bu tarafının üzerinde durulmasının çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.Adamın biri rakı değil de wiski seviyor diye rakı fabrikasın kapatılması taraftarı olduğunu ifade etmez fikrimce.

Bu arada ailenizin küçük fertlerine de benden selamlar burkay bey.



herkeslere sevgiler..

 

Tarih: 13 Ocak 2006, 19:20 - İp: 81.***.**9.166
burkay
burkay (bilir kişi)
Ankara / Firma

sayın thalassa ,
sizce '' devrimlerin tamamlanması her köye bir piyano girdiğinde olacaktır'' ifadesi neyi anlatıyor? Her köye bir piyano girebilmiş midir? Giremediyse ne yapmak gerekiyor?

Cengiz ve burkay adına teşekkür ederim.

 

Tarih: 13 Ocak 2006, 19:42 - İp: 85.***.**8.166
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

selamlar , sanırım bir dengenin oluşması adına söylem olması gerekir. Gelişimin her yerde oluşması gerekliliğini hatırlatıyor. Ama bu ülke için ne kadar geçerli bir sözdür bilemem.Bu ülkenin her köyünde saz vardır, saz çalmasını bilen ve okuma yazması olmayanları da gözardı edemeyiz.Yanılmıyorsam 7.5 milyon civarı bu ülkede, Almanya da ise 1 milyon civarı insanın okuma yazması olmayan olması gerekiyor.Bunların arasında mutlaka pyano çalan birilerinin de varlığı mümkün gözüküyor.

İnsaların ekonomik yapılarının iyi düzenlendiği ve güçlendiği yerlerde kültürel ve düşünsel olarak hızla ilerlediklerini tüm tarihler boyunca kanıtlanmıştır..Bunun sadece belirli ülkeler olarak değil de, dünya çerçevesinde olmasının sağlıklı olduğunu düşünüyorum..Bunun nedeni yok olmamaktır.Hazar imparatorluğu tarihi bunun en iyi örneklerinden biridir mesela..




#thalassa' tarafyndan 14.01.2006 02:48:14 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 13 Ocak 2006, 20:38 - İp: 81.***.**9.166
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Bir sözün içinde, "Yüksek Lisansını tamamladığın zaman" biçiminde bir söz geçerse; bu, 1) ilkokulu bitirdiğin, 2) İlköğretim orta kademesini bitirdiğin, 3) Liseden mezun olduğun, 4) Üniversite Lisans eğitimini tamamladığın, 5) Yüksek Lisans eğitimini bitirdiğin, 6) Yüksek Lisans sınavını kazandığın zaman... anlamına gelir. Ama, bütün bunların tamamlanmasını zaten zorunlu kılan "sonuncusunu" söyleyerek, sözü uzatmamış oluruz.

Ekonomik olarak üst düzey tabakaların evlerinde bulunan bir müzik aletinin, köy evlerine girebilmesi için; köylünün yaşam standardının yükselmesi, buna bağlı kültür düzeyinin oluşması, zevklerin incelmesi gibi alt aşamaların gerçekleşmesi gerekir. Tabii ki bu uzun sürecin anlatılması yerine, en sonda ulaşılacak ayrıntılardan birinin koşul olarak konması yeterli sayılır. Yoksa, yükle kamyona bir kuyruklu piyano, götür Muhtar Emmi'nin evine koy, oldu da bitti maaşallah, değildir konu.

Ayrıca bir de, şu "tamamlanma" sözüne taktım biraz. Hiç bir zaman tamamlanmaz, bence.

Arkadaşlar, konunun akışı buraya sürüklediği için yazdım, ama yine de "Fotoğraf konusundan çok fazla uzaklaşmayalım" derim. Bu da yanlış anlaşılmasın; bu forumda çok küçük düşünce farklılıklarının bile çatışmaya dönüştüğünü gördüğüm için bunu söylüyorum. Yoksa, siyasetten soyutlanıp ayrı düşünülebilecek herhangi bir alan, konu, bilim, olamaz.

Sevgiler.

 

Tarih: 14 Ocak 2006, 17:13 - İp: 81.***.**8.181
burkay
burkay (bilir kişi)
Ankara / Firma

Ben sayın İsmet İnönü'nün daha fazla şeyler anlatmak istediğini düşünüyorum...Ve ben hala duymak istediğimi duyamadım...

 

Tarih: 14 Ocak 2006, 18:11 - İp: 85.***.**0.150
thalassa
thalassa (üye)
İstanbul / Amatör

selamlar,
Burkay bey , ne duymak istediğinizi inanın bilmiyorum.Ama siz derseniz sanırım iyi, kötü bir fikrim vardır.Bu sözü Sn İsmet İnönü elbetteki boşuna dememiştir de, ben onun bu sözü deyip demediğini hatırlamıyorum. Ama sanırım aşağıda belittiğim gibi bir nedenden olsa gerek. Yani genel bir gelişimi kastediyor olmalı diye düşünüyorum.

Fakat benim anladığım kadarı ile bu forum sayfasından da alaşılacağı üzere, en normal edinilesi talepleri bile umursamıyor insanımız.Yani pyano girebilir her köye de, onu sağlıklı akord edilme ihtiyacının birilerinin farkında olması ihtiyacı nasıl olacak diye merak içersindeyim

 

Tarih: 14 Ocak 2006, 19:08 - İp: 81.***.**6.215
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Sahi Burkay, duymak istediğin şeyi madem biliyorsun, sen söylesen de, biz duysak??

 

Tarih: 14 Ocak 2006, 21:46 - İp: 81.***.**8.181
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

burkay ne duymak istiyorsun söylede bilelim.Ama piyano meselesinde piyano sebep değil sonuçtur.

 

Tarih: 15 Ocak 2006, 01:32 - İp: 85.***.**2.147