mete007
mete007 (üye)
Kocaeli / Doğa Fotoğrafçısı

Kadın Hakları

Senenin sadece bir günü, sanki mecburiyetmiş gibi söyleriz bu sözü.....

Herkesi, kadın haklarını senenin her gününde, aklımıza kazımaya çağırıyorum....

Hepimizin annesi, çoğunluğumuzun kızkardeşi, eşi vardır.... Daha duyarlı olalım

Saygılarımla......

Tarih: 24 Ocak 2006, 12:13 - İp: yok
dadanagast
dadanagast (muhtar)
Yurtdışı / Amatör

aslinda burkay, haklisin ama su da bir gercek ki arkadaslar, kadin, hep ikinci planda kaliyor dunyada.. bu burada da boyle.. hala yok mu karilarini doven erkekler? hala degil midir evleri temizleyen sadece kadinlar.. yemekleri yapan kadinlar.. cocuklarin pesinden kosturan kadinlar..
kacimiz acaba, evde supurgeyi elimize alip da yerleri supuruyoruz? veya bulasiklari yikiyoruz?
...
hala daha kadinin gorevleri gibi gorunmuyor mu tum bunlar?

.............
her ne kadar, kadin haklarindan bahsetmenin kadinlara haksizlik oldugunu dusunsem de, bir yandan da bu tur haklarin savunulmasini dogru buluyorum..

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 15:34 - İp: 62.***.**2.10
ozzyalp
ozzyalp (üye)
İzmir / Amatör

Ben insan hakları vardır derken kadınların hakları gözetilmesin demek istemedim zaten burkay bey.
Konunun özeti şu aslında:
Kadın hakları savunuculuğu tarihine bakılınca bunun kadının haklarını yeterince savunamamasından, belki de bu savunma hakkının bile bazı toplumlarda onlara verilmemesinden, dolayısıyla onların bu konuda yetersiz olduklarının düşünülmesinden kaynaklandığını görürsünüz. Dolayısıyla kadın hakları söylemleri totalde kadına bir artı getirmez genelde. Aksine hep muhtaç gösterir. Bu da günümüzde kabul edilebilir bir gerçek değildir. Yani sizin söylediğiniz gibi kadın hakları kadınlara gösterilmiş bir lütuf, bir ayrıcalık değildir. Zaten kadınların böyle bir lütfa ihtiyaçları da yoktur. Aklı selim herhangi bir kadına bir kadın olarak hangi haklara sahip olmak istediğini sorduğunuzda vereceği cevap herhangi aklı selim bir insanın (kadın-erkek) aynıdır. Kadınlar zaten doğaları gereği güçlüdür, organize edici, yönlendiricidir. Tek ihtiyaçları insan olarak görülmek ve averaj bir insana sunulması gereken hakların onlara da sunulmasıdır. Sizin sözünü ettiğiniz kadınlara verilmesi gereken haklar değil, onlara bir erkekten farklı olarak gösterilmesi gereken nezaket, inceliktir. O konuda itiraz edecek olan da yoktur sanırım.
Çoçuk hakları, hayvan hakları meselesine ise hiç girmek istemiyorum. Sanırım benim dediklerimi yanlış anladığınız yahut ben yeterince iyi açıklayamadığım için onlardan söz ettiniz. Yoksa insan hakları zaten çocuk haklarına da baz teşkil eder. Hayvan hakları ise kadın hakları, insan hakları gibi kavramlarla karşılaştırılmaması gereken bir durumdur. Ama duyarlılığınız için ben bir erkek olarak kendi adıma teşekkür ederim.

Aslında bu topici ikinci kez okuduğumda başka birşeyler yazmak istemiştim ki o da şuydu:
Alev Hanım dışında konuya hasssiyet gösteren bir bayan yok tartışmada. Önce bu çok enteresan dedim. Ancak ardından günlük hayatta da bunun böyle olduğu aklıma gelince şaşkınlığım geçti. Kadın hakları söylemlerinin çıkmasının bir sebebi de bu zaten. Kadınların bu konuda getirilebilecek bir çözümün yahut çözümlerin yaratılması işini başkalarına bırakmaması lazım. Çünkü her ne kadar bizler (erkekler) bu konuda onlara destek olmaya çalışsak da bir kadın olarak yaşamanın getirdiği hassasiyet farklıdır. Biz onları belki (o da belki) anlayabiliriz ama hissettiklerini hissetmemiz mümkün değil. O yüzden:
Neredesiniz hanımlar?

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 16:59 - İp: 82.***.**4.69
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Arkadaşlar, iyi gidiyordu, sonra birden, burkay'ın "kadın hakları" kavramını savunmasıyla, bu "kutsal" kavram önünde eğilmeler başlamış gibi.

Ben "kadın haklarını" savunmam!!!
Ancak, hakları için mücadele eden kadınları, SONUNA KADAR DESTEKLERİM. Çünkü, kadın değilim. Kadınlar durumlarından hoşnutsa, kendileri bilir.

Erkekler kendi aralarında eşit haklara sahipler mi ki, kadınları erkeklerin durumuna getirince, herşey çözülmüş olsun? Komedi filmlerinde geçen, "kadınlar için eşitlik istiyoruz. Ama bazı kadınlar zaten eşit, bazıları daha eşit" biçimindeki esprinin altında, derin anlamlar oduğunu düşünüyorum.

Ayrıca, şu "kadın hakları" kavramı, bir sınır çiziyor. Bazı hakları dışarıda bırakıyor. Yani, şu soruyu kendiliğinden getiriyor: "Hangi haklar bu kavramın içine girer, hangileri girmez?". Oysa, bu hakların sınırı, "bütün insanlar için geçerli olan hakların" sınırları ile aynı olmalıdır. O zaman da, "kadın hakları" diye ayırmak, anlamsızlaşıyor.

Amerika'da, "zenci hakları"ndan söz edildiğinde, sırf bu sözün kendisi bile, zencileri ikinci sınıf halk durumuna düşürmüyor mu? Ama zencilerin, "insan gibi yaşama hakkı, sömürülmeme hakkı, ezilmeme hakkı" dediğimizde, ancak o zaman doğru bir biçim alıyor. O zaman da, "ezilen, sömürülen, kandırılan" bütün insanlığın mücadelesini tanımlamış olduğumuz için, "zenci hakları" kavramının, içi boş bir kavram olduğu görülüyor.

SONSÖZ: Bu sayfada, buraya yazan erkekler kadar, bayanlardan da mesajlar geldiğini görmedikçe, söylenecek bir söz olmadığına inanıyorum.

Sevgiler.

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 19:08 - İp: 81.***.**8.181
ozzyalp
ozzyalp (üye)
İzmir / Amatör

Amerika'da, "zenci hakları"ndan söz edildiğinde, sırf bu sözün kendisi bile, zencileri ikinci sınıf halk durumuna düşürmüyor mu?

Kesinlikle böyle lacimert. Söylemek istediğimin mantığı da buydu zaten.
Bu arada hanımların yokluğu yahut sessizliği hala sürüyor.

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 19:17 - İp: 82.***.**4.93
n.baba
n.baba (üye)
Ankara / Amatör

Ana gibi yar olmaz demişler ne güzel söylemişler. Bir insanın eşi kadar başka bir yakını varmıdır. Hepinizin fikri güzel hepiniz kadınlara değer veriyor ve vermeyenleri kınıyorsuz.sizden başka türlüsünü beklemek abesle iştigaldir zaten.sevgiler size.

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 19:31 - İp: 85.***.**2.144
burkay
burkay (bilir kişi)
Ankara / Firma

Sevgili arkadaşlar,
Bir başlığa yazı yazıldığında bu yazı eğer sizin daha önce yazdığınız yazıyla zıt görüşlere sahipse lütfen bu yazıda açık seçik olarak adınız geçmiyorsa ,size söz hakkı doğurmuyorsa bu yazıyı size karşı alınmış bir cephe olarak görmeyin üzerinize alınmayın ve yanıt verme ihtiyacı duymayın.Herkes konuyu açan kişiye karşı görüşlerini sunuyor.Burada sadece muhatap mete007 dir ismi geçmeyenler değildir.


Şimdi bu açıklamadan sonra Neden kadın hakları olmalıdır diye mete007 ile hemfikir olduğum konusunu devam ettirmek istiyorum.

Toplumun her katmanının farklı bir yapısı vardır.Bu canlıların tümünde böyledir.Eğitim hakkı ,sağlık hakkı,yaşam hakkı gibi haklar kutsal dır.Bu haklardan eşit bir şekilde yararlanabilmemiz için zaten devlet denen oluşum vardır.Herkes için sağlıklı yaşam hakkını savunan bir kimse haklarını savunduğu kesim için ikinci sınıf muamelesini gündeme getirmez.Bir hakkın gerekliliğini ayakta tutar.
Eğitim vermediğiniz bu haktan eşit bir şekilde yaralandırmadığınız bir toplum grubunu "sen haklarını savunmazsan ben sana saygı duymam ve bende senin haklarını savunmam " gibi bir mentalite sayın LACİMERT sanırım eksik ve hatalıdır.Zirasiz devlet olarak öncelikle bunun farkındalığı eğitimini vermemişsiniz.
Süleyman Demirel " benden demokrasi istemeyene ben zorla demokrasi veremem ki" diyor Oysa sormak gerekiyor sayın demir ele sen demokrasi eğitimi verdin miki insanlar bunu bilsinlerde senden istesinler? insan bilmediğini isteyemez ki?
Kadın haklarını ancak ve ancak tüm toplum eşit oranda insan haklarından (yaşam ,sağlık ,hukuk,eğitim ve gelir eşitliliği) yararlandıktan sonra tüm tolumu ilgilendirmeyen sadece toplumda kadınları ilgilendiren konularda onlara ilaveten hakların sağlandığı ( annelik görevleri (doğum emzirme vs.) aile içi şiddete maruz kalma ,zorla fuhuş gibi daha aklıma gelmeyen bir sürü kadınların maruz kaldıkları ve mağdur oldukları konularda onların bu durumlarının yasalarca güvence altına alınması veya Çocuk hakları değince küçük yaştaki çocukların okul yerine tamirhaneye gitmelerinin önüne geçilmesi için yasal müeyyidelerin alınması bu toplum sınıflarını ikincil yapmaz aksine sivil toplum örgütlerinin yasa koyucu önünde gücünü ortaya koyarak erk'i elinde bulunduranlara yandaş ve yardımcı olarak hukukun üstünlüğünü ortaya koyar ve bunun adı da medeniyettir medeniyetsizlik değil.

Sonuç olarak :Sivil toplum örgütlerinin olmadığı toplumlarda hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden söz edilemez.

#burkay' tarafyndan 26.01.2006 21:27:55 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 21:22 - İp: 85.***.**9.66
dunesea
dunesea (üye)
İstanbul / Amatör

pozitif ayrımcılık....kadın hakları

karşıyım

evrensel insan hakları diye bir şey var kısa ve öz

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 21:32 - İp: 85.***.**2.171
burkay
burkay (bilir kişi)
Ankara / Firma

O senin dediğin Orhan Gencebay'ın şarkısı : "Batsın bu dünya.." Lay lay lom....

 

Tarih: 26 Ocak 2006, 22:41 - İp: 85.***.**0.158
banvit82
banvit82 (üye)
Aydın / Amatör

Arkadaşlar hepinizi gösterdiğiniz hassasiyet nedeniyle ayrı ayrı kutlarım.Dikkatlice okunursa sn.burkay beyinde özünde aynı şeyi söylediğini anlarsınız.hepiniz haklısınız bende bayan arkadaşlarımın konuya eğilmesini isterdim.Medeni kanunumuzun bize verdiği hakların tam olduğunu düşünsek bile:Aile içi hukukta verileni alamayan kadınlarımız var.Para kazansa bile bu parayı eşine danışmadan harcayamayan kadınlarımız var.örnek çoğaltılabilir.Şiddet ve diğerleri zaten kabul edilemez.Bu gibi nedenlerden ben iş. kadınlarımıza düşüyor demiştim.Yasalarımız yeterlimi ?değil.Pazarbey bilir.Eh bu yasaları yapanlarda erkekler olunca gene benim dediğim e geliyor.O erkekleri yetiştirenler de kadın.Bilmem anlatabildim mi? Sevgiler.saygılar.

 

Tarih: 27 Ocak 2006, 00:50 - İp: 85.***.**3.9
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Sevgili Burkay,
"sen haklarını savunmazsan ben sana saygı duymam ve ben de senin haklarını savunmam " gibi bir mentalite sayın LACİMERT sanırım eksik ve hatalıdır... Söz bu biçime ÇEVRİLDİĞİNDE, ben de senden yanayım. Ama ben, "Saygı" duymadığımdan değil, erkeklerin bu konuda ancak DESTEK pozisyonunda olmasını savunduğumdan, o sözleri söyledim.

(Mesajında ADIM geçtiğine göre, bunu sana yazmamda bir sakınca yok sanırım. Bu sözümden de, sakın bu konuda söylediklerini eleştiriyorum sanma; çünkü bu görüşüne de tamamen katılıyorum. Senin dediğin gibi yapılmazsa, sırf karşıdakinin hatasını bulup saldırma biçimine bile dönüşebiliyor).

Öyle sanıyorum ki, son mesajınla, nerelerde ayrı düşündüğümüz daha bir netleşti, daha bir anlaşılır oldu. "Haklar" sözünden anladığımız biraz farklı galiba, o yüzden çok uzak kutuplardaymışız gibi bir görüntü oluştu.

Ben "Kadın Hakları" derken, dayak yememeyi, tecavüze uğramamayı, vb.. kastetmiyorum. Bunlar birer hak olsaydı, erkekler için bu "haklar" sağlanmış, ama kadınlarda henüz sağlanamamış gibi bir tablo çıkardı. Bunlar benim anladığım "Sosyal Haklar" içinde yer almıyor. Erkeği veya kadını döven kişi, SUÇLUDUR, cezasını çekmelidir. Hem de her defasında... Yani (kadına veya erkeğe) SUÇ olan bir fiili işleyen kişi, onu MAĞDUR ETMİŞ olur; HAKKINI ÇİĞNEMİŞ olmaz. "kadının dayak YEMEME hakkı olmalı" dersek, tuhaf olur. Kadına (veya erkeğe) dayak atanı CEZALANDIRMAK devletin işi, burada hemfikiriz.

Diğer yandan, "ben kadın haklarını savunmam, desteklerim" sözü, benim anlayışıma çok uygun:

Her 18 Mart'ta Kuşadası'nda büyük yürüyüş düzenleriz; her defasında korteje eşim ve oğlumla birlikte katılırım. Ama, bir erkek olarak ön saflarda olmamaya özellikle dikkat ederim. Çünkü bu mücadele, ÖNDERLİĞİNİ KADINLARIN YAPMASI GEREKEN bir mücadeledir. Erkekler olarak, her yerde kadınların önüne geçmekten sadistçe zevk aldığımız, ya da "onlar beceremez" düşüncesiyle, onların yerine iyi niyetli çabalarda bulunduğumuz bir gerçekse; hiç olmazsa onların KADIN olarak verdikleri mücadelede ÖNDE YÜRÜMELERİNE İZİN VERMELİYİZ.

Evet, kadınların içinde eğitim almamış olanlar, erkeklerden fazla. Bunda da, "okutmayan babalar"ın payı, çok çok yüksek (Devlet "Baba"nın payı yanısıra). Çok haklısın. Ancak, az önce verdiğim "KORTEJ" benzetmesiyle devam edersek, kortejin en önünde AYDIN, OKUMUŞ KADINLAR, onların arkasında diğer kadınlar, onların da arkasında, erkekler yer almalıdır. Verilen mücadele, KADINLAR tarafından verilmezse, sonucunda da, kadınlara hiç bir şey KAZANDIRMAZ (Kazanan, kadınlar olmaz).

Dadanagast'ın dediği gibi, kadınların "ev işi", hâlâ kadınların üzerinde. Çalışan kadının beli, iki kez bükülüyor: Hem yine "ev kadını" (ne demekse), hem de fazladan, bir erkek kadar "iş kadını"... İşte, ben iddia ediyorum ki, "çalışma hakkı" kadınlara erkekler tarafından "sunulmasaydı", kadınlar kendi çabaları ile kazansalardı, mutlaka bu çelişkinin de çözümünü, kazanımlarının hemen yanında getirirlerdi. Şimdi ise, işleri çok zor.

Şimdiki durumda, evde erkeğin "yüceliğini" sergilemesi sayesinde biraz rahat edebiliyorlar: "Hayatım, sen otur, bugün bulaşıkları makineye ben koyayım; bugün salatayı ben yapayım". Sevsinler... Bir ayda 30 gün, yılda 365 gün olduğunu, kadınlar yine de yüzümüze vurmuyorlar. Ama biz, kadınlara "eşitlik fırsatı" tanıdığımız için(!) vicdanımızı rahatlatıp, "ben kadın haklarından yanayım, hatta feministim arkadaş" nutukları atabiliyoruz.

Kısacası, nasıl ki kadın çalışıp KENDİSİ para kazandığında EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞINDAN söz edilebiliyorsa, "Sosyal Haklarını" da KENDİ çabasıyla kazanmadıkça, GERÇEKTEN BAĞIMSIZ olamayacaktır.

Böyle bir kazanıma soyunan kadınları elbette TÜM GÜCÜMLE DESTEKLERİM. Ama asla, "Hayatım, sen otur, bugün kadın haklarını ben savunayım" kahramanlığına girişmem. Çünkü bu, onların, kendi kazanımlarının kahramanları olmasını engellemekten başka bir işe yaramaz... (Hele, Mete007'nin de vurguladığı gibi, yılda bir kez yapıp, alkışl

 

Tarih: 27 Ocak 2006, 05:07 - İp: 81.***.**8.181