okyanus.
okyanus. (üye)
İstanbul / Profesyonel Fotoğrafçı

Elif Şafak Olayı

Dünün ve bugünün konusu Elif Şafak. Dün duruşmasını izlemiştim, bizzat gördüklerimle tv den gazeteden bize aktarılanlar çok farklı. Basın resmen bu olayda taraf gibi davranmakta, duruşma öncesi ve sonrasında olanları çok farklı şekilde aktarmaktadır.

Ortada hiçbirşey yokken müşteki avukatlar duruşma çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlarken kendilerine “ kes sesini ulan faşist köpek” diye bağırılmış ve akabinde fiziki saldırıda bulunulmuştur. Arbede diye izletilen görüntüler bu görüntülerdi. Avukatlar kendilerine saldıran ve sözlü taciz ve hakarette bulunan kişilerin gözaltına alınmasını istedikleri ve onlar gözaltına alınmadan gitmeyeceklerini söylemeleri üzerine polisle de gerginlik yaşadılar. Ancak bu olaylar esnasında müşteki avukatları destekleyen gruplar adliye dışında başka bir yerde polis çemberinde bekletilmekteydi. Adliye bahçesine ve duruşma binasına alınanlar sadece Elif Şafak ve AB yandaşlarıydı. Nitekim avukatlara saldırıyı yapanlar da bunlardı. Ancak basın yine de olayı müşteki avukatlara ve onları destekleyen şehit ailelerine yıkmayı başardı. Bravo sana çiftetelli medyası.

Dava konusu olan ve gündemi işgal eden Elif Şafak’ın kitabını okumayan arkadaşlar olmuştur. Genel olarak dava açılmasına neden olan ifadeleri aşağıda belirtmeye çalıştım, merak edenler olabilir diye.


“…Sen kalk gel Orta Asya’dan, dal dosdoğru Anadolu’nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler! Orada yerleşik olan milyonlarca Ermeni’ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Katledildiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler! Mal mülklerinden oldular! Sonra da unutuldular!..” (Baba ve Piç, Sy. 65)

“…’Sizi ( Ermenileri ) katliamdan geçirip sürdüğümüz sonra da bütün bunları inkâr ettiğimiz için özür dileriz’ mi diyecekler sanıyorsun?..” (Baba ve Piç, Sy. 130)

“…Seçtikleri temalar çeşitlilik gösterse de ortak tarihleri ve kültürleri üzerinde durmaya meyilliydiler-“ortak” da çoğunlukla “ortak düşman” anlamına geliyordu: yani Türkler. Hiçbir şey insanları ortak bir düşman kadar hızla ve kuvvetle birbirine yakınlaştırmaz.” (Baba ve Piç, Sy. 125)

“Sonra yavaş yavaş anladı ki bir özür bekliyordu; o da olmadı suçun kabul edilmesini. Türklerdi 1915’te bunları Ermenilere yapanlar.”

Belki de kendi köklerinden nefret etmek Türklerin sık sık yaşadığı bir derttir, sonucuna vardı.” (Baba ve Piç, Sy. 184)

“Ne demek mi istiyorum? Sultan Hamit’in Pantürkçü, Panislamcı boyunduruğundan bahsediyorum. 1909 Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden… Bunlar sana bir şeyler hatırlattı mı? Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın mı hiç?” “(Baba ve Piç, Sy. 185-186)

“Türklerle arkadaş olmanın tek bir yolu var; onlar kadar bilgisiz ve unutkan olmak.”

“…”Türklerin değiştiğine hiç inanmıyorum. Değişseler, bir arpa boyu yol gitseler, hâlâ ısrarla soykırımı inkâr ediyor olmazlardı.”” (Baba ve Piç, Sy. 267)

Baba ve Piç, ekranlarda kendisini bir ara sıkça, kahramanı ‘piç’ Asya’yı romanın bir yerinde anlattığı gibi, ‘bir sürü takısı - cam boncuktan kolyeler, bilezikler, neredeyse her parmağında gümüş yüzükler’le gördüğümüz Elif Şafak’ın edebi değeri kendinden menkul, buram buram haksız, kışkırtıcı Ermeni propagandası kokan, ABD imalatı olduğu kuşkusu uyandıran bir romandır.

“Şafak, ilk defa 2002 yazında, Five Colleges Women’s Studies Research Center tarafından dünyanın farklı bölgelerinden seçilmiş edebiyat akademisi üyelerinden biri olarak Amerika'ya geldi.”
‘seçilmiş’ sözcüğünün altını ben çizdim.
Evet, hep birlikte şu soruya bir yanıt arayalım:
“Elif Şafak’ı kim, niçin seçmiştir?”

Son iki paragraf, kitabı detaylı bir şekilde analiz etmiş bir edebiyat eleştirmeninin yazısından alıntıdır.

Türk Ceza Kanunu Madde 30

Tarih: 22 Eylül 2006, 11:46 - İp: 88.***.**3.96
akdenizli
akdenizli (üye)
Antalya / Amatör

ÖZDEMİR İNCE'NİN HÜRRİYET GAZETESİNDEKİ YAZISINDAN ALINTIDIR..

Ruhat Mengi’nin (Vatan, 20.09.2006) yazısından, 301. madde sanığı Elif Şafak’ın "ABD’ye gelince Zoryan Enstitüsü beni eğitti, soykırım olayını çözüverdim" dediğini öğrendim.

Zoryan Enstitüsü (The Zoryan Institute for Contemporary Research and Documentation) ABD’nin Massachuetts Eyaleti’nin Cambridge Kenti’nde 1982 yılında kuruldu. Bunun dışında bir de 1984 yılında Kanada’nın Toronto Kenti’nde kurulan Kanada Zoryan Enstitüsü (The Zoryan Institute of Canada) var.

Ermenilerin yakın geçmişi ve bugünüyle ilgili malzeme sağlayıp dağıtmak, belge saklamak ve araştırma yapmak üzere akademik bir merkez oluşturmakta bu iki enstitü.

Zoryan Enstitüsü’nün faaliyetleri üç ana alanda toplanmış: Soykırım çalışmaları; diaspora çalışmaları; Ermenistan üzerine çalışmalar. Bu amaçla enstitü disiplinler arası akademik araştırmaları, dokümantasyon, konferans ve yayınları desteklemektedir. Vitrin böyle...

* * *

Zoryan Enstitüsü ilk hizmet olarak, 1984 yılında, "Ölümsüz Halklar" adıyla anılan Ermeni Soykırımı Mahkemesi’ne sponsor olarak katkıda bulunmuş.

Zoryan Enstitüsü, internet sitesinde yazdığına göre: Kanada Parlamentosu’nun soykırım alt komisyonu, Ermeni soykırımı konusunda ikna edici bir rapor istediği için, Kanada Zoryan Enstitüsü, 1999 yılında, raporu hazırlamış. Bilindiği gibi parlamento bu rapora dayanarak Ermeni soykırımını kabul etti.

Gene 1999 yılında, ABD Temsilciler Meclisi, Zoryan Enstitüsü’nden, Ermeni soykırımı olmadığını ileri süren Washington’daki Türkiye Büyükelçisi’nin görüşlerini çürütecek bir rapor hazırlamasını istemiş.

Enstitünün en önemli yayınları arasında Taner Akçam’ın Türkiye düşmanlığı yapan kitapları bulunuyor. Bunu daha önce de yazdım, acaba başka yayınevleri yayınlamıyor mu Taner Akçam’ı? İşte Elif Şafak’ı eğiterek ona roman yazdıran Zoryan Enstitüsü böyle bir kuruluş.

 

Tarih: 24 Eylül 2006, 18:23 - İp: 85.***.**2.196
okyanus.
okyanus. (üye)
İstanbul / Profesyonel Fotoğrafçı

Akdenizli çok güzel bir katkıda bulundun sağol. Bu bilgiden haberim yoktu ama hiç şaşırmadım, kurtuluş savaşı yıllarındaki Artin Kemallerin ( Kurtuluş savaşına ve bağımsızlığa karşı çıkan işbirlikçi ve ermenileri çok seven Ali Kemal isimli gazeteci haine halk bir ermeni ismi olan Artin Kemal ismini layık görmüştü ) sonunun gelmediği anlaşılıyor. Ün para ve şöhret için vatanını, milletini satan hainlerin, benim için anasını bacısını pazarlayan namussuzlardan hiçbir farkı yok.

Maalesef halkımız doğru bilgilendirilmediği ve biraz da öğrenme tembelliği içinde bulunduğundan, entellerin, liboşların ve çiftetelli medyasının yönlendirmesiyle böyle satılmışları özgürlük ve demokrasi adına savunur hale gelmiştir. Olay günlerce gazetelerde ve televizyonlarda yer aldı, kitaptan alıntı yaptığım şu yukarıdaki ifadelerden hiçbirisini allah aşkına bir tek gazeteden birtek televizyondan duydunuz mu, hiçbir medya dedi mi ki elif şafak işte bu ifadeler yüzünden yargılanıyor diye. Halk bu ifadelerden dolayı yargılandığını bilseydi elif şafaka karşı tepkisi ve tavrı nasıl olurdu sizce, bunu çiftetelli medyası da biliyor elbette.

 

Tarih: 24 Eylül 2006, 18:52 - İp: 88.***.**0.151
akdenizli
akdenizli (üye)
Antalya / Amatör

Tarih nasıl yazılır?
Örneğin; 25 Eylül 2005'te Washington Post'ta yayımlanan "In İstanbul, a Crack In The Wall of Denial" başlıklı (İstanbul'da, inkar Duvarındaki Çatlak) makalesinde ve daha sonra Habertürk'teki konuşmasında aynı sözleri tekrarlayan Elif Şafak bunu yapabilir.

Ne diyor Elif Şafak; aynen Michigan Üniversitesi'nin Prof. Fatma Müge Göçek'i gibi "soykırım olayına Amerika'ya gittikten sonra vâkıf olduğunu" anlatıyor. Şu cümlelerle:

"2002 yılında ABD'ye gittikten ve Ermeni-Türk entelektüellerin ortak çalışmasına katıldıktan sonradır ki 1915'te başlayan ve Türklerin 1,5 milyon Ermeniyi öldürdükleri ve yüzlerce, binlercesini evlerinden sürdükleri suçuyla ciddi şekilde yüzleşme ihtiyacı hissettim. Daha çok soykırım konusunda, özellikle yaşayan mağdurların ifadelerinde yoğunlaştım; Toronto'da Zoryan Enstitüsü'nün Ermeni arşivlerinde kayıtlı röportaj bantlarını izledim, bana aile hatıralarını ve sırlarını açacak kadar özverili olan Ermeni büyükannelerden ve arkadaşlardan hikayeler dinledim. Ve sadece bu korkunç sürede işlenen suçların değil, sistematik inkar yoluyla ortaya çıkan etkinin de daha kötü olduğunu gördüm."

Taner Akçam'ın da pek yakın olduğu, hatta "Türk Milliyetçiliği ve Ermeni Soykırımı" kitabının önsözünde direktörü George Shirian'a teşekkürler bildirdiği Zoryan Enstitüsü en "taraflı", en "Türk karşıtı" Ermeni kurumlarından biri... Şimdi, oralara kadar gidip bu kurumlardan ve büyükannelerden tek yanlı olarak "soykırımı öğrenenlerin, makaleler, kitaplar yazanların, özgür konferans hakkı isteyenlerin, bir Amerikan üniversitesinde konferans engellenmesine de "tarafsız aydın" kimlikleriyle karşı çıkmaları beklenir.

 

Tarih: 24 Eylül 2006, 22:15 - İp: 85.***.**2.196
akdenizli
akdenizli (üye)
Antalya / Amatör


http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&sid=&Newsid=74383&Categoryid=4&wid=4

Tarih nasıl yazılır?

 

Tarih: 24 Eylül 2006, 22:18 - İp: 85.***.**2.196
antika
antika (üye)
İstanbul / Meraklı

Ulan palavra atılırda bu kadar mı atılırŞ 1.5 milyon.

O kadar Ermenin nüfusu varmıymışki 1915te. Bizim acaip gözümüz dönmüş bütün Ermenileri eksiksiz çoluk çocuk hepsini kırmışız, hızımızı alamamışız yanına bir de sağdan soldan bir milyon insan daha katmışız yanlarına anlaşılan. Pes yani......

Yahu koca bir enstitü kuruyorsunuz, hükümetlere sunulan raporlar çıkartıyorsunuz. En azından birkaç belge iliştirseniz bu rapora fena mı olur?

 

Tarih: 25 Eylül 2006, 03:23 - İp: 85.***.**1.145
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Kim kimin soyunu kırdı?

Lütfen inceleyin:

LİNK

 

Tarih: 25 Eylül 2006, 12:09 - İp: 85.***.**7.250
doli2300
doli2300 (üye)
Yozgat / Stüdyo Fotoğrafçısı

Ey Türk Milletinin Evladı! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki ASİL KAN'da mevcuttur!!!!!!!!!!!

 

Tarih: 26 Eylül 2006, 16:38 - İp: 81.***.**9.148
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör

Ermeni soykırımı iddialarını Atatürk nasıl yanıtlamıştı?

Ermeni diasporasının son zamanlarda giderek artan soykırım iddialarını, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, uzun yıllar önce "Dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz" sözleriyle yanıtlamıştı.
Dünyanın, Ermeni tehciri konusunda Türk devletine karşı haklı bir ithamda bulunamayacağını belirten Atatürk, o dönemde yaşananları, "Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı" sözleriyle anlatmıştı.

TÜRK KÖYLERİNDEKİ ERMENİ TERÖRÜ

Atatürk, 26 Şubat 1921’de Amerikalı gazeteci Clanence K. Streit’in sorusu üzerine, Ermeni tehcirine ilişkin şu tarihi gerçekleri dile getirdi:
"Düşmanca ithamda bulunanların sürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915’de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti.
Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.
Bu cinayetleri işleten, saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinde yapıyorlardı."

 

Tarih: 26 Eylül 2006, 21:12 - İp: 85.***.**5.20
lefatre
lefatre (üye)
Yurtdışı / Amatör

MErhaba arkadaslar bu yaziyi acikistihbarat.com dan alinmaistir.
KİM BU ELİF ŞAFAK?
Osman Tığraklı - Yeniçağ


Esrarengiz ilişkileriyle dikkat çeken, AB'ci ve diyalogçu medyanın
desteğiyle parlatılıp “kahraman” yapılmak istenen yazar Elif Şafak'ın
sergilediği sıradışı tavırının ipuçları geçmişinde gizli

Yazmış olduğu 'Baba ve Piç' romanında Türk milletinin aşağılanarak
soykırımla suçlandığını ve Türk milletine öfke ve kin duyulmasını sağladığı
belirlenen Elif Şafak'ın yargılanmasına bugün Beyoğlu 2.Asliye Ceza
Mahkemesinde başlanacak. Büyük Hukukçular Birliği Başkanı avukat Kemal
Kerinçsiz'in, Elif Şafak hakkında Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na
yaptığı ilk başvurusu delil yetersizliğinden dolayı suçun oluşmadığına
karar verilerek kabul edilmemişti. Ancak Kerinçsiz'in İstanbul 7.Ağır Ceza
Mahkemesi'ne yaptığı itirazı kabul edilerek Elif Şafak, çevirmen Aslı Biçen
ve yayıncı Hüseyin Semih Sökmen'in TCK'nın 301. maddesine göre 'Türklüğü
aşağılamak suçunu' işledikleri gerekçesiyle yargılanmaları na karar verildi.
Bunun üzerine “Baba ve Piç” romanında 'Türklüğü aşağıladığı' belirlenen Elif
Şafak ve arkadaşları bugün Beyoğlu Adliyesinde hakim karşısına çıkacaklar.

İşte dava konusu olan kitaptaki sözler

Elif Şafak'ın yazdığı 'Baba ve Piç' romanında şu sözler suç unsuru olarak
gösterildi :

“ Bütün akrabalarını 1915'te kasap Türklerin ellerinde
kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum. (S-63)

Sen kalk gel Orta
Asya'dan, dal dosdoğru Anadolu'nun bağrına, sonra bir bakmışsın her
yerdeler. Orada yerleşik olan Milyonlarca Ermeniye ne oldu peki? Asimile edildiler.Eridiler. Yetim bırakıldılar. Sürüldüler. Malk mülklerinden
oldular.(S-65)

Sıradan Türklerle ne konuşacaksın eğitim görmüşleri bile ya
milliyetçi ya cahil.(S-130)

Ayaşta sağ
kalan olmamış Çankırı'ya götürülenler de peyder pey öldürülmüşler. Sopalarla
balta saplarıyla dövülmüşler bazıları açlıktan ölmüş bazıları da
öldürülmüş.(S-170)

Türkler de 1915'te bunları Ermenilere yapanlar.(S172)

1909 Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden ...bunlar sana bir şey
anlattı mı?Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın mı hiç.(S-185)

toprağımızdan kovulduk eşyalarımızdan olduk hayvan muamelesi gördük koyun
gibi kesildik. Doğru düzgün haysiyetli bir ölüm bile esirgendi
bizden.(S-192)

Erkek bırakmıyorlar ortada. Silah arama bahanesiyle
Ermenilerin evlerine girip, sonra da yağmalıyorlar.”

‘İstanbul ve Piç' romanı sırada
Elif Şafak'ın yargılanmasına neden olan 'Baba ve Piç' romanı 'Bastard of
İstanbul' (İstanbul'un Piçi anlamına geliyor) adıyla önümüzdeki günlerde
ABD'de yayınlanması bekleniyor.

Bu arada Elif Şafak'ın yazdığı 'Pinhan',
Şehrin Aynaları', 'Mahrem', 'Bit Palas', 'Araf've 'Med cezir' isimli
romanları PEN'in Türkiye sorumlusu olan Müge Gürsoy Sökmen'in sahibi olduğu 'Metis yayınları'tarafından yayınlandılar.

Babasının kaleminden Ermeni sorunu

Elif Şafak'ın babası olarak adı geçen Prof. Nuri Bilgin Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi profesörüdür.

Bilgin, Strasbourg Üniversitesi'nde Abraham
A. Moles'in yanında sosyal psikoloji alanında doktora eğitimine başladı ve
1976 yılında tezini tamamladı. İki yıl süreyle Moles'in araştirma asistani
olarak çalişti. Aynı zamanda Zaman Gazetesi yazarı da olan Prof.Dr.Nuri
Bilgin bir makalesinde Ermeni sorununa şöyle değiniyor :

“Tüm niyetler ve
pozisyon alışlar parantez içine konarak, şöyle sorulabilir: Sorunu nasıl ele
alacağız? Konuya nasıl yaklaşacağız? Durum şu: Belirli bir dönemde
yaşananlar konusunda farklı anlayışlar var. Kabaca, bir taraf bunları
'soykırım', diğer taraf 'tehcir'olarak kavramlaştırıyor. Her şeyden önce
neye veya nelere 'soykırım'ya da 'tehcir'demek gerektiğini saptamak gerek.
Bunun için her ikisinin de ayırt edici nitelikleri belirlenerek birer
prototipi'nin (Rosch anlamında) veya ideal-tipi'nin (Max Weber a

 

Tarih: 27 Eylül 2006, 05:13 - İp: 83.***.**2.100
lacimert
lacimert (üye)
Aydın / Amatör


**************************************************************
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Halaçoğlu ile Röportaj:
**************************************************************

1915’te ne oldu?

- Ermenilerle Osmanlı Devleti arasında meydana gelen anlaşmazlık ve çatışmalar, 1915 yılında başlamadı. Ta 1881’lerde başlayan ve İngiltere, Fransa, Rusya gibi ülkelerin müdahaleleriyle gelişen bir süreçtir bu. Döneme ilişkin belgelere baktığınızda, Doğu Anadolu’daki altı viláyette yaşayan Ermeniler’in örgütlendiğini ve Rusların da desteğini alarak Müslüman köylerine saldırdığını görürsünüz.

Rusya ve Batılı devletler mi kışkırtıyor Ermenileri?

- Evet ama Ermeniler tarafından kurulan 21 ayrı örgüt de destekliyor bunu. Bu örgütlerin şubeleri Van’dan İstanbul’a kadar her yere yayılmıştır. 18 Mart’ta Çanakkale Savaşları başladığı sırada, Anadolu’da örgütlenen Ermeniler topyekûn bir isyan hareketine girişmişlerdir. 16 Nisan’da Van’da, 17 Nisan’da Çatak’ta, Bitlis’te, Elazığ’da, Zeytun’da, Adana’da başlayan isyan hareketleri sebebiyle Osmanlı Devleti, Almanlar’ın ve zamanın Genelkurmay Başkan Yardımcısı Enver Paşa’nın da isteği üzerine, bu bölgede yaşayan Ermenileri savaş dışındaki bir bölgeye nakletme kararı almıştır.


Tehcir kapsamı dışında bırakılan Ermeniler var mı?

- İlk nakillerde Protestan ve Katolik Ermeniler yoktur. Daha sonra, bunlardan isyanlara bulaşanlar da nakledilmiştir. Ancak, mesela hastalar gönderilmemiş, hastaneye yatırılmış ve iyileştikten sonra gönderilmiştir. Dul kadınlar ve çocuklar da gönderilmemiştir. Amerikan belgelerinden aldığımız bir örnek vereyim. Adana şehir merkezinde 25 bin Ermeni yaşıyor. Bunlardan 17 bini sürgün edilmiştir, sekiz bini yerinde bırakılmıştır. Sadece bu bile, tehcirin Ermeniler’in iddia ettikleri gibi soykırım düşüncesiyle yapılmadığını apaçık bir biçimde gösteriyor. Ermenilerin zorunlu olarak başka bir bölgeye gönderilmelerinden murat, verdikleri zararların önüne geçmek olduğu için, bölgenin Ermeniler’den arındırılması amaçlanmıştır

Tehcir Kanunu ile birlikte ne kadar Ermeni göç ettiriliyor?

- Bizim Osmanlı arşiv belgelerine göre, ki burada yüzde 10 eksiğimiz olabilir, 438 bin Ermeni gönderildi. Hepsinin şehir şehir kayıtları var. Bununla beraber, bu kayıtların dışında bir miktar daha Ermeni gönderilmiş olabilir.


Peki tehcir döneminde Osmanlı coğrafyasındaki toplam Ermeni nüfusu ne kadardı?

- Osmanlı istatistiklerine göre, 1 milyon 296 bin Ermeni var. Justin McCarthy, 1 milyon 698 bine çıkartıyor Ermeni nüfusunu. Stanford Show ise Osmanlı sayımlarını esas alıyor. Patrikhane, 2 milyon 250 bin civarında bir nüfustan söz ediyor. Fakat Patrikhane’nin rakamları İngilizler tarafından bile itibara alınmıyor. Patrikhane’nin 1914 kayıtlarında 1 milyon 915 rakamı yer alıyor. Biz şöyle düşünüyoruz: Osmanlı kaynakları üçte bir oranında hata yapmaz. Yani 1 milyon 300 bin diyorsa, 450 binlik bir hata yapıyor olamaz. Biz bunun için 1.5 milyon civarında bir Ermeni nüfusu olabileceğine kanaat getiriyoruz.

Ermeni konvoylarına kimler saldırıyor?

- Bu gerçekten de çok önemli bir konu. Ne oluyor Ermenilere? Diyelim ki 1.5 milyon Ermeni var, bu 1.5 milyon Ermeni’ye ne oluyor? 1915’te Erzurum’dan Erzincan’a giden 500 kişilik bir Ermeni kafilesi, Kürt eşkıyasının baskınına uğruyor ve tamamı öldürülüyor. Bunların belgeleri var. Sadece Ermeni değil, İngiliz, Amerikan ve Rus belgelerinde de yazıyor. Ancak ‘Bu baskın ve katliamlar aslında Kürtler tarafından yapılmıştır’ diye ortaya çıkmanın da gereği yok. O zaman Kürt-Türk ayrımı yapmış gibi bir pozisyona düşeriz ki, o da doğru olmaz.


Size göre ne kadar Ermeni öldü?

- Bana göre, hastalık, çatışmalar ve katledilme hadiseleri, Kafkasya’daki hastalıktan ölümler dahil, 300 bin civarında Erm

 

Tarih: 27 Eylül 2006, 16:10 - İp: 85.***.**5.20