ozansan
ozansan (üye)
Yurtdışı / Reklam Fotoğrafçısı

2 Astsubay 1 Uzman Daha

Kafayi yiyecegim.Insan boyle bir zamanda gece gece koye gider ,birde pusu yerse olmek istiyorum ben ,sehit olayimda cennete gideyim anlayisina sahiptir sanirim.3 kisisin,bide askersin,daha yeni sehit vermissin,bide gece karanligi...Soyleyecek laf yok artik ne diyeyim...

#ozansan' tarafından 24.07.2011 10:56:44 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 24 Temmuz 2011, 10:28 - İp: 221.***.**3.132
okyanus.
okyanus. (üye)
İstanbul / Profesyonel Fotoğrafçı

emmi şimdi kuru fasülye ile pilavı birbirine karıştırmayalım.

kelimenin bir siyasi anlamı olduğu gibi bir de ırki anlamı var.
siyasi manada gürcü de Türk sayılmakta ve başbakan yapılmakta.
Lakin ırk manasında Türk Türktür. kürtte kürttür.

said-i kürdi denen şaklaban kürtmü idi türkmü idi ?

 

Tarih: 25 Ağustos 2011, 21:08 - İp: 212.***.**6.28
ercan43
ercan43 (üye)
İstanbul / Amatör

okyanus kardeş, meseleyi ırka ve ırkçılığa dökersek bu ülkeye hiç bir zaman barış gelmez.
Siyasi anlamdan başka tarife prim vermeyiz.

 

Tarih: 25 Ağustos 2011, 21:10 - İp: 217.***.**4.116
okyanus.
okyanus. (üye)
İstanbul / Profesyonel Fotoğrafçı

Binaleyen Koşaner kapağı yapıştırıp ayarı vermiş emmiler.

35.madde kaldırılsın kaldırılmasın biz vazifemizi yaparız. kimsenin paralı askeri değil milletin ordusuyuz demekte.


Memlekette herkes işini "0" ( sıfır ) hata ile yapıyor emmiler.
Bir tek ordu hariç. Abanın orduya.

 

Tarih: 25 Ağustos 2011, 21:15 - İp: 212.***.**6.28
selcuk.t
selcuk.t (üye)
İstanbul / Amatör

amerikalılar sadece amerikalıyım demiyor ki... mesela çin asıllıysa çinliyim de diyor. ve bundan kimse gocunmuyor. ne söyleyen, ne de söylenen. adamlar marketlerde ispanyolca anons yapıyor ve kimse ülkenin bütünlüğü elden gidiyor, bölünüyoruz falan diye yaygara yapmıyor.

bahsettiğiniz huzurun gelmesi için karşıdakinin kimliğini kabullenmeniz gerekiyor önce. karşıdaki kendini her nasıl tanımlıyorsa...

ama ırkı falan geçtik, ülkemiz insanının huzursuzluk çıkartması için karşısındakinin farklı bir dünya görüşüne sahip olması bile yeterli malesef. toplum olarak önce bunu aşmamız lazım.

bir de herbir hakareti ganimet bilip fırsat buldukça sözlerinin arasına sıkıştıran çaresizler var... bu davranış bozukluğu mutad bir şekilde yedikleri tokatlarla ilgili olabilir diye düşünüyorum. neyse, onların durumunu ayrıca incelemek lazım.

 

Tarih: 25 Ağustos 2011, 22:30 - İp: 130.***.**3.165
mechul75
mechul75 (Objektif)
İstanbul / Amatör

qazarby her zaman söylediğim gibi mhp ve ülkücü düşmanlığı tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır. Malesefki bu hastalığın belirtileri sende fazlasıyla mevcuttur. Bir önceki cevabım benim kişisel görüşümdür. MHP ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlıkları tarafından yapılan bir açıklama değildir. Buna rağmen yorumumun ülkücü camianın ortak görüşü gibi algılamak şahsınızın kıt akıllılığı veyahut baştada söylediğim gibi belirtilerini fazlaca taşıdığınız mhp ve ülkücü düşmanlığınızdan kaynaklanıyor.

qazarby sahip olduğun kıt aklınla farkına vardınmı bilmiyorum ama Koşanerin olduğu iddia edilen bant kaydında bahsedilen konular özeleştiri gibi görünse dahi vurgu yaptığım konular özeleştirin ötesinde olan ve gerçekle bağdaşmayan konular olmasıdır.

Hadi ben iddiamı bir adım daha ileri götürüyorum ve askerin eğitiminin yetersiz olmasının tamamen akepe hükümetinin eseri olduğu söylüyorum.

Bu ülkede yaşayan herkes askerlik hizmetinde acemi birliği eğitim sürecinin yıllardır 2 bilemedin 2,5 ay olduğunu bilir. Ve yıllardır bu sürede ve bu standartlarda eğitimi alan askerlerle terörle mücade yürütülürken hiçbir sıkıntı yaşanmıyordu. Ne zamanki akepe hükümeti TSK nın terörle mücadele konusunda tecrübe sahibi olan personelini Silivri de toplamaya başladı askerin eğitimi aksadı. Nasıl aksamasın kışlada askeri terörle mücadele konusunda eğitecek komutanların tamamı cezaevinde Hal böyle olunca askerin eğitim yetersizliği yadırganmamalı.

 

Tarih: 25 Ağustos 2011, 23:49 - İp: 46.***.**5.129
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Bulgaristan Türkleri bulgardır. Yonan Türkleride Yonandır. Ermenistan Türkleride Ermeni. Öylemi emmiler. MAntığa bak. KOskoca imparatorluğu yıktınız bu kafa ile. Bıktık sizin ırkçılığınızdan valla. kafatasçılar sizi.

 

Tarih: 26 Ağustos 2011, 00:01 - İp: 78.***.**1.93
okyanus.
okyanus. (üye)
İstanbul / Profesyonel Fotoğrafçı

emmi o iş öyle deyil

koskoca imparatorluktan ben yunanım ben bulğarım diye herkeş ayrılınca

kala kala bizim memet emmiler kalmış. onlarda len bari biz de türküz diyelim kendimize demişler filmin son sahnelerinde. yoksa filim öyle bitecek idi.

emmi sen şimdi diyalektik materyalizmi felan okuyacağına nur risalelerine kafa salladığın için 5 yıldızlı otelde dahi tarihsel süreci analiz edemiyorsun keza. nedenler le sonuçlar birbirine karışmakta senin hülyalı aleminde.

emmi ne diyecektim sen ırmazan ayında herşey beleş otele gitmekle zati yeterince zarara girmişsin. keza fayda maliyet olayını da analiz edememişsin. kendi açından bakar isek kapasite kullanım oranın düşük olmakla optimum bi yatırım deyilsin emmi hd 5 yıldızlı otellerde sen. ben eylülde gider senin zararıda telafi tahsil ederim insaniyet namına.

 

Tarih: 26 Ağustos 2011, 00:48 - İp: 212.***.**6.28
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

BEn senin gibi marksist leninist olmadığım için faide zarar üçgenini bilmemekteyim keza. Budistleme dalmaktayım keza.
Hakkat pek kar mukabilli olmamakta ırmızanda. Birde oğlanın kafasını yardık son gün. Amerikada olsak 10 yıllık tatil beleşe gelir idi.

 

Tarih: 26 Ağustos 2011, 04:43 - İp: 78.***.**1.93
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Terörle mücadeledeki itirafların yankıları sürerken, şimdi de gündemdeki konularla ilgili itiraflar geldi. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı daha internete düştü. Koşaner ses kaydında, güncel konulara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. Ses kaydında polisin askeri tutuklamasını eleştiren Koşaner, subaylarına uzak durmalarını söylediği gazetecilere ağır hakaretlerde bulunuyor. Balyoz davasını eleştiren ve kendi hatalarını sıralayan Koşaner, hükümetin terörle mücadelede daha başarılı sonuçlar elde etmek için aldığı profesyonel ordu kararını da eleştiriyor. Anayasa değişikliğiyle yapılan düzenlemelere karşı rahatsızlığını da dile getiren Koşaner, darbe gerekçesi yapılan 35. maddede yapılacak değişikliklerin kendilerini bağlamayacağını, doğru bildiklerini yapacaklarını ifade ediyor.

KOŞANER OLDUĞU KESİNLEŞTİ

Ayrıca bu ses kaydında konuşan kişinin Org. Işık Koşaner olduğu kesinleşti. Çünkü konuşmanın bir bölümünde “Yani ben Işık Koşaner olarak dava açabilirim” diyor. Koşaner'in ikinci ses kaydında söyledikleri özetle şöyle:

“GEREKİRSE ORTALIĞI AYAĞA KALDIRIRIZ”

Polisin askeri tutuklaması gücümüze gidiyor ama bizimkiler suçlarını örtbas etmek için asker olduğunu söylemiyor. Sonra karakolda söylüyor. Yok öyle. Baştan söyleyeceksin. Ben askerim hemşerim hüviyetim bu. Yürü karakola derse hiç karşı gelmeyin. Karakola gidin ama baştan asker olduğunuzu söyleyin. Karakola gittikten sonra rol bize geçecek. Kanun diyor ki, askeri şahsı karakola götüremezsin. Götürürsen ben de ortalığı ayağa kaldıracağım.

“BİZ ENAYİ MİYİZ?”

‘Hukuk'a saygılıyız'ı yanlış anlamayın. Biz enayi değiliz. Ağrı'da polise arkadaşlar haddini bildirdiler. Bakınız şu sözümüzü yanlış anlamayınız. Ben sık sık hukuka saygılıyız diyorum. Bunun anlamı şu. Biz enayi değiliz. Sadece biz hukuka saygılı olmayacağız. Bize karşı olanlar da hukuka saygılı olacaklar. Ben bunu ifade etmeye çalışıyorum. Ben hukuka saygılı olacağım ama sen de saygılı olacaksın. Sen de olacaksın. Ben de bunu hakkımı arayacağım. Nasıl arayacağız. El birliği ile arayacağız. Bir tanesi bu. Kanunlarımızda açık açık yazan bir konu. Eğer hüviyetini söylediği halde bir askeri şahsı karakola götürmüşlerse Merkez Komutanı derhal ortalığı ayağa kaldıracak. Ben de ordan bakanlığı ayağa kaldıracağım filan. Ancak bunların böyle önleyebiliriz. Çünkü, bazı polislerimiz artık işi iyice azıya aldılar. Başınıza geliyordur, duyuyorsunuzdur. Hani asker olsun da ne olursa olsun bir atalım hesap soralım gibi. Kendimizi de korumak zorundayız. Anlaşıldı mı bu iş. Kesinlikle geri adım atmayacaksınız.

“ANALARINI BİLE SATARLAR!..”

Basın demek, basın mensubunun görevi demek, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa çok affedersiniz anasını bile satar, onu oraya haber diye koyar. hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Çünkü onun için en önemli şey haber bulmak gazeteye koymak. Onun için gazetecilerle temasta mahalli olsun, ulusal basından olsun, televizyoncu olsun, gazeteci olsun, uzak durunuz. Nezaketinizle bilmem neyinizle uzaklaştırınız. Bizi zor durumda bırakan, hakaret eden gazetecilere, topladığımız paralarla (280.000-300.000 TL) dava açıyoruz. Şahıs olarak dava açmak kolay değil. Neden değil? en basit avukat parası 10 bin liradan başlıyor öyle mi? İfade verirken yanınızda duruyor adam 5 bin lira alıyor. İfade verirken. Bir de davaya girdi mi 5 bin daha alıyor. Bilmem ne yaptı 5 bin. Arkadaşlarımız çok zor durumda. Başı sıkıntıda olanlar biliyorsunuz onlara da yardım topladınız, verdiniz gene. Bunları yapıyoruz. Benim dediğim başka bir şey hakarete uğrayanlara iftira atılanlara hepimiz bir elimizde paramız olsun şahsen dava açalım dedik öyle mi? Hani size yazdım gönderdim. Şimdi elimizde paramız olsun, şimdi hangimize bir hakaret geldiği zaman hemen haber verin. Avukatınız hazır, paranız hazır. Tazminat mı alacağız, ceza mı verdirecez... Tamam mı arkadaşlar korkmayın çekinmeyin, o parayı onun için topladık. Onun için tamamen kontrolümüzde. Bir kuruş bir yere sekmez, hiç merak etmeyin. Gayri kanuni olarak bir yere gitmez. Böyle bir imkanımızı kazanmış olduk.

“KİMİ İTİNİ GEZDİRİYOR KİMİ EVİNİ BOYATIYOR”

Şimdi birkaç da idari konudan bahsedeyim. Herkesin gözü üzerimizde? Kim hangi asker kanunsuz iş yapıyor, hangi subay er kullanıyor, hangi subay, general, amiral her neyse köpeğini itini bilmem nesini askere gezdiriyor? Okuyorsunuz değil mi gazetede! Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? Hangi bilmem ne okula gönderiyor. Eşini bilmem nereye gönderiyor. Herkesin gözü üzerimizde. Hiçbir şey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip olsun. Şu er kullanma işini yavaş yavaş piyasadan kaldırmamız lazım. Evinin badanasını askere yaptırıyor. Özel evinin badanasını hey Allah'ım. El birliği ile kaldıralım. Yoksa kaldırtacaklar. Baka kalacağız böyle.

ERGENEKON VE BALYOZ...

Birtakım ele geçen bulgular nedeniyle silahlı kuvvetlerimizin pek çok personeli maalesef çeşitli suçlamalar nedeniyle soruşturma altında. Bazıları tutuklandı, çıktı tekrar girdi. Birtakım olaylarla karşı karşıyayız. En büyüğü işte Ergenekon diye bir olay çıktı. Onun tam teferruatını ben de tam olarak yav nedir bu Ergenekon, nerden çıktı! Kim ne halt etti filan! Çeşitli iddialar var ben de bilmediğim için bir şey söylemek istemiyorum. Ama balyoz hakkında bir şey söylemek istiyorum.

“BALYOZ'LA İLGİLİ HER ŞEY İMHA EDİLMİŞTİ”

Bu olayla ilgili seminerle ilgili evrakların hepsi imha edilmiş olduğu için olay ortaya çıkınca bir şey bulamadık. Ne zaman ki iş iddianame hazırlandı vs. bu cd'ler elimize geçtiği zaman olayın ne boyutta olduğunu neyin iddia edildiğini açık açık anladık.

KOŞANER'DEN BALYOZ İTİRAFI

Şimdi bizi üzen taraf arkadaşlar birinci orduda her şeyimizi çaldırmışız. Her şeyimizi. Seminerle ilgili seminerle ilgili neyimiz var neyimiz yok çaldırmışız yetkisiz kişilere ulaşmış. Konuşmalarımız dahil. Esas rezalet bu. Nasıl bu olur yav, nasıl bu olur. Ne konuşuyorsak var adamların elinde. Sıkıntı burda. Bu rezilliği yapmışız. Balyoz'un hikayesi bu. Suç olan kısmı da işin içerisinde olabilir, onu burada kaydı-ihtiyatla sayıyorum. Ama bunlar hep bizim aleyhimizdeki kişilerin eline çok güzel malzeme verdi. Maalesef namerdin eline malzeme verdik. Bir ordu karargahından bu bilgiler nasıl çıkar yaa? Bunun izahı yok.

“PARAMIZIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ”

OYAK'ı kamu kurumu olarak kabul etme eğilimindeler. İşte biz bazı vergilerden muafız biliyorsunuz. Sosyal yardımlaşma kurumu olmamız hasebiyle bazı vergilerden filan muafız. Ama kamu kurumu olduğumuz zaman olursak eğer ki Kamu İhale Kurulu böyle istiyor. Mahkemeye verildi. Mahkeme maalesef lehimize karar vermedi. O zaman vergi vermek durumunda kalacağımız için işlemlerden dolayı, emekliliğimizde falan alacağımız paralarda bayağı yüzde 15 civarında falan düşme söz konusu olacak. Şimdi bunun mücadelesini veriyoruz.
Askerlik sistemi için her kafadan bir ses çıkıyor. Bizim yaklaşımımız şu oldu; biz herkese eşit süreli tahsil mahsil bizi ilgilendirmez. Vatan hizmetidir diyoruz. Herkese eşit süreli askerlik olmalı. Bizim savımız bu. Bizim ısrarımız bu. Ama siyaset tabii başka düşünüyor. Herkese eşit süreli askerlik dediğimiz zaman Allah siyasiler oturup kalkıyor.

“SÖZLEŞMELİ ER DİYE BİR ŞEY ÇIKARDILAR”

Bir de sözleşmeli er diye bir şey çıktı. Dediler ki hudutta Gediktepe falan olayı olduktan sonra yav hudutta er olmuyor. Bu genç çocuklar olmuyor bunları profesyonel yapalım. Ve az daha uzman erbaşa dönüyorlardı. Şimdi uzman erbaş olmasın diye biz ısrar ettik. Erden gidelim diye. Bu sefer sözleşmeli er diye bişey çıkardılar. Aynı er, er statüsünde. Belli bir yaştan sonra ayıracağız ve eline tazminat vereceğiz. Bununla da mücadele ediyoruz bir bilginiz olsun.

“EN BÜYÜK SIKINTIMIZ AYİM'DE”

Bizi sıkıntıya sokacak bir konu da askeri yargı sistemini değiştirmeye çalışıyorlar. Askeri yargıyı değiştirmeye çalışıyorlar. En büyük sıkıntı AYİM'de. Çünkü doğru karar veriyor. Ona emir veremedikleri için onun derdindeler.

“SINIRLARI SİVİLLERE BIRAKACAKMIŞ!”

Irak sınırına siviller bakacakmış. Nasıl bakabilirler mi? gülüyorsunuz değil mi? Bu kadar saçma şeylerle mücadele ediyoruz. Şaka gibi.

“SAYIŞTAY KANUNU DEĞİŞTİ DİKKATLİ OLUN”

Bir başka konu da, Sayıştay kanunu değişti biliyorsunuz. Çok dikkat ediniz. Para işleri bundan sonra çok ciddiye bindi. Sayıştay denetleyecek. Sıkıntı olur yönergemizde bilmememizde ne diyorsa onun dışına katiyen çıkmayınız.

Yasa ve yönetmeliklerin dışına çıkmayı yol yaptık

Bir de bu kamu denetçiliği ombudsman denen sistem yakın zamanda şeye girecek. Bu da her türlü idari şikayette ombudsman denen adam bize de gelecek hesap soracak. Diyecek siz bu adamı dövmüşsünüz niye dövdünüz. Böyle bir ihtimal de var, ama daha yakında değil, kanun çıkacak. Bu sıkıntılı durumlara gelmemizin sebebi arkadaşlar maalesef biziz. Yanlış şeyler yaptık. İşimizi ciddiye almadık. İşte evrakımıza bilmem nemize sahip olmadık. Çaldırdık. Ortalıkta rastgele konuştuk. Konuşmalarımızı duydular. Ona buna suç yüklediler. Bilir bilmez konuştuk. Efendim imza atarken kağıtlara dikkat etmedik. Yav nedir bu herkes paraf etmiş ben de atayım altına bir imza dedik o iş nelere döndü geldi. Dikkat etmedik. Cep telefonlarımızla olur olmaz konuştuk. Malzeme verdik. Bilgisayarlarımızda lüzumsuz bilgileri depoladık. İşte geldiler aradılar. Bir sürü şey buldular. Hesabını veremiyoruz. Yasa ve yönetmeliğin dışında hareket ettik. Hep böyle olacak zannettik. Ama maalesef içimizde hainler çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz. Yasaların yönetmeliklerin dışında hareket ettik. Bazen etmemiz gerekiyordu bazı dönemlerde. Ama bunu yol yaptık hep öyle olacak zannettik, öyle devam ettik ve hakkımız olmayan bazı imkanları kullandık. Halen de var. Onlar da karşımıza çıkacak. Bir de maalesef içimizde, maalesef bizim içimizde maalesef helal süt emmemiş arkadaşlarımız da çıktı. Maalesef onu da bulamıyoruz. Belki birkaç kişi. Neticede maalesef çok malzeme vermişiz.

35. MADDE KALDIRILSA NE OLUR!..

Halkımız endişeli ama halkımızı korumak için 35. maddenin bir yerde yazması gerekmez. Hani diyorlar ya 35. maddeyi kaldır da bilmem ne maddeyi koy. İster koy ister koyma. Biz silahlı kuvvetler olarak bunun için varız. Bu bizim doğal tarihi görevimiz, kimse bunun hakkında bize akıl öğretemez. Kimse bunun aksini bize söyleyemez. O zaman varlığımızı inkar ederiz.


 

Tarih: 26 Ağustos 2011, 10:04 - İp: 88.***.**9.103
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Sadece Hantepe mi? Kaç tane olayda ihmal ve tedbirsizlik var!

En önemlilerini hatırlatalım:

21 Ekim 2007: Hakkâri / Yüksekova Dağlıca baskını... 13 askerimiz şehit oldu. Baskından 9 gün önce teröristlerin bölgede hareket halinde olduğuna dair ivedi damgalı Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı raporu, Genelkurmay Başkanlığı'nın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın ve 2. Ordu Komutanlığı'nın istihbarat daireleriyle, Dağlıca Tabur Komutanlığı'nın bağlı olduğu Hakkâri Dağ Komando Taburu'na ulaşmıştı. Rapor 12 Ekim 2007 tarihini taşıyordu. Baskın, 21 Ekim 2007'de gerçekleşti. Saldırı daha önceden bilinmesine rağmen, neden hiçbir tedbir alınmadı? "Koordinesizlik" denilip, geçiştirilebilir mi? Nerede sorumluları?

3 Ekim 2008: Hakkâri / Şemdinli Aktütün Karakolu'na baskında, 17 şehit verdik. Oysa daha önce, 80 kişilik bir PKK grubunun, Hakkâri/Şemdinli bölgesine doğru harekete geçtiğini gösteren görüntüler ve koordinatlar, İnsansız Hava Araçları (Heronlar) tarafından tesbit edilip, Eylül başında Genelkurmay'ın bilgisine sunulmuştu. 29 Eylül'de de, Van Asayiş Güvenlik Komutanlığı Harekât Merkezi'nden İstihbarat Kurmay Binbaşı Zafer Kılıç, gizli ve çok ivedi bir rapor göndererek, PKK'nın eylem hazırlığı içinde olduğu, Irak'ın Kuzey'inden İkiyaka bölgesine 10 uçaksavar getirildiği haberini ilgililere vermişti. Saldırıdan bir gün önce, 2 Ekim'de, aynı birimden nöbetçi Kurmay Yarbay Ferdi Korkmaz, PKK'lıların bölgedeki hareketliliğini, sınırdan geçenlerin kod adlarını, sayılarını, kaç adet silâha ve katıra sahip olduklarını gizli ve ivedi bir raporla Genelkurmay'a ulaştırmıştı. Bütün bu uyarılara rağmen, niçin tedbir alınmadığı koca bir soru işareti olarak zihinlerde kaldı. Aktütün'ü, o sırada Antalya'da golf oynayan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlu'nun ismiyle birlikte anıyoruz. Saldırı, 3 Ekim 2008'de Cuma günü öğle sularında başladı. Komutan haberdar edilmedi ve golf oynamaya devam etti. Babaoğlu, kendisi Ankara'da olmasa dahi, operasyonların gerektiği gibi yapıldığını, herhangi bir eksiklik ortaya çıkmadığını açıkladı. Peki ihbarları Genelkurmay niçin değerlendirmedi? Ciddiye mi almadı? Yoksa gene "koordinesizlik" mi söz konusu?

22 Mayıs 2009: Hakkâri/Çukurca Hantepe'de mayın patlayınca 7 şehit vermiştik. Sonradan, Hakkâri Tümen Komutanı Gürbüz Kaya ile Çukurca 20. Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es arasında geçen bir konuşma sayesinde, mayının Zeki Es tarafından oraya yerleştirildiği, Tümgeneral Gürbüz Kaya'nın da, "ufak tefek hata" diye nitelediği bu eylemin üzerini örttüğü ortaya çıktı. Burada, gerçek faili gizlemek üzere başarılı bir "koordinasyon" göze çarpıyor.

19 Haziran 2010: Hakkâri / Şemdinli Tekeli Karakolu'na bağlı Gediptepe'de 11 şehit verdik. Oysa baskından önce hazırlanan bir istihbarat raporunun mevcudiyeti gazetelere yansımıştı. Emniyet Müdürlüğü Büro Amiri Başkomiser Ahmet Yiğenoğlu, 16 Haziran saat 21.20'de, Şemdinli Jandarma Karakolu'na, PKK'nın Tekeli Karakolu ve bu tabura bağlı Gediktepe üs bölgesine saldırı yapacağını bildirmişti. İhbar ciddiye alınmamış olacak ki, 11 askerimizi kaybettik.

Tümgeneral Gürbüz Kaya, kendilerine yaklaşan karartıları gördüklerini belirtti; ateş edilmemesini "Çoban sandık" sözleriyle açıkladı. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra, Hatay'ın Hassa ilçesinde güvenlik güçleri kekik toplayan köylülere, terörist sanarak ateş açtı. 2 köylü öldü, 1 köylü yaralandı. Teröristin çoban sanılması, kekik toplayan köylünün ise, terörist sanılarak öldürülmesi, kamuoyunda tepkiyle karşılandı.

Gediktepe'de "koordinesizlikten" mi söz edebiliriz, yoksa bir görme bozukluğundan mı?

20 Temmuz 2010: Hakkâri / Çukurca Hantepe'de, PKK saldırısında 7 askerimiz şehit oldu. Taraf olayı, "Generaller askerin öldürülmesini seyretti" başlığıyla verdi. Çünkü insansız hava aracı Heronlar, saldırıdan önceki ve sonraki görüntüleri kaydetmişti. Gece yarısı saat 2'de, Hantepe üs bölgesine, saldırı ihbarı gelince, hemen bir Heron gönderilmişti. Dolayısıyla, PKK'lıların her hareketi kaydedilmiş ve ilgili komutanlara ulaşmıştı. Gece yarısı saat 3'teki kayıtlar, PKK'lıları, askeri barınaklarda gösteriyordu. Hatta mevziler arasında dolaşıp, sağ asker kalıp kalmadığını araştırıyorlardı. Daha sonra da, diğer PKK'lılarla buluşmak üzere dönüşe geçtiler; dönüş yolunda bir süre dinlendiler. O sırada saat, Heron kayıtlarına göre 3.29'du. Bir buçuk saat içinde, Hantepe'ye hiçbir yardım ulaşmadı. Bu da bir başka "koordinesizlik." Genelkurmay'a göre sis vardı; yardım uçakları gidemedi. Oysa meteoroloji havanın açık olduğu bilgisini verdi.

İsterseniz 10 Ağustos 2011'deki Silvan'ı da bu ihmaller, tedbirsizlikler zincirine katabiliriz. İhbarlar değerlendirilmiyor, Heron görüntülerinden yola çıkarak süratle tedbir alınmıyor; yardıma gelecek helikopterler gecikiyor. Sadece yukarıdaki olayları değerlendirirsek... Dağlıca, Aktütün, Hantepe, Gediktepe ve Silvan'da toplam şehit sayısı 68. Mayın patlamalarını saymıyorum. Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner haklı da, özeleştiri yapacaklarına, niçin kurum olarak şehit cenazeleri üzerinden yıllarca siyaset yaptılar? Hepimiz, tam da cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın "Sınır ötesi harekât yapılmıyor, bu yüzden can kaybı oluyor" şeklindekiısrarlı konuşmalarını hatırlıyoruz. Şehit cenazelerinde hükümeti lanetleyen provokatörleri de. Türkiye'de yıllarca asker, bu zaafları gidermek üzere siyasi iktidarla kafa kafaya vereceğine, hep arkadan vurmaya gayret etti. Dizginleri elinden bırakmamaya çalıştı. Şimdi yaldızlar dökülüyor ve zaaflar ortaya çıkıyor.

 

Tarih: 26 Ağustos 2011, 10:58 - İp: 88.***.**9.103