Glnksl Türk Eğitim Sistemi/yrtcılık

Analiz 1:

Ülkemizin hali hazır sisteminde 4.sınıfta Trafik dersi vardır.
Ancak trafik uygulama parkuru yoktur.
Çocukları dört duvara hapsedip artık öğretmenin yaratıcılığına güvenerek trafik kurallarını öğretmeye çalışırsınız.
3-4 çocuğu araba yaparsınız,bütün sınıfı dolaşıp ''vınnn vınnn'' sesleriyle kafa ütülerken 2-3 tanesini de yaya yaparsınız.
Hatta başka birini de trafik ışığı yapıp eline sarı,yeşil,kırmızı fon kartonları verirsiniz.(tabi terör örgütü üyeliğiyle suçlanma riskiniz de var)
Sonra da meşhur ''önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakmayı öğretip'' karşıdan karşıya geçmeyi öğretirsiniz.
Tabi bunu gerçek hayatta,ülke trafik gerçekliği içinde,uygulamaya çalışan çocuğa onca sağa-sola bakınma süresi içinde bir maganda son gaz gelip de çarpma tehlikesi atlatınca;çocuk ''ben böyle işin taaa ....'' diyerek babasından,dedesinden gördüğü geleneksel ''depar atarak karşıya geçme'' stilini uygulamayı kafasına koyar.
Böylece öğretmenin sınıftaki yaratıcılık sınırlarını zorlayan uygulaması da güme gider.

Analiz 2:

Birleştirilmiş Sınıflı İ.Ö.O'larında Okula Kayıt Sistemi

Ülke gerçekliklerinden birisi de B.S.İ.Ö.O'larıdır.
Bu tip okullarda rutin olarak bir adet sınıf,bir adet müdür odası,2 odalı bir lojman ve susuz tuvaletler bulunmaktadır.
Ülkemizde takriben 17.000 adet bulunmaktadır.
Bu tarz eğitimde 1,2,3,4 ve 5.sınıf öğrencileri aynı sınıfta ve aynı saatte öğrenim görürler.

Analizini yapacağım konu buralarda işleyen kayıt sistemi üzerinedir.
Bu okullarda genelde öğrenci kütük defteri ya yoktur ya da boştur.
B.S.İ.Ö.O'ya tayini çıkan genç öğretmen aşk ve şevkle,çoğu kez de içinden ettiği küfürlerle,köyün yerini arar ve safari turuna benzetebileceğimiz maceralarla okulu bulur.
Öğrenci kütük defterine bakar,hangi sınıfta kaç kişi var.Lakin defter boş.
Okulun ilk günü yavrucaklar okula geldiğinde minik kardelenlere sorulur 'Yavrucuğum sen geçen sene kaça gidiyordun?'
Muhtelif cevaplardan tatmin ve emin olamayan genç dimağ eline bir metin alarak sırasıyla çocuklara okutur.
Sonra yavruların sınıfları belirlenir.Sen 2'ye,sen 3'e v.s
Eğitim-öğretim tam gaz devam eder.
Mayıs ayında teftişe gelince amirler yığınla evrak ister,sonra çocuklara dönüp ''Sizler burada çok özel bir eğitim alıyorsunuz,kıymetini bilin'' der,genç dimağın içinden 'hasss...'la başlayan cümleler geçer ama söylemeyemez,içinde kalır.
Eğitim-öğretim yılı sonunda 5'i bitiren kardelenlerin çoğu evlendirilirken erkek yavrucaklarımız da keçi,koyun benzeri sürülere çoban olurlar.
Aralarında şanslılar varsa okur yoksa şansına küser.

Bu devran böyle sürer gider,çark döner.

Saygılar...

yırtıcılık diye okudum. nasıl bi çağrışımdır bu yuh! =)

Cami yapmak yerine okul yapmamız lazım.
Cami yerine okul yapan insanları desteklememiz lazım.

pazar emmi sen de guminist olmuşsun

ağzımdan aldın lafı lasthope

zati onun ne olduğu belli değil

Ne İsaya ne Musaya yaranabiliyoruz.
Bİzim altındaşta 8 tane cami var. Çok fazla. En son sanayiye yapıldı. Gerek yoktu. Oraya bi mescit yapılsa yeterdi.
Enerjimizi başka şeylere harcamamız lazım.
okul yapmalı yaptırmalıyız. Sadece Türkiyede değil. Dünyanın her yerinde yapmalıyız. Yapanlarıda desteklemeliyiz.

Çok önemli bir konuyu hemen gırgıra sarmaya başlamışsınız bile.

Sadece okulun binasını yapmakla iş bitmiyor.Aynı zamanda okullara öğretmen, öğretmenlere gerekli olan araç-gereç desteğini de sağlamak lâzım.Yoksa dört duvarı bir araya getirmenin bir anlamı olmaz ki.