gordi
gordi (üye)
Antalya / Firma

Sanat Ve Toplum İlişkisi!

Mimar sinan acaba yaşasaydı günümüzde kimbilir ne gibi muhteşem eserler yapardı,?Diğer taraftan bakarsak belkide yapamazdı..bu tarihte yaşamış olsaydı belkide kimse adını duymazdı..Sizce sanatçıların ortaya çıkmasında toplumun önemi ne kadardır?Kanuni döneminde yaşamış Mimar sinan,bolluğun en çok olduğu dönem..Yani zengin bir toplumda sanatçıyı ortaya çıkartabilirmiyiz diyeceğiz,Amerikada ve Japonyada var diyorlar dünyanın en iyi mimarları..Zengin devlet oldukları içinmi!!Fotoğrafçılkta bir sanat..neden hep Ara gülerin adını duyarız,sanırım tek yaptığı iş fotoğrafçılık,ailesi zengindi ve onun başka bir iş yapmasına gerek yoktu..ataoplum sanatı ve sanatçıyı etkilermi?

#gordi' tarafından 22.02.2006 11:28:04 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 17 Şubat 2006, 22:27 - İp: yok
centurion
centurion (üye)
İstanbul / Meraklı

öyle bir genelleme yapmak mümkün değil. kişiye bağlı olarak değişir bu. sanatçı da nihayetinde bir insan ve insan olmanın her türlü zaaflarına sahip. birilerinin gelip kendini keşfetmesini bekleyen sanatçlar olduğu gibi, kapıdan kovsanız bacadan girecek sanatçılar da vardır mutlaka... (bakınız bedri baykam'a, adam kendinden söz ettirmek için mahkeme kapılarında gösteri bile yapıyor!!!) vaktiyle alexis carrell'in dediği gibi, "insan meçhul bir varlıktır." nerde nasıl davranacağını bilemezsiniz. dolayısıyla, tek tek her biri meçhul birer varlıklardan oluşan toplumları çözümlemek de sanıldığı kadar kolay değil. abd ırak harekatından önce dünyaca ünlü stratejistler, siyasetçiler, sosyologlar, insan mühendisleri, islam dünyası uzmanlarından oluşan dev kadrolarıyla harekatı en ince ayrıntısına kadar planlamıştı. ama görüldüğü gibi, kağıt üzerinde mükemmel olan plan, sahaya inildiğinde geçersiz kalabiliyor.
sanat konusunda da bu böyle, eğer bir şeyler sadece planlamakla ve yapmakla mümkün olsaydı, bu formülü öğrenen herkes sanatçı olurdu...

 

Tarih: 21 Şubat 2006, 15:54 - İp: 213.***.**4.130
m.m.gökhan
m.m.gökhan (üye)
Samsun / Amatör

Merhaba dostlar.

Bir heykeltraş olarak yaşayan birinin yazdıklarınızdan çok etkileniyorum. İnanın... Sizlerin gözünden kendime bakmamı ve kendimi sorgulamamı sağlıyorsunuz.

Biraz yanlış anlaşıldığımı da içine katarak bazı şeylerin altını çizmek istiyorum...

Sanatçı olmak kadar sanatçı kalabilmenin de ağır bir bedeli var. Bunu yaşatmaya çalışan bir kişi olarak, zaman zaman umutsuzluğa kapılsam da çevremdeki sığılıklara direnmektir beni ayakta tutan inanın. Duygusal yapı ile yakın ilişkide olduğuna inandığım sanatçılık, bir çok konunun daha derin algılanmasına ve küçük sarsıntılarıyla beraber ve sanırım biraz da abartılı duygulanımlarıyla hayatınızı etkiliyor.

Sakın bunun bir ayrıcalık olduğunun altını çizdiğimi düşünmeyin. Bu etkileşim hayatınızın her yerine sirayet ederken, bir taraftan da bundan minimum kayıpla sıyrılabilmek için ekstra bir çaba sarfediyorsunuz. Sırf bu nedenlere bağlı olarak vereme yakalanmış bir dostunuz olarak belirtmek isterim ki bahsettiğim sığılık, doktorum nezninde tarafıma yasaklanmış hatta men edilmişti...

İki aylık bir tedavi sonunda iyileşebilmiştim. Dört sene önce yaşadığım bu olayı ve nedenlerini bireyselleştirmemin tek sebebi, burada beni anlayacağına inandığım kişilerle yazışıyor oluşumdur. Her ne kadar konuyu biraz dağatsa da sanatçı duyarlılıklarını hesaba almadan, onun toplumsal etkileşimlerini doğru tanımlayabileceğimizi sanmıyorum. Sebebi her ne olursa olsun sığılığın alkışlanmasının yarattığı kültürün bir süre sonra klasik olma olasılığının bir varsayım olarak öne sürülmesi bile peşin bir kabullenme yaratması açısından beni korkutuyor doğrusu.

Konuya geri dönersek eğer, toplum kendi özel yeteneklerini ortaya çıkarabilmek için özen göstermesi,

Sanatçısını dayatmalardan uzak, özgür ve zengin kılması,

Sanatı ve sanatçıyı doğru değerler üzerinden tanımlayabilmesi,

En azından kötü bir futbolcusundan bir basamak da olsa üstün görebilmesi GEREKİRKEN

Var olan yeteklerini bu sığılıkta boğduğunu farketmemesi GORDİ nin parmak bastığı konuyu benim için çok daha hassas bir noktaya getirip sabitliyor.

Mimar Sinan günümüzde yaşasaydı toplumumuz onu hangi kutsal değerler birikimiyle onu MİMAR yapacaktı sizce!?

O karakterdeki bir kişilk, bu toplumun dayatmalarına, sığılıklarına çanak tutacak projelere imza atarmıydı sizce!?

Çok uzatttığımı yeni farkettim. Özür dilerim...

 

Tarih: 21 Şubat 2006, 20:11 - İp: 85.***.**8.250
ozzyalp
ozzyalp (üye)
İzmir / Amatör

Sebebi her ne olursa olsun sığılığın alkışlanmasının yarattığı kültürün bir süre sonra klasik olma olasılığının bir varsayım olarak öne sürülmesi bile peşin bir kabullenme yaratması açısından beni korkutuyor doğrusu.

Sn. m.m.gökhan,
Geçmiş olsun dileklerimle başlıyor (biraz eski bir olaymış galiba ama olsun), yazdıklarınızın büyük bir bölümüne katıldığımı söylüyor ancak yukarıdaki kısmının sizin tarafından farklı algılandığını düşünüyorum. Popüler kültürü Hülya Avşar'larla bağdaştırmak gibi oluyor sanırım sizin bu söylediğiniz. Onun popüler yahut başka bir kültür başlığı altına sığdırılabileceğini sanmıyorum. Sizin yukarıdaki cümlenizde işaret ettiğiniz bambaşka bir hadise. Ben isim koymak istemiyorum. Koyabilecek lügat zenginliğim var diye düşünüyorum ama forumun genel ahlaki çizgisini saptırmak istemiyorum.
Şu anda klasik diye gördüğümüz birçok şey zamanında popüler diye adlandırılabilirdi nitekim. Ve adlandırılıyordu. Kendi adıma internette bu konuda sayısız örnek görmüşümdür. Sizin hassiyetinizi anlıyorum ama inanın bahsettiğiniz popüler kültür değil. Ya da en azından ben öyle olmadığına ve öyle görülmediğine inanmak istiyorum.
Bu konu dışındaki serzenişlerinizin tamamına ilişkin bir önceki cevabımda kendimce sebep ve sonuç ilişkileri sıralamıştım. Sanata-sanatçıya karşı olan duyarlılık yetersizliğinin sebebi bu toplumun onlara herhangi bir kin duyması değildir. Bu tamamen "böyle gelmiş" toplum yapımızın sanatın-sanatçının ne olduğunu bilmemesinden kaynaklı bir durum. Bir ilkokul öğrencisi için şair ve şiir ısdırap demektir. Çünkü ezberlemek zorundadır. Kimse ona şiirin, şairin ne olduğunu anlatmaz. Sadece ezberletir.
Ve sevgili gordi, elbette ki toplum sanatı-sanatçıyı etkiler. Malzeme odur zaten. Ve ondan ötürü oluşanlar. O yüzden "Sanat sanat içindir" saptamasını yapanlara (özür dileyerek söylüyorum) büyük aptal muamelesi reva görülmüştür ve doğrudur da.
Neyse, sözü fazla uzatmayayım. Tartışma çok güzel. Hepimiz öğrenmeye devam ediyoruz az ya da çok birbirimizden. Herkese sevgiler, saygılar.

 

Tarih: 21 Şubat 2006, 22:23 - İp: 88.***.**5.149
ozzyalp
ozzyalp (üye)
İzmir / Amatör

Bu arada antin kuntin sohbetlerin gırla gittiği forumda bu başlığın sadece 160 kere okunup 3-5 kişi tarafından cevaplanmış olmasıda sorumuzun-sorunumuzun cevaplarından biridir sanırım.

 

Tarih: 21 Şubat 2006, 22:29 - İp: 88.***.**5.149
gordi
gordi (üye)
Antalya / Firma

Tekrar merhaba arkadaşlar,bu konuyu iyiki açmışım sitede kimin sanat adına çalıştığını,toplum sorunlarının kaç kişiyi etkilediğini ve gaztelerde renkli magazin sayfalarındansa geniş yazılara yer vermiş kısmını okuyan arkadaşlarıda bulduk sonunda..sevgili m.m.gökhan eski bir olay ama Allah birdaha dert verip derman aratmasın diyorum,,tekrar geçmiş olsun.Siz bir heykeltraşsınız ve adı üstünde bir sanatçı,sanatçı olanlar duygu yüklü insanlardır derim ben,içindeki o dünyayı çıkartması gerekn en önemli unsur duygudur sanırm.Acaba duygusal olmakmı etki ediyor zayıf bir toplumda öne çıkmayı..?bence evet,çoğu sanatçı yalnız yaşar,bir teras katında tek bir yatak ortalık boya kokusu beyaz perdelr renkli el baskıları.. ben güzel sanatlar mezunuyum bir çok tablom var ve ben moskovada 6 sene boyle bır evde kaldım..sanatçı ailesi kabul ettiği devletınden belkide şefkat bekler,o yapmış olduğu her eserin isim babası olur ve görücüye çıkartması gerektyiğni düşünürken yorulur belkıde.bir mimarda öyle acaba çok iyi bir üni yi bitirip daha sonra içerisndeki yapıları yapamayıpta cahil ama zengın bir şirket sahıbının yanında üç beş kuruş paranın etkisiyle çürük yapılar yapması..işte toplum bu şekilde etkılyor olayları.Daha önece bir konu açmıştım,mona lısa nın resmını çizen ünlü ressam Leonardo Da Vinci rönesans döneminede yaşayıp ünlü tablosu mona lısa yı 11 yılda bitirmiştir,mona lisa yanılmıyorsam o dönemin çok zengin bir elçi veya valinin kızı imiş,ben şimdi yine takıldım resmin bitmeini uzun kılan şey leonardonun bu kıza aşık olmasıymış..onu daha fazla gormek için uğraşmışta uğraşmış..ama tabloyu ünlü kılan kızın babasının çok zengın olmasımı?yoksa perspektif tekniğinin kullanılmasımı?ve işte esas bobma 1860-1869 döneminde, Paris’te Gerome’un öğrencisi olan Osman Hamdi Bey, ülkesine döndükten sonra gerçekleştirdiği yapıtlar ve Sanayii Nefise Mektebi'ni kurmasıyla birlikte, resim sanatı Doğu toplumlarında yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde, dünya resim tarihinin önemli bir parçası olarak kabul edilen pek çok Türk ressam bulunmaktadır....

 

Tarih: 22 Şubat 2006, 11:26 - İp: 81.***.**4.8
centurion
centurion (üye)
İstanbul / Meraklı

sn. gordi, öncelikle osman hamdi'nin ülkesine döndükten sonra gerçekleştirdiği yapıtlar ve Sanayii Nefise Mektebi'ni kurmasıyla birlikte, resim sanatının Doğu toplumlarında yaygınlaşmaya başladığı görüşünüze ne yazık ki katılamayacağım. belki batı tarzı resim deseydiniz anlamlı olabilirdi. zira doğu toplumlarında da resim hep vardı. doğu derken sadece ortadoğudaki islam dünyasını mı kastettiniz? çin resmi, hint resmi resim tarihi içinde başlı başına bir yer tutar. islam toplumlarında da minyatür ve hatta hat sanatını dahi resme sokanlar mevcuttur.
diğer taraftan, dünya resim tarihinin önemli bir parçası olarak kabul edilen türk ressamlar kimlermiş, merak ettim doğrusu... dünyanın en önemli bir çok sanat tarihi kitaplarını hasbelkader inceleme şansım oldu, ama hiçbirinde tek bir türk ressamının adına rastlamadım. batı, sanata ve resme kendi açısından bakar, ve bunda da kendi açılarından düşünürsek haklıdırlar. ama batıyı taklit ederek (başka bir ifadeyle, tereciye tere satarak) batı tarzı resim sanatı tarihinde yer edinebilmek mümkün değildir diye düşünüyorum.
saygılarımla...

 

Tarih: 22 Şubat 2006, 13:47 - İp: 213.***.**4.130
gordi
gordi (üye)
Antalya / Firma

centurion kaplumbağa terbiyecisi denilen bir tablo var bilirsin,,bunu yapan ressam bahsettiğim Osman Hamdi Bey,tüm dünyadada bu tablo ilgi görmüştür.ve diğer taraftan sözü geçen ünlü Türk ressamlar kim diye sorarsan bende söylerim Son dönemde Mehmet Pesen, Kayıhan Keskinok, Nedim Günsür, Fahir Aksoy, Şadan Bezeyiş, Nuri Abaç, Mustafa Aslıer, Turan Erol, Orhan Peker, Ruzin Gerçin, Ömer Uluç, Özdemir Altan, Dinçer Erimez, Mehmet Güleryüz, Devrim Erbil, Altan Gürman gibi ustaların yanı sıra, Neşe Erdok, Oya Katoğlu, Mustafa Pilevneli, Süleyman Saim Tekcan, Burhan Uygur, Ergin İnan, takma adı "Komet" olan Gürkan Coşkun, Gülsüm Karamustafa, Balkan Naci İslimyeli gibi genç kuşak sanatçıları da adlarını duyurmuşlardır. Öncü nitelikteki çalışmalarıyla yurtdışında da tanınmış bir başka sanatçı olan Bedri Baykam ise bir sonraki kuşaktandır.. Bunlar varda bzimi bilmiyorduk dersen ayıp olur sanırm..Hayır doğu derken kastım orta doğu islam grupları değildi..Ama şuna emin ol biz geçmişte batıyı değil batı bizi taklit etmiştir.Ama şu an için bunu söylemek doğru olmaz,,

 

Tarih: 22 Şubat 2006, 14:34 - İp: 81.***.**4.8
m.m.gökhan
m.m.gökhan (üye)
Samsun / Amatör

Merhaba dostlarım...

"geçmiş olsun" dilekleriniz, fiziken sağlalıklı bedenim açısından geçmişte kalan bir hastalığa daha da iyi geldi açıkçası. Ancak ruhumda yarattığı tahribata daha da iyi geldiğini vurgulamak ve en içten teşekkürlerimi göndermek istiyorum...

Mesele acı çekmek, bohem bir yaşam, biraz yoksulluk, küskünlük ve melankolik bir ruh yapısı meselesi değil. Lütfen yanlış algılamayın. 1500 den fazla heykel üretmiş, yurtiçi ve yurt dışında birçok eseri olan, hiçbir eseri çoğaltılmamış hayatı bu yolla idame ettiren yada ettirebilen biriyim. Çok para kazanuyor olmasam da yaptığım iş benim bütün beklentilerimi ekonomik olarak karşılkıyor.

Ama inanın meselenin odağında daha da ağır bir durum yatıyor ve bu durum toplumumuzu iğdiş (kısırlaştırıyor) ediyor...

Herkesin beğendiği bir işi üretmek sizi sanatçı yapmaz ki. Sabece meşhur olabilirsiniz. Bu tercihi yapmak, yetenekli birinin tabii ki tercihi olacaktır. Ama temel olarak sanata hayata ilişkin yaklaşımlarınızdır sizi sanatçı yapacak olan şey... Meşhur olmayı, tüccar yada imalatçı olmayı tercih edebilecek bir ruh yapısı, ürünlerini olası bir talebin karşılanması doğrultusunda yaptıkça uzaklaşır aslında sanattan ve sanatçılıktan...

Beğeniyle dinlediğim bir ses sanatçısının yeni çıkardığı albümü ile ilgili bir konuşmasını izlemiştim TV'den... Yaptığı bestelerden 'MAL' diye bahsediyor, marketing meselesini ne kadar titizlikle oluşturduklarını ve bilmem kaç bin satmayı hedeflediklerinden dem vurarak övünç ve heyecanla bunları anlatıyor, gittikçe benden daha da fazla uzaklaşıyor, uzaklaştıkça ufak, upufaklaşıyordu!...

Mustafa Kemal Atatürk, sanatla ilgili o çok bilindik sözünü hamaset yapmak için söylememiştir dostlarım... Hayati damarlarından birinin kopukluğu karşısında yaptığı uyarı, aslında sanatın ve sanatçının topluma katkıları açısından vaz geçilmez gerekliliğin altını ısrarla çiziktirmiştir aslında. Bu gerçeği doğru anlamak ve algılamakla başlar sanatçılığınız. 'Vermekle' ilgili bir misyondan, beklenti içende yakınmalarda bulunmaktır kişiyi sanatçılıktan uzaklaştıran. Algılarınızı açtığınızda bu ağır sorumlulğu farklı anlıyorsunuz. Bunu anlıyanları arıyor, onlarla paylaşıyor, onlara değer veriyorsunuz.
ASLINDA SIRF ANLAYABİLDİKLERİ İÇİN SORUMLUDURLAR. Anlamayanların böylesi bir konuda hiçbir sorumluluğu olamaz.Yaşamın derinliklerini tenefüs etmeden, bahsettiğim sığılıkta beslenip büyüyen bir sanat anlayışının tek faydası, bu garebeti üretenlere olabilir.

İşte bu ayrımı yapabilmek için tartışmalıyız bu konuyu. Yaşamımızda bizlere benimsetilen ve bizim de yarı farkında olarak benimsediğimiz sığılıkları ayıklayabilmek için çabalamalıyız. Paylaşımlarımızı bu nedenle arttırabilmeli, biribirimizi bu nedenle yaşamın derinliklerine çekmeliyiz.

SANATLA İLGİLİ HER BİRİMİZE DÜŞEN SORUMLULUK, GELİŞMİŞ BEĞENİ DÜZEYİNİN ORTAYA ÇIKABİLMESİ İÇİN ETRAFIMIZDAKİ SIĞILIKLARI AYIKLAMAK İÇİN ÇABA SARFETMEKTİR...

Bunu becerebilirsek sanat konusunda, entellektüellik yarıştırmaya kalkmak yerine santın insanların yolunu açan, getirdiği bakış açısıyla kişilerin onüne yaşam tercihleri koyabilen, geldiği derinliklerin hiç tanınmamış olasılıklarını hizmete sunan, içinde tuttuğu ışık nedeniyle insanlara hayti depğerde bir umut veren ve onları en akışkan damarıyla besleyen bir tanrısal güç olduğunu anlayabiliriz...

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum...



 

Tarih: 22 Şubat 2006, 14:47 - İp: 85.***.**4.166
centurion
centurion (üye)
İstanbul / Meraklı

sevgili gordi,
o saydığınız ressamların çoğunu ben de beğeniyorum. ama ne yazık ki sizin ve benim beğenmem, bu kişilerin "hiçbirinin" dünya resim tarihinde adının geçmesini sağlayamıyor. kendisinden pek hazzetmesem de, vakti zamanında bedri baykam'ın batılıların doğulu sanatçıların yaptığı resme burun kıvırmalarına bir eleştiri getirmek amacıyla yaptığı"monkeys have the right to paint, too" (=maymunların da resim yapmaya hakkı var) başlıklı bir dizi resmi vardı. işte benim vurgulamak istediğim de tam budur. batı tarzı resim yaparak batı resim sanatı tarihinde yer edinemezsiniz demek istiyorum. isterseniz dünyanın en mükemmel resmini yapın (o da nasıl oluyorsa? ) adamlar oryentalist bakış kalıplarından kurtulup bunu objektif biçimde değerlendir(e)mezler. üstelik bu sadece resim sanatıyla da sınırlı değil,heykel, mimari ve hatta edebiyatta bile bu böyle değil mi? orhan pamuk örneğini ele alalım. ne yapıyor pamuk, oryantalist motiflere yoğun biçimde yer veriyor eserlerinde ve ingilizce düşünerek, ingilizceye kolay çevrilebilecek kurgu ve yapıda kaleme alıyor. batıya görmek istediğini gösterirseniz ne ala, aksi takdirde ağızınızla kuş tutsanız var olamazsınız.

 

Tarih: 22 Şubat 2006, 15:18 - İp: 213.***.**4.130
gordi
gordi (üye)
Antalya / Firma

centurion bir sorum olacak,,ya nedir bu batıya kendimizi ispat edeceğimiz mevzu?beş parmağın beşide bir değil tabiki,yanlış tutum ve felsefeleri ile çoğu sanat adında bizdende yanlış insanlar çıktı..Ama önce biz kendimize ispat edelim derim kendimizi,daha sonradan birileri görür onu batıya da doğuyada götürür zaten.Saanat tabiki sadece resim değil ama ben anladığım konudan gitmek istedim, sevgili m.m.gökhan da yurt içi ve yurt dışında eserleri olan biri ama malesef biz onu burda tanıdık..sorun bence şu olabilir,önce tarihimiz bilelim,sonra o tarih içinde yaşayan önemli kişileri!!biz kendimizden etkılenelımkı bizden etkılenenlerde olsun..

 

Tarih: 22 Şubat 2006, 15:43 - İp: 81.***.**4.8