Sony A-100: İlk Kaykılmalarım :)

Halbuki gün ne kadar güzel başlamıştı! Siteden İzmirli dostlar BİOLOGUS ve ALWAYS35 ile dönercide toplantı yapıp makineme kavuşmuştum!

[/IMG]

Ve bu buluşmadan sonra keyifle foto tura çıktım tabii
Şöyle felekten bi gün patlatiim dedim! Hale ve Jale nin sahne aldığı bir kafeye gidip gitar müziği eşlinde meşk ettim!

Bu arada bu foto elde, 0,8 saniye uzun pozlama..
Tripod musun be panctom!

[/IMG]

Keyifler süpper bir şekilde oradan ayrıldım ve başıma geleceklerden habersiz açıkhava foto turuna başladım! Martı çektim, sosyal portre çektim, çektim vallah çektim!
Neyse, İzmir saat kulesinin olduğu yere geldim sonunda.. Bir baktım ağacın arkasında bir siluet, gerçek görüntüye dönüşüverdi!

[/IMG]

Bir süre beraber takıldık. Bana bayağı pozlar verdi kerata! Ama sonra bir baktım ki, üzerinde çok az "uyuz" başlangıcı var! Benden yardım istiyordu adeta.. Vefa borcumu ödemeliydim! Ama nasıl? Evden çok uzağım, yanımda gerekli iğne yok! Tedavi ettiğim iğne evde (ivomec).. Onu bağlayıp, en yakındaki veteriner eczaneye gitmem gerekiyordu ama ip yok! İşte burada sony A100 yetişti imdada.. Onun sarj kablosuyla boğazından bağladım. Ama çek çek gelmiyor. Sadece kabloyu ısırırsa eğer yürüyor!
"Oğlum ısırma, koparacan yeni kabloyu" diyom, anlamıyo!
Ya ısırıp ta yürüyecek, ya da hiç!
Neyse zar zor, güç bela ter içinde eczaneye ulaştık! Ama eczane kapanmış!
"YANDIK" dedim.
Şaka bi yana, öyle bıraksam, ölmekten beter olur!! Yani ölse daha iyi, uyuz çok acı veren bir beladır!
Karar verdim, eve getirecem. Araba da çok uzakta, otoparkın 6. katında..
Yürü babam yürü! 3 kilometre filan daha yürüdük!
Zar zor vardık, 6. kata çıktık. Ama inanın, o kadar zor oldu ki oraya gelmek..
Neyse bagajı açtım ve KUÇUyu bagaja koydum. Anahtar da kuçunun hemen dibindeydi. Birden dalgınlığıma geldi ve bagajı kapattım!
Anahtar içerde kaldı, kapılar kilitli..
Bir panik bende!!
Araba yanıyor, en üst kat güneşin altı.. Kuçu içerde!
Napacam yaaaa!!
Bagaj kapağını kırmaya karar verdim. (araba HB model)
Tuttum camlı kapağı kaldırıyorum. Baktım aralandı kapak ve "neden olmasın" dedim. Elimi zar zor aradan soktum ve filmlerdeki gibi anahtara parmak ucumla ulaşıp, zorla çektim. Eğer kaysaydı o an, gitmişti!
Ve çıkardım!

Neşeyle "fidayda" oynyarak arabaya bindim. Heh heh hee.. A100 de yanımda.. Keyif geldi o biçim!
Amaaa.. bitmedi!
Araba çalışmıyor!!
Ulaaaaaaaaaaa.....
Farlar açık kalmış, otoparkta çıkarken yakmıştım ve AKÜ BİTMİŞ!
E arabayı ittirerek vurdurma yöntemi de olmuyor, çünkü otomatik vites araba!
ULA etrafta da kimsecikler YOK!!
Kasko şirketini aradım ve çekici istedim. Ama çekici yukarı çıkamazmış ve arabayı aşağıya indirmem lazımmış!
Kimsecikler yok! Ve çıkış rampası çoook uzak!
Tek başıma koca arabayı itmeye başladım. Afedersiniz kıçımdan ter aktı resmen!!
Neyse rampaya vardım ve boşa atarak, el freniyle aşağı indim zar zor!
Kasko şirketimi bi daha arayıp, "ben indim, çekici gönderin" derken, KUÇU kaçmaz mı??
Bu defa onu koştur!
"gel kuçu kuçu.." yok gelmiyor abicim!!
Uğraş uğraş gelmiyor!
Sonra A100 ve LENSLER arabada, çalacaklar diye döndüm. Düşünürken bi baktım arkamda biri..
ANAAAAAAAA... KUÇU GERİ GELDİ!

Hemen arabaya bindi, bu defa arka koltuğa.. Tabii F30 ile bi