4 Şehite 9 Yıl.

Tarak gazetesi bazılarının kafalarını itina ile taramaya devam ediyor. Son bomba kafes.. Zaten fazla zeka ürünü bir senaryo düzenlemeye gerek yok nasılsa bu topraklarda mal bulmuş Mağribi gibi bu haberlere atlayan askerle ilgili bir takım sıkıntıları olan bir kesim her daim mevcut. Rokonun dediği gibi kürtler, siyasal islamcılar, devsolcular, hizbullahçılar, fetocular vb. kendiliğinden girecek kafese nasılsa. Aktütün baskını için koordinatlar tutmadı, ıslak imza'nın makinası çıktı, şimdide kafes !! zaten fazla uğraşmaya gerek yok kuşlar kafese kendiliğinden giriyor.

Bu kafes haberini yapanlarında inananlarında zekasından ciddi şekilde şüphe duymaya başladım. Bu kafes planı Deniz Kuvvetleri’ndeki cuntanınmış! Hiç düşünmüyorlarmı, denizciler nerelerde görev yapıyor? doğu anadoluda veya güneydoğu Anadoluda nerede deniz kuvvetlerinin personeli var?

Şimdi efendim yüksek müsadeniz mukabilinde olaya birde sivil yargı açısından bakalım.

ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta durmadan geçiyor, peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor...
ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra ölüyor.
karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor.
polislere hatırlattığında; siz ukalalık etmeyin biz ne yapacağımızı biliriz gibi bir cevap alıyor.
kazadan sonra belediye arazözleri kazanın olduğu mahalleye gelip caddeyi baştan asağı yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar.
delikanlıya kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenleniyor.
sanatçının kocası hakime çocuğun ehliyeti olmadığını, düzmece ehliyet verildiğini söylediginde adam:
- ne siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz, diye azar işitiyor...
olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor.
sanatçının kocası aile meclisini topluyor.
bakıyorlar ki polis, adalet, belediye hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor.
mecburen olayın peşini bırakıyorlar.
sonuçta mahkeme trafik canavarı genci 3 ay hapse mahkum ediyor ve 1998 'in fiyatıyla 540 bin lira cezaya çevriliyor.
sen sağ, ben selamet; güzide sanatçı sevim tanürek gitti gider...

sözü geçen katil delikanlı istanbul 'un o zamanki belediye başkanı recep tayyip erdoğan 'ın oğlu...
ve son olarak:

başbakan recep tayyip erdoğan 'ın, ses sanatçısı sevim tanürek 'e otomobiliyle çarparak ölümüne neden olan oğlu burak erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu vererek beraatini sağlayan adli tıp trafik ihtisas dairesi başkanı eyüp çakmak, türkiye denizcilik işletmeleri 'ne (tdi) genel müdür yardımcısı olarak atandı. (21.10.2004)

Gördüğünüz üzere sivil yargıda bir canın bedeli eski parayla 540 bin lira. Anaları tek parmağında 65 milyarlık yüzük taşıyan veletlere zerre dokunmaz zaten bu para. Milyarlık arabasının tek bir lastiği bile daha pahalıdır bu cezadan.

Bu işe sivil yargı baksa, ancak yargılanan kişi subay değil de pkk lı bir eşkiya olsa şöyle olurdu muhtemel senaryo.

Sanık yorulmasın ayıp olur biz devletiz büyüklük bizde kalsın diyerek sanığın ayağına helikopterle hakim ve savcı götürülürdü. Keza olay yerinde derhal bir kızılay çadırı dikilir, içine bir miktar hakim savcı doldurularak mahkeme tesis edilirdi.

Sanığa pişmanmısın denilirdi. O da pişman değilim diye cevap verirdi. HAkimler oğlum pişmanım de kurtul der ancak yinede ikna edemezdi sanığı. Sanık pişman değilim derdi yine. Hakimler de bugün pişman değil ama belki ilerde olabilir biz bunu yinede serbest bırakalım işlem yapmayalım derdi.

Bu arada dışarıda ahmet lale gibi peşmerge kokusu sevenler de tey teyy lülülülüü nidalarıyla sevinçten kendinden geçip transa girmiş olurlardı.

Binlerce askeri şehit etmiş çapulcuların 7 dakikada sorgusuz sualsiz serbest bırakılmasını görmeyip de hala laf edenler vatan haini değilse nedir.

Şimdi de seyit rıza denen zamanın aposu çapulcu mağara derebeyi idam edildi diye onun davası başladı. Kolay gelsin. Tüm hainler böyle böyle deşifre oluyor. Birileri eminim bunları bir yerlere not ediyordur.

bu askere saldırıların çıkış noktası olan gazete “Vatanı bir kadın memesine satarım” diyen Ahmet Altan’ın 30 bin lira maaşla kuruluş görevini üstlendiği Taraf gazetesidir...

"kafes"e girmeye can atan kuşlar oldukça sayın Altanda pek suç yok çünkü o vatanı neye satacağını zaten beyan etmiş durumda.

Hali hazırda insan kuşlara üzülüyor..

Kuş dedinde aklıma geldi.

Bir köy vardı.. (gitmesekte görmesekte olanlardan değil)
Telefonu, elektriği, suyu, yolu bol olan istisna doğu köylerinden biriydi.
Bazan sivil giderdik.. Bazan üniformalı.
Ama her gidişimizde köyün üstünde uçan güvercinler görürdük..
Öğrendikki kuşlar köyün muhtarının
Taklacı güvercin bunlar.. acayip taklalar atıyorlar

Sonra yakalanan bir teroristin ifadesinden yola çıkarak muhtarı sorguya aldık.
Sonuçta enteresan bir durumun farkına vardık.
Taklacı güvercinlerin görevi meğer bir nevi alarmmış..
Güvercinler uçmaya taklaya başlayınca civardakiler alarm durumuna geçip saklanırlarmış...

Roko İst da kuş pazarı bilem var, iyileri iyi para ediyor..Onlarınkide ayrı bir hastalık..

Konu başlığı ile ilg dava;karar..TIK..

Roko sen masal yazsana
Farkındamısın bilmiyorum ama yetenek var..
Üstelik Fabl cinsinden...

Masal gibi geliyor bunlar sana değil mi?

neden acaba...

Hiç oralara gidip görmediğinden mi?
yoksa
Hep oralarda bulunupta bu konuların deşifre edilmesi işine gelmediğinden mi..


Hangisi...

Dur sana bir masal daha anlatayım...
Bir köylünün 300 tane küçük baş hayvanı PKK tarafından kaçırıldı..
Daha doğrusu bir köylü böyle bir şikayetle jandarmadan yardım istedi diyelim.
Köylü "eğer bulursanız 5 tanesini size vereyim" dedi..
olayda "gece uyurken olmuş" gibi anlatılıp köyde bolca kalaşnikof mermi kovanı olması gibi detaylar var ama konuyu dağıtmamak için detayları geçeyim.
Jandarma ve komando timleri harekete geçti..
aynı günün akşamı dağlık arazide 150-200 kadar hayvan bulundu..
Sahibi ve çobanlar hayvanları alıp köylerine götürmek üzere sürünün başına geldiler..
Köylünün o anki sözleri ve bonkörlüğü üzerine 2 hayvan jandarma tarafından alındı..
Ertesi gün hayvanların sahibi jandarmayı savcılığa şikayet ediyor..
"jandarma 50 hayvanımı çaldı".
????

jandarma 50 hayvanı ne ile taşıyıp nerede tutup, ne yapacaksa ???

(önemli not... rakamları birebir hatırlamıyorum ama olay aynen böyle yaşandı)

bu masalları birebir yaşadım..
bir varmış bir yokmuş...
evvel zaman içinde
garip insanların yaşadığı bir yerde..
ahmetçicekler tellal iken..

Rokonten den masallar dinlediniz.