badboy79tr
badboy79tr (üye)
Kırklareli / Doğa Fotoğrafçısı

Like’ların Dslr’lara Göre Avantajları

DSLR- LİKE’LARIN DSLR’LARA GÖRE AVANTAJLARI VE DEZ AVANTAJLARI

Öncelikle
buraya tıklayarak kopyala yapıştır ile alıntı yapmaktansa ve telif hakkı ödemektense bu çok güzel bulduğum anlatımın direk linkini vermeyi uygun görüyorum.

Bizler her ne kadar çok iyi bilsek te bu bilgilerin amatör fotoğrafçılığa yeni merak sarmış ve karasızlıkta kalmış arkadaşlara yol göstereceğini umuyorum. Gelelim avantajlara ve dez avantajlara.

Like ların dslr lara göre avantajları:

1) Boyut ve ağırlık: Daha hafif ve kompakt boyuttadırlar. Cebinize olmasa bile çoğu like bir bel çantasına sığabilir. Her zaman yanınızda taşımak için daha ideal makinelerdir. Gezi fotoğrafçılığı ve genel çekim yapıp ta fazla hamallık yapmak istemeyenler için idealdir.

2) Odak uzaklığı: 35mm karşılıklarında inanılmaz odak uzaklıkları veririrler. Her ne kadar dslr lar da bu işi daha kaliteli olarak yapabilir olsa da like lar bunu kompakt boyutlarda, çok daha ucuza ve tek bir objektifle,objektif değiştirmeye gerek kalmadan yapabilirler.

3) Dayanıklılık: Ayna mekanizmaları olmadığından teknik olarak perde ömürleri de yoktur. Yani hala çalışan bir like korunur ve iyi bakılırsa çalışır olmaya devam eder. Çünkü içlerinde mekanik değil elektronik aksamlar çoğunluktadır. Tabi burada da elektronik devrelerin hasaslığı iyi üretilmiş ve bakımı yapılmış bir mekanik aksama yenilebilir.

4) Objektif: Objektif değiştirme dertleri yoktur. Tek bir objektifle (ki bu objektifler yapısal ve malzeme olarak çoğu dslr ın kit lenslerinden daha kaliteli olabilir) hem geniş açı hem dar açı, hem tele, hem makro sunarlar.

5) Fiyat ve maliyet: Yeni çıkanlar fiyatları her ne kadar eski bir dslr ın ikinci el fiyatından yüksek olabilse de aldıktan sonra başka hiçbir masrafa yada gidere yol açmazlar. Bu bakımdan fiyat olarak daha avantajlıdırlar. Oysa bir dslr aldıktan sonra yeni ekipmanlar ve aksesuarlarla para harcatmaya devam ederler.

6) Makro: Çoğu like yakından çekim özellikleri ile (0-1 cm arası) dslr objektiflerini kıskandırır. 1:1 büyütme vermelerine ise gerek yok zaten sensörleri çekilen nesneden de küçük olduğu için sensörün üzerine nesnenin görüntüsünü bire bir veremezler. Ancak makro sadece yakından çekim değildir ve kaliteli bir makro gene üzerinde gerçek bir makro objektif olan bir dslr ile çekilir.

Dezavantajları:
1) Sensör boyutu: Her ne kadar değişik boyularda olsa da sensörleri (istisnalar kaideyi bozmaz) dslr larla kıyaslandığında çok küçük kalır. Küçük sensör resim kalitesinde, sığ alan derinliğinde, noise performansında ve kesme çarpanında büyük dez avantaj yaratır. Bu bakımdan rahatça şunu söyleyebiliriz dslr lar like lara göre daha kaliteli, aynı diafram değerlerinde sığ alan derinliği çok daha fazla, yüksek isolarda çok çok daha temiz ve aynı megapiksel değerinde büyütmeye ve baskı almaya çok daha müsait fotoğraflar verir.

2) Megapiksel: Büyük sensör avantajı olan dslr lar like lara göre kaliteyi bozmadan megapiksel artırımında çok daha avantajlıdırlar. Her ne kadar günümüzde nano boyutlarda üretim sağlayabilen teknolojinin sayesinde gözle görmekte bile zorlandığımız sensör boyutlarına 12 milyon ve daha fazla piksel sığdırılabiliyor olsa da ve yüksek kapasiteli işlemciler sayesinde bu çok çok küçük ve birbirine çok çok yakın pikseller bir nebze kaliteli ve gürültüsüz görüntü verebiliyor olsa da pratik ve mali açıdan daha fazla piksel için daha büyük boyutlarda sensör yapmak daha avantajlıdır. Bu bakımdan da dslr ler daha ucuza daha fazla piksel verebilirler. En azından teoride bu böyle.

3) Vizör: Genelde (gene istinalar kaideyi bozmaz) like lar OVF dediğimiz optik vizöre değil EVF dediğimiz elektronik vizöre sahiptir.. Elektronik vizörlerin özellikleri lcd ekranın birebir minyatürleri olmalarıdır. Bu vizörler küçüklüklerinin yanında gerçek görüntüyü vermezler.

4) Netleme hızı ve serilik: Like lar dslr lara göre açılış ve çekime hazır olma hızları, çabuk ve doğru netleme netleme hızları ve seri çekim hızları bakımından genel olarak daha yavaştır. Yalnız burada da istinalar olabileceğini belirtmeliyim. Özellikle yeni işlemci teknolojisinin yardımıyla günümüzdeki bir çok like aradaki bu farkları kapatabilmektedir. Düşük megapikselde saniyede 10 kare çekebilen, 0,5 saniyede açılıp çekime hazır hale gelen like lar var. Hatta galiba bir yerde VGA boyutlarında saniyede 30 kare fofoğraf çekebilen bir like okumuştum. Netleme hızında ise halen yavaşlar. Birçok like servo Af sunmaz sunsada doğruluğu dslr lardaki gibi kesin değildir.

5) İso: Burada da bakınız sensör boyutu diyebilirim ama işlemcinin de etkisi olduğu için ayrı belirteyim dedim. Büyük firmalar like larında da dslr larında kullandıkları işlemcileri kullanıyor. Tabi bunun doğruluğuna kefil olmam. Yalnız teorik olarak düşündüğümüzde aynı işlemcinin büyük sensör üzerindeki görüntüyü küçük sensör üzerindeki sıkışık görüntüye göre daha hızlı ve daha doğru işlediği bir gerçek. O yüzden günümüz like ları cmos kullanmaları ve daha gelişmiş işlemciye sahip olmaları bakımından eskilere göre noise performansları çok daha iyi. Tabi bu teknolojinin dslr lar içinde geçerli olduğunu düşünürsek onlar zaten önde başlamışlardı. O yüzden aradaki fark kapanmaz.


Bilemiyorum eksik yazdığım şeyler oldu mu ama genel olarak her şeyi böyle özetleyebiliriz. Eksik yerleri ve görüşleri de siz dostlara bırakıyor ve bu topiği açıyorum. Hayırlı uğurlu olsun.

#badboy79tr' tarafından 07.03.2013 21:58:09 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 9 Mart 2010, 01:15 - İp: 88.***.**5.30
badboy79tr
badboy79tr (üye)
Kırklareli / Doğa Fotoğrafçısı

Antika sana hak veriyorum ama şöyle birşeyde var: Like ların sensörleri küçük olduğu için foton demeti başına daha fazla piksel düşüyor. Mesela 12MP sahip Like ın sensöründe cm2 ye 34 piksel düşerken dslr ın sensöründe 4 piksel düşüyor. Şimdi cm2 ye düşen ışık miktarının aynı olduğunu varsayarsak teorik olarak like lar daha az ışıkla yetiniyorlar diyebiliriz. Yani aynı miktarda ışıkla (fotonla) biri 34 pikseli doyururken diğeri 4 pikselini doyuruyor ama sonuçta ortata çıkan görüntü miktarı aynı. Hatta dslr ın sensöründe piksellerin arasındaki boşluk ta fazla olduğu için foton yakalama miktarıda düşüyor. Oysa like ın sensöründe sıkışık olduklarından birinin kaçırdığını diğeri tutuyor. Şöyle anlatayım bir tenis sahası düşün file boyunca ben buraya 2 metre boyunda eli raketli 4 adam diziyorum ve üzerlerine top atma makinesi ile top yağdırıyorum. Uzun bacakları ve geniş raketleri ile epey topu karşılıyorlar. Ama sayılarının azlığı nedeni ile bir o kadar topa da vuramıyorlar. Sonra buraya kısa boylu eli ufak raketli 35 adam diziyorum. Aynı miktarda top yağdırıyorum üzerlerine kısa bacakları ve ufak raketleri ile biri topu kaçırıyor diğeride kaçırıyor sonra diğeri ama sonuncusu topu karşılıyor. Küçüklüklerine rağmen sayılarının üstünlüğü ile o 4 adamdan daha fazla topu
karşılıyorlar. Kaçırdıkları top sayısı çok az çünkü bütün sahayı kaplıyorlar Tabi burada top miktarıda önemli unsur çok top atılırsa bu böyle. Ama az top atılırsa 4 adam daha iyi iş çıkarır çünkü kendi aralarında sahayı 4e bölmüşlerdir. Her biri kendi bölgelerine düşen toplardan sorumludur. Oysa 35 adan sıkışık pikişıktır ve açıkça raket sallamaya bile yeterli alanları yoktur. Çok topta mutlaka bir kaç tane karşılasalar bile az topta ben karşılayacağım ben karşılacağım diye birbirlerinin üzerine çıkıp çarpıp düşürürler ve her biri topu ıskalar. Sanırım bu anlatım karmaşık fizik problemlerinden daha açıklyıcı.

 

Tarih: 9 Mart 2010, 20:26 - İp: 85.***.**9.181
antika
antika (üye)
İstanbul / Meraklı

Hesap yanlış.

DSLRlarda iki piksel arasındaki duyarsız bölgenin daha geniş olduğunu kim söyledi ?

Hadi diyelimki öyle, mesafe biraz daha fazla, fakat yine de piksel boyutlarına bakınca alansal olarak sensörün toplam alanına oranla çok daha az alan boşa gidecektir.

Mesela bir tenis sahasını 5mc kalınlığındaki çizgilerle 10x10 bölgeye ayırsak, bir futbol sahasını 10cm kalınlığındaki çigilerle 10x10 bölgeye ayırmaktan, orantısal olarak çok daha masraflı olacaktır. Tenis sahasının futbol sahasından enine boyuna 3 defa daha küçük olduğunu düşünürsek, tenis sahasında düşen topların çizgiye isbet etme ihtimali, futbol sahasına göre %50 daha fazla olacaktır. Her iki sahaya da düşen topların boyu aynı tabiiki.

(Futbol_sahası_boyu / Tenis_sahası_boyu) / ( 10cm /5cm ) = 1.5 yani %50

Ancak ve ancak futbol sahasını 15cm kalınlığında çizgilerle bölseydik durum eşitlenirdi.

Fakat durum DSLR-like aleyhine daha da vahim.

DSLRların gerçek yani mekanik perdesi vardır, DSLRlike'lar aynı işi elektronik olarak yaparlar. Elektronik olarak ışık duyarlılığını kesebilmek için değerli sensör alanının bir kısmı da bu işe harcanır.

 

Tarih: 9 Mart 2010, 20:55 - İp: 88.***.**8.81
badboy79tr
badboy79tr (üye)
Kırklareli / Doğa Fotoğrafçısı

Dslr-like ların avantajları 5.madde FİYAT VE MALİYET: Yeni çıkanlar fiyatları her ne kadar eski bir dslr ın ikinci el fiyatından yüksek olabilse de aldıktan sonra başka hiçbir masrafa yada gidere yol açmazlar. Bu bakımdan fiyat olarak daha avantajlıdırlar. Oysa bir dslr aldıktan sonra yeni ekipmanlar ve aksesuarlarla para harcatmaya devam ederler.

Son cümleye dikkat "Oysa bir dslr aldıktan sonra yeni ekipmanlar ve aksesuarlarla para harcatmaya devam ederler."

Okumaya zahmet ederseniz tecrubelerimi anlatayım zira ben yazmaya üşenmiyorum.

Fotoğrafçılık hevesime Sony H9 ile başladım. 1 ay sonra 20 liraya tripod aldım. 6 ay sonra h9'u 500 liraya satıp 1150 liraya Sony A300 + 18-70 + 75-300 + 4GB kart + yedek pil aldım. Daha o gün Hayyama gittim. 100 liraya çanta ve bir uv, bir polarize filtre aldım. Bir kaç ay sonra 250 liraya Minolta 50mm f1,7 lens aldım. Daha sonra 10 liraya lens-pen aldım. 6 ay sonra 350 liraya sony hvl-40am sıfır flaş aldım. Bir sene sonra 18-70 i üzerine 350 lira vererek KonicaMinolta 28-75 f2,8 D lens ile takas ettim. Çanta ve tripodu satıp yeni çanta ve tripod aldım. Zira hem ekipman artmış hemde ağırlaşmıştı. Arada body lens kapağı, parasoley alıp sattım. Bir ara geniş açı converter aldım. Beğenmeyip sattım. 1 sene sonra 800 liraya Sigma 10-20 f4-5,6 lens aldım. Şimdi 10-20 yi 750TL, 28-75 i 600TL ve 50mm yi 200TL ye sattım. 1800 liraya CZ 16-80 siparişi verdim. Daha sonra ileride gövdeyi A580 ile değiştirmeyi düşünüyorum. Fakat şimdilik param kalmadı.

Bknz. Benim Hikayem

 

Tarih: 21 Şubat 2012, 09:45 - İp: 88.***.**9.194