absoluth
absoluth (üye)
Şanlıurfa / Meraklı

Şiir (yarenlik)

Türkçemiz
annenden öğrendiğinle yetinme
çocuğum,Türkçe'ni geliştir
dilimiz öylesine güzel ki
durgun göllerimizce duru
akar sularımızca coşkulu
ne var ki çocuğum
güzelik de bakım ister

önce türkülerimizi öğren
seni büyüten ninnilerimizi dinle
gidenlere yakılan ağıtları...
her sözün en güzeli Türkçemizde
diline takılanları ayıkla
yabancı sözcükleri at!

bak,devrim,ne güzel!
barış,ne güzel!
dayanışma,özgürlük...
hele bağımsızlık!
en güzeli,sevgi!
sev Türkçeni,çocuğum
dilini sevenleri sev!
Rıfat ILGAZ(ocak katırı alagöz-1987)









#absoluth' tarafından 12.05.2006 20:25:43 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 11 Mayıs 2006, 19:46 - İp: 85.***.**4.247
niki
niki (üye)
İstanbul / Meraklı



DİYEBİLSEYDİM

Anladım diyemem ki! Suçluyum
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim
En kötüsü beni koyup gitmendi
O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 

Tarih: 27 Temmuz 2006, 12:00 - İp: 85.***.**8.47
niki
niki (üye)
İstanbul / Meraklı

RAHATI KAÇAN AĞAÇ

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın.
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı.
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin

MELİH CEVDET ANDAY


 

Tarih: 27 Temmuz 2006, 12:06 - İp: 85.***.**8.47
niki
niki (üye)
İstanbul / Meraklı

ŞİİRE TUTUNMAK

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun
Yada şiir tutunmak

O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tınıyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanın her yönün çıkmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde
Kurtarırsa kurtarır ancak
Yine şiire tutunmak.

AZİZ NESİN

 

Tarih: 27 Temmuz 2006, 12:07 - İp: 85.***.**8.47
ayg
ayg (üye)
İstanbul / Meraklı

PARILTI

ÂTEŞ GİBİ BİR NEHR AKIYORDU
RÛHUMLA O RÛHUN ARASINDAN,
BAHSETTİ DERİNDEN ONA HÂLİM
AŞKIN BU UNULMAZ YARASINDAN.
VURDUKÇA BU NEHRİN ONA AKSİ
KAÇTIM O BAKIŞTAN, O DUDAKTAN
BAKTIM ONA SESSİZCE UZAKTAN
VURDUKÇA BU AŞKIN ONA AKSİ...

AHMET HAŞİM

 

Tarih: 16 Ağustos 2006, 11:40 - İp: 85.***.**7.127
aattaa
aattaa (üye)
Ankara / Amatör

""270198ATA1730""
işte geldi sessizlik oturdu karşıma
yalnız değildi ama olabilir gibiydi
görüntüsüyle başbaşa bırakan O’nun, müzikti
ve o ki bizi yalnız bırakabilirdi ayrı masalarda
ve yine aynı o, utandırıyordu da beni
kendime karşı, yapamadıklarım için...
çirkin bir yüz değilken taşıdığı
anladığım gibiydi : öne çıkardığı fiziğiyle
ihmal ediliyor, küstürülüyordu kendine, belliydi ama
rahatsız değildi bacakları : şımartıldığından ; ve üşümüyorlardı da
daha eski, bir kitap sever adam vardı yanında, paltosunu giyerken
tutmuyor, önden gidiyordu
demek ki, beraberlerse eğer, adam mutlu ediyordu O’nu , edebilirdi...
sessizliğim bana kalırken
30°’lik bir açıyla bana bakan o eski adamdı, O değil...
karanlık yuttuğunda an’lıkgecedüşkaynağımı
tırnaklarımı çevreleyen derimi gözlerime kestirmiştim bile
Affedemiyorum kendimi...
hiç konuşmayacağı insana neden bakar başkası
dil dile dokunmayınca dil öğrenilmezmiş dedi bir arkadaşım
dilim bugünlerde bana bile yetmiyor
elimle, dilimle, birleşemiyor vücudum
biri hep gelmiyor buluşma alanına
kim kime küs, bilmiyorum
şarkılar hep bitiyor
Affedemiyorum kendimi...
kapı dönüyor
kış üstümüzde
o yüzden taşımak zor geliyor bir başka kişiliği
dersten kaçmak isteyip de yapamayan çocuklar gibi
boynum yenik düşüyor rüzgara, eğiliyor...
oysa biliyor ya kendim : “ dilediğim yere gidebilirim
gittiğim yer yurdumdur benim ”
sessizlik iyi gelmiyor
ve diyor ki : “ kimseye ihtiyacın yok ” – kötü giderken...
sesim kısılıyor
Affedemiyorum kendimi...
birileri meraklanıyor bana
yetişmiyor elleri
rengi solmuş çiçekler gibi küsüyorum iklime
biri gelip de oturduğunda dünyama
sadece
elinin dört kardeş parmağının
ortadaki komşu ikisini
avuç içine çekip çekip bırakan bir
minik kuş
geldi omuzuma kondu sanıyorum
oysa “ O ” dilediği yerde kaldı, kimseye ihtiyacı yok – artık
yolum yine çatallandı!
Affedemiyorum kendimi...
şimdi bu, saygısızlık buluşması mı kendimle
kimin için geçiyor bu kalabalık
biri bozmadan – beni rahat bırakın = gidin başımdan
biri dalga geçiyor ışıklarla
bozuk gözlerim saçlarımın uzamasına engel oluyor
keşke önceden çıksaydım yola
Affedemiyorum kendimi...
düşündüğüm için yaşlanıyorum
yani anlıyorum
ve bu çok kötü : anlamak, bilmek, görmek iyi değil
müzik zamansız bitiyor bazı zaman, ve
Affedemiyorum kendimi...
o, sesimi çıkaramadığım
gözlerine bakamadığım
yani, işte güvenmemek için bir neden verdiğim
ilgisiz kalmak zorunda kaldığım – bırakıldığım
kadınlar
terketti hep beni : işte o yüzden : Affedemiyorum kendimi...
atakan baykoçak

#aattaa' tarafyndan 16.08.2006 13:01:07 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 16 Ağustos 2006, 12:59 - İp: 85.***.**8.255
ayg
ayg (üye)
İstanbul / Meraklı

GERÇEKTEN SEVMEK

O DURMADAN KAÇIYOR;
SEN ARDINDAN GİTMİYORSAN;

O GÜNÜN HER SAATİNDE SAKLANIYOR,
SEN YOLLARA DÜŞÜP DELİ DİVANE ARAMIYORSAN;

O SANA ACILARIN EN BÜYÜĞÜNÜ TATTIRIYOR,
SEN BUNDAN EN YÜCE HAZZI DUYMUYORSAN;

BOŞUNA ALDATMA KENDİNİ,
ONU SEVMİYORSUN DEMEKTİR.

ELİNDEKİ İÇKİ KADEHİNDE,
DUDAĞINDAKİ SİGARADA ,
OKUDUĞUN KİTAPTA,
MIRILDANDIĞIN ŞARKIDA,
SÖYLEDİĞİN ŞİİRDE,
GÖRDÜĞÜN RÜYADA
VE YAŞAMAN İÇİN
CİĞERLERİNE DOLDURDUĞUN HAVADA
O YOKSA;
ONUN VAZGEÇİLMEZLİĞİNİ ANLAMAMIŞSAN;
ONU SEVMİYORSUN DEMEKTİR.

RENKLER ONUNLA DEĞERLENMİYORSA,
ÖRNEĞİN ONSUZ KIRMIZI KIRMIZILIĞININ,
MAVİ MAVİLİĞİNİN FARKINDA DEĞİLSE,
BEYAZ YALNIZ O GİYDİĞİ ZAMAN
GÜZELLİGİNİ HAYKIRMIYORSA,
SABAHLARI ONU GÖRÜNCEYE KADAR
GÜNEŞ DOĞMUYORSA
VE ONSUZ GÖKYÜZÜ GECELERİ
AYA, YILDIZLARA
HASRET DEĞİLSE
ONU SEVMİYORSUN DEMEKTİR.

SOKAKTA GÖRDÜĞÜN HER YÜZDE
ONDAN BİR ŞEYLER ARAMIYORSAN,
GÜZEL BİR MANZARA,
HÜZÜNLÜ BİR MUSİKİ ONU HATIRLATMIYORSA,
UYKUDAN UYANDIĞIN ZAMAN
YAŞAMAKTA OLDUĞUNDAN ÖNCE
ONU HATIRLAMIYORSAN,
OMUZLARINA DÖKÜLMÜŞ SAÇLARI,
BİR SİS PERDESİNİN ARDINDA
HER ZAMAN GÜLEN,
IŞIK SAÇAN GÖZLERİ
AKLINA GELMİYORSA,
DURUP DURUP AVUÇLARININ
SICAKLIĞINI ÖZLEMİYORSAN;
ONU SEVMİYORSUN DEMEKTİR.

DÜNYADA YAŞIYAN ÖTEKİ İNSANLARIN
SENİN İÇİN HALA BİR DEĞERİ VARSA,
ONA KARŞI TUTUMUNU
TOPLUMUN KÖHNE VE MANASIZ
KURALLARINA GÖRE AYARLIYORSAN
VE AÇIK AÇIK
SANKİ VAR OLDUGUNU HAYKIRIRCASINA
SEVGİNİ SÖYLEMİYORSAN;
ONU SEVMİYORSUN DEMEKTİR.

YOK O SENİN İÇİN
HERŞEYDEN DEĞERLİYSE,
GÖZÜNÜ YUMDUĞUN ANDA
ONU GÖREBİLİYORSAN,
O BÜTÜN ŞARKILARDA,
BÜTÜN ŞİİRLERDE,
BÜTÜN RESİMLERDE İSE,
ONA MUHTAÇ OLDUGUNU
SÖYLEMEKTEN UTANMIYORSAN,
SENİN İÇTEN VE BÜYÜK SEVGİNE
KARŞILIK VERMİYECEĞİNDEN
KORKMUYORSAN,
BÜTÜN BENCİL DUYGULARINDAN
SIYRILABİLMİŞSEN
ONUN İÇİN HERSEYİ,
AMA HERŞEYİ YAPACAK GÜCÜ
KENDİNDE BULUYORSAN,
HER HALİ SANA
AYRI AYRI GÜZEL GELİYORSA,
KARŞISINDA KENDİNİ
BİR ÇOCUK GİBİ HİSSEDİYORSAN,
İSTEDİĞİ ANDA ONUN İÇİN
ÖLEBİLECEKSEN,
ONUN İÇİN YAŞIYORSAN
VE YİNE ONUN İÇİN
BİLDİĞİN BİLMEDİĞİN
BÜTÜN DÜŞMANLIKLARA
KARŞI KOYABİLECEKSEN,
O HER GEÇEN DAKİKA
SENDE BİRAZ DAHA BÜYÜYORSA
VE KENDİ KENDİNE BİLE
ÇOK SEVDİĞİNİ BÜTÜN
SAMİMİYETİNLE,
İNANMIŞLIĞINLA
İTİRAF EDEBİLİYORSAN,
BİR GÜN O SENİ HİÇ,
AMA HİÇ SEVMEDİĞİNİ SÖYLESE BİLE,
SENİN SEVGİNDE AZALMA OLMAYACAKSA
VE ÖLÜNCEYE KADAR ONU AŞKLARIN
EN ÖLÜMSÜZÜ İLE SEVEBİLECEKSEN;
İŞTE O ZAMAN
ONU SEVİYORSUN DEMEKTİR.

O SANA SEVMEYİ,
GERÇEK AŞKI ÖĞRETTİ.
SEN ONU HEP SEVECEK
VE SEVİLMENİN MUTLULUĞUNU TATTIRACAKSIN.

O, HİÇ SEN OLMASAN BİLE,
SENİ BİR PARÇA SEVMESE BİLE

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 

Tarih: 6 Eylül 2006, 08:58 - İp: 81.***.**5.130
ad devrim
ad devrim (üye)
İstanbul / Amatör

Uğur Mumcu'nun nadir kullandığı şiirsel üslubunun sonucu.


Sesleniş...

Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.

Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.

Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu.

Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük. Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Bağımsızlık, Mustafa Kemal' den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.

Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile alamamıştık daha. Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

Asıldık ey halkım, unutma bizi...

Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adın

 

Tarih: 6 Eylül 2006, 09:22 - İp: 85.***.**4.7
edelwayss
edelwayss (üye)
İstanbul / Amatör

MAHSUN DURMAK

Sevdiğim insanlara kızabilirdim
Eğer sevmek bana
Mahsun durmayı öğretmeseydi

Orhan Veli Kanık

 

Tarih: 8 Eylül 2009, 19:23 - İp: 78.***.**1.63
kumköy34
kumköy34 (Objektif)
İstanbul / Meraklı

Eskiden rahmetli Özy Gönlüm var idi,o da güzel derlemeler yapar yarenlik okurdu halka S/B Tv den hep..

 

Tarih: 3 Şubat 2010, 00:30 - İp: 85.***.**4.240
deaatacitaa
deaatacitaa (üye)
İstanbul / Amatör

Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin

Kadıköy - 1918


Nazım Hikmet Ran

 

Tarih: 4 Mart 2010, 16:43 - İp: 85.***.**5.127