gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

Kıyamet Çıkmazı ???

Mantık çerçevesinde bunlardan birinin doğru diğerlerinin yanlış olması lazım. o zaman bunlardan birisi bizi kandırıyor. ama aşağıda bulunan 3 dinde bulunan gerçekleri ise Allah'ın Peygamber'leri insanlara öğretmedi mi? Burda ben acayip bir çelişki gördüm.. beni aydınlatın lütfem !!!

Kur'anda Kıyamet

Kuran'daki ayetlerde kıyametin mutlaka geleceği ve insanların hesap vereceği vurgulanır. Kıyametin kopacağı mahşer günü herkesin günah ve sevabının tartılacağı gündür. Ancak kıyametin zamanı ve tarihi belirsizdir. Onu Allah bilir. Ancak birtakım hadislerde kıyamet günü ve Mehdi üzerine daha ayrıntılı işaretler bulunduğu kaydedilir. Bina ve zinanın artması, ahlakın bozulması, savaş ve yıkımlar geleneksel olarak kıyamet alametleri sayılır.

İncil'de kıyamet

Devletler savaşacak; 'Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu, daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır... Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Göksel egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir tanıklık olmak üzere bütün dünyada duyurulacak ve son o zaman gelecektir.' (Matta İncili 24/3-8, 13-14)

Tevrat'ta kıyamet

Ateş ve kılıçla imtihan; '...Bedenleriniz körpe ot gibi tazelenecek... Herkes bilecek ki, RAB'bin koruyucu eli kullarının, gazabı ise düşmanlarının üzerindedir... Çünkü O bütün insanlığı ateş ve kılıçla yargılayacak, pek çok kişiyi öldürecek... Çünkü ben onların eylemlerini de düşüncelerini de bilirim. Bütün ulusları ve dilleri bir araya toplayacağım an geliyor; gelip yüceliğimi görecekler... Bütün insanlar önüme gelip bana tapınacaklar' diyor RAB. (Yeşaya 66/14,16,18,23)

Armageddon savaşı

İsa Deccal'i öldürecek; Tevrat'ta şifreli olarak yer alan kıyamet teorisi. ABD'de Musevi ve Evangelist ittifakının geliştirdiği bir senaryo buna dayanıyor. Buna göre 2000'li yıllarda İsrail'deki Megiddo Tepesi'nde büyük savaş yaşanacak. Yahudilerle bölgedeki Araplar arasındaki çatışma 3. Dünya Savaşı'na yol açacak. İsa gökten inecek. Deccal'ı öldürecek. Dünyada Musevi-Evangelist egemenliği ile barış kurulacak. (Bush'un bu senaryoyu uyguladığı iddiası da var.)

Nostradamus'ta kıyamet

Araplar Avrupa'ya saldıracak; Bu ünlü kâhinin değişik tarihlere ilişkin çeşitli kıyamet senaryoları var. Bir tanesi 2002'de büyük bir savaş sonucu yeni bir kralın çıkıp dünyaya hükmedeceğini söylüyor. (Bunu Bush'a yoranlar var.) Bir başkası 2000'li yıllarda bir Arap gücünün Avrupa'yı mahvedeceği iddiasında. Bir diğeri ise Fas'ta çıkacak yeni bir dinin Avrupa'yı çökerteceğini söylüyor. Maya takvimine göre de 2012'de dünya tümüyle yok olacak.


bilgiler tempo dergisinden alıntıdır...

#gurhan_87' tarafından 18.01.2008 16:06:26 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 18 Ocak 2008, 16:05 - İp: 88.***.**6.17
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Aslına bakarsanız öyle değil.İnsanoğlu milyonlarca yıldır var dünya üzerinde.Ve bilmem kaç defa küçük kıyametlere sebep oldu. Bilmem kaç defa dünya ısındı, Buzullar eridi dünya sular altında kaldı. Medeniyetler defalarca sıfırlandı.Bunlar gerçek kıyametler değil.
Ayrıca belirteyimki evrim gibi bir saçmalığa inanmam. Böyle aptalca bir teoriye insanların inanmasıda garibime gitmiyor değil. Lakin buda Müslümanlık gibi bir inanç olduğu için saygıyla karşılıyorum.Unutmamalıki Biz Türklerde batılı modern insanlara göre henüz evrimini tamamlayamamış alt gurup insanlardan sayılıyoruz. Lakin bu teoriye inanan pekçok Türk bulunmasıda garip. Yoksa evrim teorisi gerçekmi. Huh huh huh huh huh
Neyse Gerçek kıyamet böyle gerçekleşcek. Güneş hepimizi içine alıp eritcek. Cısssssss. Sanırım Müslümanların inançlarında yer alan güneşin 1 mızrak boyu tepemize kadar gelmesi ve beyenlire kaynatması ilede kast edilen bu.
Gene belirtmek isterimki materyalist yaklaşımlar artık evreni anlamamamıza yetmemektedir. Kuantum mekaniği ortaya çıktı çıkalı geleneksel bilim anlayışı kütürdemeye başladı. Neyin ne olduğunu anlamakta zorlanıyoruz.
Artık bu noktada dinler birer klavuz olacak gibi. Elektron nötron proton derken şimdide kuantum çıktı başımıza. NE olduğunuda kimse bilmiyor.

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 21:29 - İp: 88.***.**2.52
gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

benim demek istediğimi anlamadınız sanırım..

ben dünyanın yok oluşunda bahsediyorum... eskiden ya da bahsettiğiniz zamanlarda radyasson denilen şeyler ve bir takım insan hastalıkları var mıydı ki? yada aşırı hava kirliliği...
benim kıyametten kastım... her yer yerlebir olup herkes bir anda ölücek değil...sadece dünya yaşanmaz hale gelicek.. sizce bundan daha büyük bir kıyamet veya felaket var mıdır..

tabi birde marduk sorunu var... bakalım bekleyelim 2012'de ne olucak...

bu arada evrim denilen şey gerçektir... bunu inkar etmeniz bence çok anlamsız çünkü doğada hiç görmediniz mi ya da bir belgeselde... hayvanlar, bitkiler, bakteriler, virüsler ve böcekler yani tüm canlılar bulunduğu ortama zamanla utyum sağlayıp evrim geçirmemiş mi... bunun aksini kanıtlayın tamamdır o zaman

ama benim orda bahsettiğim evrim böyle bir evrim değil... siz hiç duymadınız mı karadenizdeki büyük santral olayını... doğan bebekler nasıl sakat doğuyor... yada yeni doğanlar ve normal yaşamını sürdürenler kanser olmadı mı? Kazım Koyuncu gibi önemli bir sanatçıyı ne öldürdü?

düşünsenize karadenizdeki radyasson, zehir ya da ne haltsa işte... ne kadar yoğunlukta geldi ki... birde siz onun daha yığun olanına maruz kaldığını düşünsenize... bu sinsi birşeydir... bazen kendini belli etmez ama doğan çocuklarda ve onların genlerine yerleşir... bu bir değişime yol açmaz mı? bu radyasson denen şeyin etkileri hem doğada hemde insanda kaç kuşak kalıyor?

bence insanları yok edicek tek şey teknolojidir... ne kadar teknoloji gelişir dengeler o kadar bozulur genel anlamda... bence sizin bahsettiğiniz güneş benim anlatmak istediğim şey...

haa derseniz sen ne yapıyorsun bunu engellemek için, kendi adına... ben hiç bir şey yapmıyorum yapamıyorum ve yapmak istemiyorum... çünkü bu teknoloji denen şey bir hastalık bir bağımlılıktır bence...

kalın sağlıcakla...

#gurhan_87' tarafından 18.01.2008 21:47:04 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 21:44 - İp: 88.***.**6.17
gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

�Hemen hatırlayalım, �Çernobil nükleer santralindeki� kaza dolayısıyla oluşan menfi radyasyonun başlıca içeceğimiz olan suyu nasıl zehirlediğini...

"Ve biz bu zehirlenmeyi asla farkedemeyiz. Ama öyle bir tesir gösterir ki yıllar sonra da olsa radyasyon etkisini kaybetmez ve siz bu degisimin hiçbir zaman farkında olamazsınız."

Yine hazırlıksız yakalayan nükleer bir kaza ve uzun yıllar sürecek yan etkileri ile karşı karşıyayız. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için kabul edilebilir ancak Japonya gibi gelişmiş bir ülkeden beklenmeyen hata bu...

Japonya�nın kuzeyindeki bir kasabada nükleer yakıt üreten bir fabrikada, atom bombasının hammaddesi olan uranyum reaksiyona girdiğinde, ülke; tarihinin en büyük nükleer faciasını yaşadı ve yaşayacak...

Sıvı uranyumdan, nükleer santraller için katı uranyum elde edilen Nükleer yakıt fabrikasında; 2.4 kilogram uranyum yerine 12.4 kilogram uranyum boşaltılması ile tankta nükleer füzyon başladı. Patlama sonucunda da, havaya büyük miktarda radyasyon yayıldı.

Bilindiği gibi, uranyum atomu içinde bulunan nötronlar, atom çekirdeğine çarpar ve uranyum parçalanır. Radyasyon; atomlardan enerji salınmasıdır. Uranyum parçalanması ile çok büyük miktarda enerji açığa çıkar. Bu zincirleme reaksiyon, atom bombası ile aynı sistemi oluşturur.

Nükleer tepkime, geri dönüşümsüz şekilde başlamıştır, artık sadece, yan etkilerini en aza indirme çabaları vardır. İlk planda; reaksiyonu değil durdurmak, müdahale imkanı dahi yoktur. Bölgede yoğun radyasyon ve geçici ısı artışı izlenmiştir.

Merkezde radyasyon miktarı, normalin on beş bin kat fazlası olarak saptanmıştır ve halkalar şeklinde azalarak yayılmaktadır.

Olayı takiben 5-6 saat sonra reaksiyonun sıfıra indiği belirtilmekle birlikte; yoğun radyasyona dayanıklı elbiseleri olmayanların bu saptamayı yapabilmeleri şüpheli görünmektedir. Kaldı ki, bilimsel veriler bu tespite uymamaktadır.

Radyasyonun özellikleri, şu şekilde sıralanabilir:

1. Hızları; ışık hızına eşittir,

2. Geçtikleri tüm ortamlara enerji transfer ederler. Enerji frekansları ile doğru, dalga boyları ile ters orantılıdır,

3. Boşlukta düz bir çizgi boyunca yayılırlar,

4. Maddeyi geçerken enerjileri azalır, (Absorbe edilir ve saçılır.)

Radyasyon ölçüm birimi olarak RAD kullanılır.

RAD = Radyasyon Absorbsiyon dozudur. Maddenin 1 gramının absorbe ettiği enerji miktarıdır.

Radyobiyoloji, radyasyonun canlı organizmalar üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Hücre, canlı organizmanın en küçük birimidir. Büyük bölümü sudur. Hücrenin yapı taşları olan enzim, protein, DNA-RNA gibi makromoleküller ve mitekondri, ribozom gibi organeller sudan oluşan bir ortam içinde bulunurlar.

Radyasyonun madde ile etkileşimi sonucu, ısı, eksitasyon ve iyonizasyon oluşur. Bunların sonucunda, kimyasal ve biyolojik etkiler ortaya çıkar.

Elementlerin dış orbitlerindeki elektronlar, kimyasal reaksiyonlarda önemli rol oynar. Radyasyon etkisiyle bu elektronların sökülmesi, maddenin kimyasal özelliğini değiştirir.

Hücre içerisindeki makromoleküllerde (DNA-RNA) veya su moleküllerinde görülebilir. Buna göre radyasyonun hücreye etkileri doğrudan veya dolaylı olarak ikiye ayrılır;

Doğrudan etki= Makro moleküllerde görülür. Makromoleküllerden enzimler gibi bir kısmının, hücre içerisinde çok sayıda benzeri vardır. Işının etkisi ile yapısı değişen molekülün işlevi, benzerleri tarafından yerine getirilir. Böylece hücrede ışına bağlı bir değişiklik görülmez.

DNA gibi makromoleküllerden ise, hücre çekirdeğinde ancak gerektiği kadar vardır, benzerleri bulunmaz. Bunlara �anahtar molekül� adı verilir. Işının anahtar moleküllerde oluşturduğu değişiklik, doğrudan hücrenin yapısını etkiler. Kromozomların yapısında bulunan ve kalıtsal karakterlerin geçişini saptayan DNA�da meydana gelecek değişiklikler, derecesine göre genetik mutasyon veya hücrenin ölümü ile sonuçlanır.

Dolaylı etki= Su moleküllerinde görülür. Su molekülleri

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 21:57 - İp: 88.***.**6.17
gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

İnsan nüfusunun 10 bin yılda milyonlardan milyarlara yükselmesi, evrimin hızlanma nedeni olarak gösterildi.

Sonuçlarına, “Proceedings of the National Academy of Sciences”ın bu haftaki sayısında yer verilen araştırmaya göre günümüz kuşakları geçmişe göre daha hızlı evrimleşiyor.

Çalışmaya katılan, Utah Üniversitesi'nden antropolog Henry C. Harpending, “Ben, insanoğlunun 40-50 bin yıl önce bugünkü halini aldığını ve ondan sonra değişmediğini duyarak büyüdüm. Ama bunun tersi doğru gibi gözüküyor” diye konuştu.

Çalışmaya ilişkin AP ajansının sorularını yanıtlayan Harpending, bu sonucun yine de insanların bir kaç kuşakta değişebilecekleri şeklinde algılanmaması gerektiğini, değişimin binlerce yıl içerisinde ortaya çıktığını kaydetti.
Harpending ve meslektaşları, insanların ve ona en yakın canlılar olan şempanzelerin DNA'larını inceledi. Çin, Japonya, Afrika'nın Yoruba kabilesi ve ABD'deki Utah Mormonları'ndan 270 kişiden toplam 3,9 milyon gen örneği toplandı.

Bilimciler, özellikle son 10 bin yıl içerisinde insanların genlerinde büyük değişimler ve birbirlerine göre çeşitlilikler ortaya çıktığı sonucuna vardı. Son 10 bin yıl içerisinde hızlı bir iskelet ve diş evrimiyle, yeme içme alışkanlıkları ve hastalıklarla ilgili bir çok yeni genetik değişim oldu.

Bu 10 bin yıl içerisinde insanların nüfusunun milyonlardan milyarlara yükselmesi, evrimi de hızlandırdı. Çünkü hem Afrika'dan yayılan insanlar farklı iklim ve çevre koşullarına genetik olarak adapte olmak zorunda kaldılar, hem de daha fazla nüfus, daha fazla sayıda mutasyon (genetik değişim) olması demekti.

Bilimciler, Afrika'dan yeryüzüne dağılan insanlar arasındaki genetik çeşitliliğe, süthanecilikten bir örnek veriyor. Afrika ve Asya'da yetişkinlerin sindirim sistemleri taze sütü sindirmekte başarısızken, İsveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayan yetişkinlerde taze süt sindirme enziminin üretilmesini sağlayan gen aktif durumdaydı ve bu nedenle Kuzey Avrupa'da süthane çiftçiliği, Akdeniz veya Afrika'ya göre daha yaygın hale geldi.



AA

kaynak:
http://www.ensonhaber.com/Dunya/97744/Insanoglu-hizla-evrimlesiyor.html

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:06 - İp: 88.***.**6.17
last hope
last hope (Objektif)
Amasya / Meraklı

inanmadığın konu hakkıunda niye akam kesiyorsun hala anlamadım gitti biz sen niye inanmıyorsun diye birşey sorduk mu herşeyi hallettin kıyamete geldi sıra kıyamet hakkında bildiklerin de yanlış bilim diye ortaya koyduğun da bilim bile kabul etti bir noktada kıyametin yakın olduğunu. çünkü dünya gün geçtikçe üzerinde canlı yaşayamayacak seviyeye geliyor
ben bunu niye yazıyorum ki sana inanmıyorsun senin dinin sana benim dinim bana lütfen karışma

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:31 - İp: 78.***.**1.17
gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

yazdıklarımı okumuyorsnuz sanırım

ya senin bildiklerin yanlışsa

ben bu konu hakkında aklınızın almıycağı kadar okudum, tartıştım... hatta bizim inandığım şeyin yapı taşını bunlar oluşturuyor... ama dimi dünyayı ben mi kurtarıcam... salla gitsin...

bir şeyin gerçek olma olasılığı varsa, o şeyin &100 yanlış olma ihtimali yoktur !!

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:43 - İp: 88.***.**6.17
makara
makara (üye)
İstanbul / Özel Gün Fotoğrafçısı

son ümit adama nie kızıyosun anlamadım
inansın inanmasın
her halukarda konuşmak isteyebilir.
zincirler kırılsın insanlar düşünüp fikir yürütebilsin öyleki yürüttüğü fikirler tüm benliğini sarsın
her tarafı dşünmekten alerji olsun

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:43 - İp: 78.***.**1.237
pazarbey
pazarbey (Avukat)
Kütahya / Amatör

Gürhan87 1. ve 3. yazını okudum.Emme 2. yazın çok zunudra okuyamadım. Lakin hızlmı okuyabildiğim için hemen baktım. Herşeyi anladım.
Dediğin doğgru ise Nagazaki ve Hiroşimadaki insanların evrimleşmiş olması gerekirdi. Artık nerelerine ne olurdu bilemem. Töbe töbe. Ya bırak böyle evrim saçmalıklarını . HEr canlı mükemmel bir biçimde yaratılmıştır. Canlıların en akıllısı insan için konuşalım. Bir şeyi değiştirmek içinöncelikle ne olduğunu nasıl çalıştığını bilmek lazım.m.
Soru
1-Tükrük içinde neler vardır.
2-Nasıl yutkunuruz.
3-Sinirlerimiz kaç volt elekrkile çalışır.
4-Vücut elektriği nasıl üretir.
5-Elektrik ne zaman bulundu. En azından bizim bildiğimiz anlamda.
Bu sorulara benim gibi bir dahi bile. Cevap veremez. Ee nasıl evrimleşcez o zaman. Bırakın Allah aşkına.
Bazı bakımlardan kim bir zenci gibi olmak istemez. (Benim üyelik bugün kesin askıya alınır) Hadi evrimleşelim o zaman. Veya hangi Türk kadını Bir RUs kadını gibi olmak istemez . Evrimleşiversin o zaman. Esmer bir kadın sarışınlaşsın. KEndine faydası olmasa bile çoluk çocuğuna faydası olur en azından.
Güldürmeyin adamı.
Hem cevap verin bakalım. Darvin efendinin Türklerle ilgili düşüncelerine.

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:43 - İp: 88.***.**2.52
last hope
last hope (Objektif)
Amasya / Meraklı

ya makara anlamadığım bilmediği bir konuda ahkam kesiyor
öğrensin gelsin istediğini konuşsun bi de alıntı yapmış kendince
ya onu da doğru yazsa bari

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:49 - İp: 78.***.**1.17
gurhan.d.
gurhan.d. (üye)
Antalya / Profesyonel Fotoğrafçı

artık fazla uzatmıycam ama milletin düşüncesini değiştirmek gibi bir niyetim yok ama çok basite alıyorsunuz...

canlılar hayatta kalmak için yaşadığı ortama uyum sağlaması gerekir.

bu evrim denilen şey ise 1-2 günde yada yılda olan şey değil...

ve evrimden kastım insanalrın ortama ayak uydurması değil... dünyayı sarma ihtimali olan radyasyon ve benzeri şeyler... yeni kuşakalrın dış etkiler yüzünden kolunun bacağının sakat doğması, bir gözünün olması...

bir örnek veriyim; hamile bir kadına devamlı uyuşrucu verin devamlı sigara için alkol alsın o çocuğun genlerinde ve yaşayıp üreyecek olursa ondan sonraki nesil nasıl olur

salla zaten yaa.. biz gerekli tartışmayı yapıyoruz zaten...
yanlız bu konuyu açmam 3 dinin birbirinden bağımsız kıyamet alametleridir.. bu konu hakkında cahilliğim değildir..

 

Tarih: 18 Ocak 2008, 22:50 - İp: 88.***.**6.17