hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

Kara Tahta

kara tahtaya hoş geldiniz...içinizde ki yazar ruhunu kaleme alın...burası fare kapanı...bazıları bu bölümden nefret edecek...


konular: dini, siyasi, askeri, spor, pazar yazıları...

lütfen kopyala yapıştır yapmayalım, tartışmayalım, polemiğe girmeyelim, münazara yapmayalım...


#yakuprai' tarafından 26.11.2006 21:56:34 tarihinde düzenlendi.

Tarih: 26 Kasım 2006, 21:54 - İp: 85.***.**4.73
mandyy
mandyy (üye)
İstanbul / Meraklı

arkadaşlar yakup ve (yanlışsam düzelt lütfen )berfu arkadaşımızın yazıları tek kelimeyle harika.
berfunun bikaç yazısını okuma şansım oldu.bu kız canavar
kalemi acayip kuvvetli.isteyin yazılarını ben elimden geleni yapcam ama yazıya değer veren arkadaşlar varsa bırakmasınlar bu kızın peşini

 

Tarih: 14 Ocak 2007, 23:04 - İp: 85.***.**9.135
nedimy
nedimy (üye)
Bursa / Meraklı

evet mandy çok haklısın yakup un kalemi ve befu nun da tabi çok sağlamdır...


geçen kırmayı denedim de kıramadım


yakupla beraber kaldığım için ve ünv. hayatı boyunca (4yıl) onunla beraber olduğum için en iyi tanıyanlardan biriyimdir yakup u


gözlemlemelerii ve onları yazıya döküşü çok muhteşemdir..
hatta en son benim son 4 ayımı anlatan bi yazı hediye etti bana vallaben bile yazamazdım böyle bişey....


böyle bi arkadaşım olduğu için şanslıyım Allah herkese nasip etsin..

yalnız bazen hıyarlıkları oluyo onu dasöyleyeyim..

bidee yemek yapma konusunda herkesin yapabildiği yemekleri bi türlü yapamıyo mesela makarna...

yalnız geçen bi tarhana yaptıı valla muhteşemdii.. ye ye doyamadık

 

Tarih: 15 Ocak 2007, 00:46 - İp: 85.***.**4.167
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

48 YF 2007 HEY KARDEŞİM DURSANA KÜRESEL ISINIYORUZ !!!

Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış için kullanılan bir terimdir. Bu olay son 50 yıldır iyice saptanabilir duruma gelmiş ve önem kazanmıştır.
Küresel ısınma olayını taksimize binenlere sorduk:

• ( bankacı ) ‘ Olay abartılıyor artı-eksi iki derece artışın ne önemi var kardeşim enflasyonun tavan yaptığı bir ülkede ikinin üçün hesabını unuttuk biz bence sorun yok.
• ( sarışın bir kız ) ‘ Ya bırakın ne deliği ayyyy heyecanlandım bak, uzay zaten delik değil mi.’ ?
• ( mahallenin kabadayısı ) ‘ Ben kendimce önlem aldım bundan sonra osurmuyorum etkiliyor abi kimse inanmıyor ama etkiliyor.’
• ( kabadayının arkadaşı )’ Bende cart yapıyorum abi babaannem derdi fıs osuruk pis osuruk cart osuruk temiz osuruk. ‘
• ( Şanlıurfalı ) ‘ O zaman GAP’ı neden yaptınız. ‘
• ( TOKİ ) ‘ Acar kenti yıkın 24 saat güneş görmeyen evler yapacağım.’
• ( kozmetikçi ) ‘ Hacı misçilerinin uydurması neymiş efendim Allah günah yazarmış sümme yalan bakın açıklıyorum hacı mislerinin içene çiş konulur uçuculu gitsin diye koku kalıcı olsun diye parfüm düşmanları.’
• (Temel ) ‘ Isınmadan Trabzon etkilenmedi daha, hala 7/24 yağmur yağıyor.’
• ( kutup ayısı ) ‘ Ben hala üşüyorum.’
• ( kalorifer tesisatçısı ) ‘ Tek çözüm doğalgaz. Ne dedim lan ben. ‘
• ( bakkal ) ‘ Tek sorumlu Erdoğan kardeşim bir bıraksa başbakanlığı bir soğuk duş etkisi yaratsa bizde . bıraksın şehitdoğan türbesi yaptıracağım yaptırmasam şerefsizim.
• ( kömürcü ) ‘ Zannımca; delik büyümüş artık o açılır abi bizlik değil olay. ‘
• ( annem ) ‘ Kapatın çayın altını küresel ısınıyoruz zaten. (dünya elips değildiydi mi.)’


ve Berfüce…

İLANEN DUYRULUR: TER KOKUSU ARANIYOR ?
TER KOKUSU !

İğrenç seslerinin yükseldiğini duyar gibiyim arkadaşlar. Eminim hepiniz bu kız çıldırdı galiba diyorsunuzdur. İstisnalar da vardır belki. Ter kokusu nerden çıktı kızım mı diyenlerdenseniz eğer, buyurun misafir olun bana ki çözelim işin sırrını.

Malum sıcak yaz günlerinde insanın nefesini kesen bir kokudur. Kimse dayanamaz. Ama ter bana çok şey ifade ediyor. Saçmalamıyorum arkadaşlar. O kadar kıymetli ki, biz kendi ellerimizle onu yok etmeye başladık. Uyardılar bizi, delik büyüyor. Bakın yağmurlar yağmayacak, susuz kalacağız, nefesimiz tükenecek, eski zamanları zamansızlıklar nedeniyle özleyeceksiniz dediler, ama biz ne yaptık; ter koktukça sıktık o kötü ter gidericilerimizi oramıza buramıza. Yaşam artık daha kolay dediler evlerimizi teknolojik, doğa karşıtı radyasyon saçan alet edevatlarla doldurduk. Bir de baktık ki aa… yaşam gerçekten kolaylaşmış. Yaşasın artık dört cepli pantolonlarımızın iki cebi dolu. Neyle mi? Cep telefonuyla. Hem de iki tane, biri manita, diğeri şirket, biri aile, diğeri arkadaşlar için… aman neymiş ki mektuplaşmalar, postacı yolları gözlemek, ter kokmak, kahve telvelerine bile artık kolaylık buldular ve boynu bükük kaldı bakır cezve de kömür de kaynamış köpüklü bir kahve. 40 yıllık bir harta değerdi artık misafirperverlikler ama bu aletlerin ömrü daha da uzun.altın bilezik… radyasyon arttıkça bizim hayatımız hafifledi. Nerde şimdi bir kış zamanı domates yemek, içi çekirdekli kıpkırmızı, nerde portakal, mandalina buzsuz donmadan… bu kış zamanı nerden bulayım hanım sen de ha neye aş ereceğini şaşırdın diye bir laf duymayacağız artık kocalarımızdan. Çünkü her şey elimizin altında. Büyük büyük marketlerde suni güneşte yetişmiş,bol gübreyle kösteklenmiş bayat bayat sebzeler var artık tabağımızda. Ali amcalar Fatma teyzeler yok artık tarlada ter döken, ter dökse bile ter kokmayan…

Yağmur duası nedir bilemeyen bir ülkem vardı. Ama dediler ya büyüyormuş delik. Aman sen dee görmediği şeye inanmayan b

 

Tarih: 20 Ocak 2007, 20:36 - İp: 85.***.**5.46
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

BERFÜ' ile İstanbul’un caddelerinde Hrant Dinki konuştuk ilk söz BERFÜ'nün, bir anne şefkati ile...


Yumuk yumuk elleri, açılmamış gözleriyle, süt kokan teniyle onu kucağınıza aldığınızda hissettikleriniz nasıl bir duygudur bilmiyorum ama elinize çaresiz doğanın günün birinde sizi nasıl çaresiz bırakabileceğini hayatta düşünmemişsinizdir.

Kendi canınızdan,kendi kanınızdan olan yavrularımızdan bahsediyorum.biraz kendimden, biraz arkadaşlarımdan belki biraz sizden, hepinizden…hiçbir şey bilmiyordu kimse doğduğunda. Ne nefesinin önemi vardı,ne de üstünün kirli olmasının. Ne aşk acısı çekiyordu, ne de kurtlar sofrasında meze…Onu bir çiçek gibi narin, gözlerinin içine bakarak yetiştirirken bir gün birilerinin politikaları, hesaplaşmaları uğruna harcanıp gideceğini bilseniz belki de onu kapı dışarı bırakmazdınız. O mini mini ellerin silahları tutacağını mı hayal ederek büyütürdünüz. Hayır!... Ya da uyuşturucu batağında hayal aleminde kendini… Zamanla yavaş yavaş öldürmesini mi yoksa. Kendini bir kot pantolon uğruna satması için mi? Ya da daha adını bile söyleyemediği mefkureler uğruna kendini harcaması için mi?

İçinde bulunduğum yaş itibariyle yaratıcıya sonsuz şükürlerimi sunuyorum. Gün geçtikçe sigara içme oranının arttığı ve yaşının küçüldüğü, liseli arkadaşlarımızın kasap misali belinde alet edevatla dolaşmalarını, genç kızlarımızın sıfır beden modası uğruna zekalarından vazgeçip badana boyacı yumağı halinde gezmelerinden utanıyorum.bunun en çarpıcı örneklerinden birini Hrant Dink cinayetiyle gördük.

Ya ellerinden tutalım ya daa… belki de yapılacak söylenecek çok şey var ama ben bile bile susmayı tercih ediyorum.nereye gidiyoruz.yetmiyor mu bunca örnek. Daha kaçına veda edeceğiz.eğer siz de susuyorsanız acıya bağımlı olmuşunuz.ne diyeyim. Kolay gelsin.

Ve bence…( Yakuprai )

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime

‘Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.'

Bu güzel cümlelerin üzgünüm ama eksik kimliği belirsiz. (mi) İnsana bile kıyabilecek insanlar var aramızda tıpkı Üzeyir Garih’i yaptıkları gibi tıpkı Hıristiyan bir din adamını vurabildikleri gibi insanların ayakları arasında dolaşırken dikkat et Hırant, çünkü güvercinleri tekme atanlar da var aramızda…

Yalnız bir özür borcum…301. madde mağdurları arasında ismini duydum ve birde şimdi ölümünle fikirlerinle bizi sizi tanıtamayan medyamıza kucak dolusu alkışlar cenaze törenini o kadar güzel çektiniz ki neredeydiniz ulennn siz.Birilerinin poposunun yanı başında mı magazin maymunlarının yanında mı ?

O kimdi… işte bu cümleleri söyleyebilecek kadar adam gibi adamdı…

‘Ermeni kimliğimle, Türkiyeli kimliğimle yaşamaya devam ediyorum. Böyle bir yaşam içinde ben, Türk kimliğimi nasıl aşağılarım. Ben, ne Türk kimliğini aşağılarım, ne de Ermeni kimliğini aşağılatırım. Mücadelem bununla zaten." ( Fransızlar Ermeni soy kırımı yasa tasarısını onayladığında gidip Fransa’da bu suçu işleyen kişi)...

“Türkiyeli olarak çözmeye çalıştığını, meselenin ancak bu topraklarda çözüleceğini, batının bu işe karışmaması gerektiği…

Hollanda da ödül alırken konuşmasını Türkçe yapıp, ‘Batı hiç bedel ödemedi, ödemesi gereken bir bedel varsa , bu bedeli AB ödemelidir….Ülkemi ( Türkiye ) AB ye alınması gerekir’…

‘Gözümüz var topraklarınızda ama alıp gitmek için değil dibine kadar gömülmek için ‘

GÜLE GÜLE HRANT DİNK…Yılmaz Erdoğan’ın hazırladığı Radikalin manşeti ile bitirelim

Bu kurşun hepimize
Yine kanlı bir seneryo
Büyük provokasyon
Ne pahasına olursa olsun,
Nedeni ne olursa olsun,
Kim yapmış olursa olsun,
Düşüncesi ne olursa olsun
Olsun olsun

 

Tarih: 28 Ocak 2007, 16:19 - İp: 85.***.**2.26
mandyy
mandyy (üye)
İstanbul / Meraklı

yakup çabık gel

 

Tarih: 19 Şubat 2007, 22:54 - İp: 88.***.**6.122
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

SİMURG

Benim yokluğum yaramış bu bizim YAKUPRAİ’ e korkmayın korkmayın. Geldim direksiyon ben de artık. Yeteeer, haydiii tembellik etme. Bu gün sevgililer günü, kazancımızı yüksek tutabiliriz.
Günaydın, hoş geldin BERFÜ.
Günaydınlaaar. Hoş gördüüüm…
Yorucu bir gün yeter değil mi. Ama kentin rengi kırmızı olmuş. Yakışmış griliğe inat. Aa koltukta bir şeyler var. Müşterilerden birisi mi düşürmüş. Bak bakalım hele…
]Bir mektup bu. Okusak mı
Okumayalım belki özeldir.
Ama isim yok.
Ve merakımıza yenik düştük…

Simurg

BİRLEŞME CESARET İSTER çünkü AYRILIĞA GEBEDİR...
Olaya bir kaza süsü vermek gelir ya içinden...
Karşılaşıverdik aaa inanamıyorum...
Bir serçenin ürkekliğini hissetmek istersin ya...

Eğer, çünkü hayır hayır rağmen herşeye rağmen...
Karşıdan gelişini nazlı nazlı süzülüşünü martının

Aziz VALENTİNES özür dilerim artık oniki şubat sevgililer günü...
Ve sekiz artık senide seviyorum çünkü artık kırküçten nefret ediyorum...

Açık bir kapı bırakıp öyle git... Arkası karanlık olsada... Gidişin gidiş olmasada
Adam mısın ulen sen bir sarılmayı çok görecek kadar...
Dudaklarımın yarıçapını merak edecek kadar

Sessiz gece ve yıldızımı benden ayıran yağmura...
Kaf dağının arkasında bir Simurg varmı bilmiyorum ama KARİA nın arkasında bir tane var ben biliyorum...


Sevgilim,
Bu gün resmine dokundum ben, öptüm yine… Bıraktığım yerde hala nasıl aynı dirilikle durabiliyorsun şaşırıyorum. Gitsen bile demiştin ki gittim ben sen hala beklemektesin. Nafile susuşlar, tükenmez krizler, boynu bükük nazarlar hala aynı yerinde… Kelebekler uçtu gitti ömrümden. Uzak diyarlara vardılar mı bilmiyorum ama sen benim hiç uzağım olamadın. Değişmeyen tek şey var belki de o da kalbimin atışları. Hep korkardım hala da korkuyorum senin onun görmenden…

Birleşme cesaret ister çünkü ayrılığa gebedir. Ayrılıklar acıtır… Bile bile ladesti, kaza süsünden uzaktı gelişin. Meydan okumaydı biraz, biraz da kabul edişti mecburiyeti. İnkârdı biraz da tüm tabuları… Kabul edişti belki de evcilik oyunlarını…

Kumdan bir pasta hazırladım sensiz sahillerin birine. Dalgalardan uzak tuttum, güneşinden kaçamayacağımı düşündüm sonra. Hırçındı dalgalar, alıp götürmesinden korktum içimdekileri. Uzaktan izledim annemle babamın elele tutuşmalarını… Ürkek, tutkusuz, safçaydı… Çok sevdiğim kır çiçeklerinden bir demet yaptım kendime. Bedelsizdi onlar. Hiçbir servetin yetmeyeceği kadar bedelsizdi sevgilim… Koparmaya bile koyamadığım bir tanesini bir teyzeye uzattım. Yanağımı okşadı ellerin gibi, ellerinden daha soğuk daha titrek daha güçlüydü… Kim bilir belki de ömründe aldığı tek çiçekti ve mutluydu kadın… Birini ise beni aldığım en güzel iltifatla ödüllendiren kirli biz kız çocuğuna verdim.

Akşam oldu sevgilim. İşte günler böyle devam ediyor. Kaf dağının arkasında bir simurg var. Evet, var ben de biliyorum. Her gün yolculuklara çıkıyor. Yollar boş, karanlık, uçsuz bucaksız… İlerliyorum. Kim bilir belki de dağın öteki tarafında da sen varsındır… Bilmiyorum. Sadece ilerliyorum. SENİ SEVİYORUM...

 

Tarih: 19 Şubat 2007, 23:02 - İp: 85.***.**6.7
mandyy
mandyy (üye)
İstanbul / Meraklı


of sana ya geldn yine

 

Tarih: 19 Şubat 2007, 23:05 - İp: 88.***.**6.122
hdm
hdm (üye)
Yozgat / Amatör

TAHARET

Bu gün çok rutin yaptığımız bir işten bahsetmek istedim, küçüklüğümde geçirmiş olduğum ve sizlerle paylaştığım tuvalet ve uzun saplı fırça hadisesinin etkisinde kaldığımdan dolayı ruhsal ve fiziki bir boşluğum olduğu doğru beklide bunun etkisinde kaldığımdan dolayı içimi dökmek istedim…Ciddi ciddi iç dökme bu herhangi bir benzetme söz konusu değil…

Trenler bir çok insanın ortak fantezisidir yavaş gider, fren sistemi çok uzun menzilli olduğu için öne hönk ! edip yapışmazsınız, heyecansız bir araçtır ama hepimizin farklı fantezileri vardır; küçüklerin sobe oynama gençlerin ailesi ile yolculuk yaparken bile sigara içebiliyor olması yetişkinlerin ise ilk öpüşme anlarının burada olması gibi benimde hepiniz gibi fantezilerim vardı ama hepsi bir tuvalet denemem sırasında mahvoldu…bu kadar rutin yapılan bir işi nasıl olurda elimi yüzümü bulaştırabiliyorum ben de anlamıyorum içinde senin güzelliğini yakışmayan bir şeyler var bunları dışarı çıkaracaksın bu kadar basit diyorum ama olmuyor bir şeyler ters gidiyor hem de her seferinde. Herkesin aynı anda pırt yapıp, sigara içip hem gazete okuyabildiği bir işi ben neden ve nasıl oluyor da yapamıyorum anlamıyorum. Bu iş çok basit zaten senin yaptığın bir şey değil bu sen sadece pozisyonu alıyorsun ve o gidiyor ekstra bir şeye gerek yok içten yanmalı motor bu gerektiğinde kendi kendine yaka biliyor…

Yine böyle bir an ( sekiz yaşındayım ve fantezilerimi yaşıyorum ) sinirlerim tepemde sabahtan beri tuttuğum ama artık dayanamadığım işi yapmak için tuvalet yazısını takip ettim. ’ İlk tren gezimde gelmesen olmaz mıydı ’ diye diye gittim tuvalete kapısını itekledim ama açılmadı çekmem gerektiğini anladım çektim girdim bide baktım acayip bir yapı karşımda henüz sekiz yaşındayım ve ilk defa görüyordum daha sonralar adının klozet olduğunu öğreneceğim bu yapı ne işe yarıyordu düşün düşün sonunda buldum iki ayağımla üstüne çıkıp bir maymun gibi oturmam gerektiğini (anladım) zor oldu ama yaptım çömeldim işte tam o anda ayakkabımın kayması ile bir ayağımın klozetin içine düşmesi aynı ana rast geldi ‘madem kayıyorsun neden içine düşüyorsun’ yapmıyorum yaaa ilk boşaltım yapmayan canlı olmak istiyorum ve yapmıyorum nedir bu çektiğim…

Şuanda O andan tam on üç yıl uzaktayım ama hala anlamış değilim klozet neden icat edildi? cep telefonları tuvalete düşmesin diye mi yoksa gazete okumak kolaylaşsın diye mi…neden bileniniz var mı

 

Tarih: 20 Şubat 2007, 21:32 - İp: 88.***.**3.95
mandyy
mandyy (üye)
İstanbul / Meraklı

tam süpersn ya
bende yakında amatör ötesi yazılarımı göndericem buraya.

 

Tarih: 20 Şubat 2007, 22:00 - İp: 85.***.**2.109
mandyy
mandyy (üye)
İstanbul / Meraklı

yakup canım sıkılıyo...
nerdesn gel...

 

Tarih: 26 Şubat 2007, 22:09 - İp: 85.***.**8.52