baharbahar
baharbahar (üye)
Konya / Amatör

... Ölüm...

"duydun mu"
"neyi..."
"Sedat hoca ölmüş"
"ne diyorsun sen ya sabah sabah"
"valla ölmüş"
"bu nasıl şaka yaaa"
"şaka filan değil dün trafik kazasında ölmüş"

işte günüm bu acı muhabbetle başladı boğazımda bir şeyler düğümlendi içim burkuldu...inanmadım...yada inanmak istemedim..47 yaşında..2 ay önce ikinci evliliğini yapmış..37 gibi erken yaşta profesör olmuş..şiirler yazan..romanlar yazan..hayatımda gördüğüm en zeki insanlardan biri olan 4 yıl hocam 6 yıl da iş arkadaşım olan Sedat hoca gerçekten ölmüştü...kimse yakıştıramadı ona..herkes birbirine boş boş bakıyordu yaşlı gözlerle...onca emek...onca kavga...onca kazanç...onca kayıp...bunun için miydi...karmankarışık olduk...donduk kaldık...her ölüm erkendi...ama bu gerçekten erkendi...resmi törenler ve dini vecibelerden sonra onu o toğrağın kucağına verdik geldik...herkes samimiydi...herkes şaşkın üzgündü...kavgalı..küs oldukları bile...

http://www.ihlas.net.tr/detay.asp?id=727311

ben yakın zaman önce yine yıkılmıştım...
yaklaşık 2 hafta önce sabahın altısında acı acı çalan telefondaki ses öldüğünü söyledi...dayımın...2 senedir gırtlak ve akciğer kanseriyle boğuşan dayımın öldüğünü söyledi...son zamanlarında 38 kiloya kadar düşen ama henüz 56 yaşında olan dayımı da teslim ettik o toprağın kucağına...

yaklaşık 1,5 sene önce babaannemin de bu alemdeki 88 yıllık misafirliği bitti...birçok genetik özelliğini aldığım, sevdiğim canım babaannem de uçup gitti..her ölüm erkendi..onun ölümü bile erkendi gönlümde...

ondan az önce de halamın eşini, eniştemi 41 yaşında trafik kazasında kaybettik...4 çocuğu kaldı geride...

hepsini yıkanmalarından defnedilmelerine kadar izledim...hepsinden derin etkilendim...hepsi ölüm gerçeğini tokat gibi vurdu suratıma...hepsi muhasebeye itti beni...hepsi lafta çok kolay söylediğimiz ama aslında idrak edemediğimiz "yalan dünya" gerçeğini ve tahayyül edemediğimiz "öteki alem" gerçeğini hatırlattı...

bense her yeni ölümde biraz daha olgunlaştım..biraz daha kabullendim...daha metanetli oldum...çok geniş zamanlı planlar yapmamayı öğrendim...canımın istediği herşeyi en kısa zamanda yapmayı ertelememeyi öğrendim...insanın öldüğünü ama adının ölmediğini öğrendim...kırmamayı, kırmaya değmediğini öğrendim...isyan etmemeyi sabrı öğrendim...

Tarih: 6 Eylül 2007, 23:27 - İp: 88.***.**3.68
tatarbey
tatarbey (üye)
Ankara / Meraklı

sevgili last hope kesinlikle kader bence bunun başka izahı yok.

Bahsettiğim kazada karşı şeritten havalanarak gelen araçtaki sürücüde bir şey yok çünkü kemeri takılı, babamların araçta babamın omuzu çıkıyor kemeri takılı değil, arabayı kullanan arkadaşında ise ufak tefek şeyler dışında bir şey yok onunda kemeri takılı değil, babamların aracından sonra onların arkasından gelen bir başka arabaya daha vuruyor havalanan araç işte o araçtakiler ise halen hastanedelermiş ve durumu ağır olan varmış onlardada kemer takılı değil...

Emniyet kemeri takan birisi kurtuluyor, bir başkası takmadığı için hastanede, bir başkası ise taksa bugün yaşamıyor olacak...

Kader, sadece kader...

Olacaksa eğer kaçış yok ne yapsan nafile...

 

Tarih: 7 Eylül 2007, 10:06 - İp: 213.***.**2.98
last hope
last hope (Objektif)
Amasya / Meraklı

kurtuluş yok olacakla öleceğe çare bulunmaz derler
o yüzden çok uzun vadeli planlar yapıyoruz ki hiç ölmeyecekmiş gibi
ortalama 60 yıllık ömre 300 yıllık planlar sığdırmaya çalışıyoruz

 

Tarih: 7 Eylül 2007, 10:16 - İp: 81.***.**7.150
buffalo
buffalo (üye)
Ankara / Amatör

Bahar başın sağolsun. Allah ' tan rahmet diliyorum hepsine....

ölüm eşşekçe bir şey demiş Çetin Altan.
hayat kısadır ondan yararlanmaya bakın demiş 2000 sene önce filozof.


********
ölüm geliyor aklıma birden ölüm
bir ağacın gövdesine sarılıyorum

demiş cemal süreya.....
********
Oluyorum tanrim
Bu da oldu iste.

Her olum erken olumdur
Biliyorum tanrim.

Ama, ayrica, aldigin su hayat
Fena degildir...

Ustu kalsin

demiş yine cemal süreya ölmeden 2 ay önce.

**************
Buyuk bir ihtimalle olmustuk
Sehir kan kiyametti ayaklarimizda
Gokyuzunu katlayip bir koseye koymustuk
Yildizlar kaldirimlara dokulmustu butun
Hamza butun parmaklarini ortaya dokmustu
Yirmi yildir cebinde biriktirdigi parmaklarini
Hamza son sarkiyi kirka bolmustu
Dogrusu iyi idare etmistik
Dogrusu iyi haltetmistik
Yasayanlar unutmustu bizi
Biz oldugumuzle kalmistik.


Cemal Süreya şiirin tavanına değmiştir bu şiirle kanımca.

*******************
Cahit Sıtkı yla cemal Süreya nın ölüme yaklaşımı farklı,
Cahit Sıtkı da doyasıya yaşanamamış bir hayatın sonlanmakta oluşu , bu nedenle var olma isteği ve bundan kaynaklanan bir ölüm kaygısı ve yaşamı yüceltme.

Cemal Süreya zaten hayatı aşk bellemiş, onda bu kaygı yok, o yaşamı seviyor ve ölümden ürküyor.

***********
Şiirde iki zirve iki farklı bakış.

Bir de entellektüel ölümü var...


Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır, parantez.

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldıkları
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.

O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz.

Behçet Necatigil usta ne kadar hüzünlü anlatmış değil mi...

**************

Bir de gariban ölümü vardır, onlarda hüzün bu derece derim değildir hatta bir kısmında mizah bile vardır;

Hiç bir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar.
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi.
Ayakkabısı vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını
Günahkar da sayılmazdı

Yazık oldu Süleyman Efendi'ye...

Demiş garip akımının Orhan Veli' si....

Ama bir genç askerin ölümünde bu kadar mizah dolu değildir,

Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matrasında dudaklarınınn izi;
Öyle bir ruzigâr ki, kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
"Ölüm Allahın emri, Ayrılık olmasaydı."
*********************************************

Ama aynı şair kendi ölümü konusunda bu kadar mizah sever değil Öyle ki edebiyatımızın gelmiş geçmş en iyi şiirlerinden birinde kendi ölümünü eşssiz bir lirizm fonunda anlatır;



Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

************

Eskiler ve sıradan vatandaş ölümü çok çelebice bir yaklaşımla ve serinkanlılıkla karşılar. Ölüm yaşamın bir gerçeğidir onlar için. Öyle masumlar ki ölüme karşı, en ağır hastalıkta bile isyan etmiyolar.

İşte güzel dünyanın güzel insanları çeşit çeşit...

 

Tarih: 7 Eylül 2007, 21:36 - İp: 88.***.**2.214