dilaver61
dilaver61 (üye)
İstanbul / Amatör

Açıklamanın Fotoğrafa Etkisi

Olağan bir fotoğrafın, açıklama bölümüne yazılacak güzel bir sunumla (şiir, hikaye veya şişirme) ve de fotoğraf sahibinin de bayan olduğunu düşünürsek, o fotoğrafın kat kat daha önemsendiğini düşünüyorum.
Bana göre, görülen fotoğraftan alınan haz, kişinin açıklamasına yazdığı hikaye değil, seyredenin kendi içinde canlandırabileceği ölçüdeki bölümdür.
Bir diğer konusu ise, olmaması gereken teknik hataların bile yoğun olduğu bir fotoğraf, yukarıda bahsettiğim niteliklerden dolayı yine önem kazanmakta.
Ben açıklamanın, tanıtım olarak 2 cümle, ve mekan olarak belirtilmesinden yanayım. Fazlasının fotoğrafı aşırı etkilediğini düşünüyorum.
İyi bir photoshop kulanıcısı ve aynı zamanda hikaye yazabilen kişinin, çok azda şiirden anlaması (kopyala yapıştırda yapabilir), fotoğrafının kaliteli olmasına hiç gerek yok. O kadar açıklamayı okuyan kişinin, yorum olarak teşekkür etmemesi, bence de ayıp olur.
Saygılarımla

Tarih: 24 Ekim 2006, 13:28 - İp: 88.***.**7.206
cappadociaman
cappadociaman (üye)
Artvin / Doğa Fotoğrafçısı

Bazı yerlerde haklı olduğunu düşünüyorum.
olaya birde şöyle bakalım.Biz burada amatörler olarak çektiğimiz fotoğrafları birbirimizle paylaşıyor,paylaşırken birşeyler öğreniyor,öğrenirken bazen de eğleniyoruz.Bunların olmadığı yani sadece fotoğrafı ekleyip altına da burası kız kulesi ISO:100,F8.0 filan yazmakta bazen çok tatsız olabiliyor.
Burada önem kazana konu sunumdur.Gün boyunca dağ bayır deniz orman geziyoruz.Bulduğumuz bize göre güzel kareleri burada paylaşmak istiyoruz.Bunu yapmadan önce kişilerin yeteneklerine göre kenarına bir şiir,bir hikaye(fotoğrafın bir hikayesi de olabilir)eklemenin veya biraz PS ile küçük
düzeltmelerin yapılmasının sakıncası olmadığını düşünüyorum.Aşırıya kaçmamak gerektiğinide kabul ediyorum.Bir nevi defiledir bu.Ürünlerimizi beğendirmek için biraz şirinleştiriyoruz diye düşünüyorum.
Şahsen Avrupa menşeili fotoğraf galerinde en yoğun rating oranlarını PS formatlı karelerin aldığını görüyorum.Doğa fotoğrafçılarının bile PS'ye başvurduğunu görebiliyorum.İtiraf etmek gerekirse kendi fotoğraflarımda çoğu zaman PS kullanıyorum.En doğal olanında bile en azından frame yapmak kenarına isim yazmak bile bana göre orjinalliği bozmaktır.

Bizler profesyonel değiliz,böyle bir söylem içine de girmiyoruz zaten...

Fotoğraf sanatını yıllardır yapan ve duayeni olmuş kişilerin yanında bu konuyu bile tartışmak biz amatörlere pek düşmesede yinede bir iki kelam edebiliriz...

Bayan fotoğrafçıların çok yorum aldığı konusu çok tartışılıyor.Bundan muzdarip olanlar erkekler.Peki bayanlara bu kadar çok yorum yapanların hepsi yine bayan mı erkek mi?
Ben ise bunun tersini söylüyorum.Belki istisnai durumlar olabilir bilemem ama bence en çok yorumu erkek fotoğrafçıların çalışmaları alıyor.Çünkü erkek üyelerin doğada daha çok bulunma şansı var.Veya daha farklı mekanlara girebilme imkanı.Bu yüzden güzel fotoğrafların çoğunu yine erkek fotoğrafçılar yakalıyor diye düşünüyorum.

Olaya ben bu açıdan yaklaşıyorum...

 

Tarih: 24 Ekim 2006, 16:59 - İp: 85.***.**8.8
dilaver61
dilaver61 (üye)
İstanbul / Amatör

Yazdığın yazının neredeyse yarısını kendi photoshoplarınla ilgili konuşmuşsun. O senin tercihindir. Dediğin gibi hem öğreniyoruz, hemde eğleniyoruz. Ben fotoğraflarla oynamanın kötülüğü derken, ne demek istediğimi daha öncede belirtmiştim.
Bir fotoğrafı, bir işleme programına sokarken, gözümüzün görebilecek olduğu iklim şartlarına uygun düzeltme yapmamız lazım. Tersi anlamı ise, Konu veya olayı, cisim veya doğayı, gözümüzün göremeyeceği veya hayalimizde dahi canlandıramayacağımız bir kare haline getirmememiz lazım.
Lacivert bir gökyüzü örneğin. Koyu mavisi bile çok aslında.
Bir sonbahar fotoğrafını gündüz öğleyin çekip, akşam güneşi rengiyle bezemek gibi.
Çok aydınlık çıkan gökyüzünü, kirletmek gibi.
Ölçekleri birbirine uymayan bir tabiata, herhan gi bir canlı ve cansız yerleştirmek gibi.
Alışıla gelmişin dışında, Göz aşınalığımızı bozan görünümlere dönüştürmemek gibi.
Ha yapmamalımıyız?
Bu bir tercihtir. Sınırları olan bir yaklaşım. Kullanmakta olduğumuz makinemizin özellikleri sınırlı ise detayları, (kontras,renk dolgunluğu,sis azaltma, croplama vs.) pc'de verebiliriz. Bununda ölçüsü yine, kişinin orjinalliğe yaklaşımına bağlı. Bugün bile, siyah beyazdan başka fotoğraf çekmeyen fotoğrafçılar var.
Bayana yorum yapma meselesi çok gariptir. Bazı bayanlara yorum yapan istisna arkadaşlar varki, yorum yaptığı fotoğraflara baktığımızda %90 bayanlar çıkıyor. Her ne kadar güzel fotoğrafları, bağ bayır daha çok çekenler erkek olsada.
Açıklama konusunu, şiir ve hikaye ile bezeme detayına da biraz ilave edeyim.
Bir fotoğrafın alt kısmı (açıklama) na bakmadan, sadece fotoğrafı değerlendirdiğimde, photoshopla bir veya iki tuş darbesiyle değişebilecek bir hamlenin dışında kayda değer hiç bir şey göremiyorsam, ağlamaklı bir şiir dahi olsa veya acıklı bir hikaye, fotoyu etkilememeli.
Bir dilenciyi gösterirken, hikayesini anlatmaktan ziyade, yüzünden okunabilecek fotoğrafını çekmeli.
Bir amcanın yalnızlığını yürüyüşünde bulmalıyız.
Bir annenin sırtına bağlı, 1 yaşındaki çocuğunun babasının olup olmadığını açıklamaya değil, o çocuğun ve ya annesinin yüzüne yansımış ifadesinde, yani fotoğrafta bulmalıyız.
Tabii bunlar benim düşünceleri.

 

Tarih: 24 Ekim 2006, 17:47 - İp: 88.***.**7.206
cappadociaman
cappadociaman (üye)
Artvin / Doğa Fotoğrafçısı

Aslında aynı şeyleri söylüyoruz yine...
Bende dengesiz ve mantıksız PS müdahelesi olmasın diyorum.Ama sorunumuz burada PS değil o yüzden üzerinde durmayalım.Çünkü iyi bildiğim bişey var ki bu PS konuyu tartışmak istemediğim kişilerden birisi sensin

Bir annenin çaresizliğini çektiği fotoğrafla anlatabiliyorsa vatandaş bu işi öğrenmiş demektir.Haa uzaktan bir anneyi çekip altına onun hikayesini yazıyorsa daha gideceği çok yolu var demektir.Sanırım burada hem fikiriz.
Yoldaki bir çocuğun öyle bir fotoğrafını çekelim ki öksüz olduğunu izleyenler yüzündeki ifadesinden anlayabilsin.Bunu başarabiliyorsak zaten amatörlükten çıkmışızdır.Önceden demiştim biz daha yeni emekleyen kişileriz.Yürümeyi belkide koşmayı zamanla öğreneceğiz.Bir gün buradan bir bilgi bir gün ondan bir bilgi derken birikimlerimizi artırıp birde bunu uygulamada başarabilirsek ne mutlu bizlere.Bu arada unutmamak lazım ki çoğumuzun elinde hala kompakt dijital makinalar var ve çoğunda manuel ayar dahi yok.Herşey "automatik".Bu durumda vatandaşın istediği fotoğrafı çekmesi yetenekten öte başka şeyleride istiyor.Makinasına close-up takamadığı için böcek fotoğrafı çekemiyen veya makinası f6.0 veya f8.0 büyük ayara çıkamayan kişi ışığa nasıl hükmedecek?

Ben yine tekrarlıyorum.Amatörlerin işi amatörce olur.Zamanla kendini bulur ve geliştirir.Bu süreç içinde bu işi iyi bilenlerce desteklenmeli,tavsiyelerde bulunmalı,yol gösterilmelidir.
Adam PS ile gökyüzünü lacivert bir tona getirdiyse bu durum ona yapıcı bir dille anlatılmalı.Aslında burada bir kafa karıştırıcı durum var.Fotoğrafı görsel sanat olarak kabul ediyorsak bunu uygulayan kişiye de bir sınır koymak saçmalık olur.Sanat tarihi konusunda bilgili olanlar görmüşlerdir.Avrupanın aydınlanma çağı dediği rönesans hareketleri ile kendilerine kilise dışı konularda bulan ressamlar mükemmele yakın bir ölçüde insan tasvirleri çizebiliyorlardı.Zamanla sanat akımlarını farklılaşmasıyla farklı fırça darbelerinin uygulamaya konulması renklerin ve tasvirlerin ölçü dışına çıkmasına da sebeb olmuştur.Kandınskinin tablolarındaki insan figürlerini örnek verebiliriz.Bu ressamlara gökyüzünün renklerini anlatmak gereksizdi,öyle görmek istiyordu veya sanatçı gözüyle belki öyle görüyordu çevresini.Ukalalık etmek istemiyorum ama fotoğraf çekerken masmavi gökyüzündeki bembeyaz bulutlar beni her zaman rahatsız eder.Onları gri bir zeminde veya sarı bir zeminde kararmış görmek daha çok hoşuma gider.Bu doğal olarak oluşmamışsa bende PS ile yapmaya çalışırım.

Yani konuyu amacından saptırmak istemiyorum ama profesyonellerin amatörleri ezerek eleştirmesi yerine öğretici,yapıcı yaklaşarak,tarif ederek tavsiyelerde bulunması iyi olurdu diyorum.

 

Tarih: 24 Ekim 2006, 18:59 - İp: 85.***.**8.8
buffalo
buffalo (üye)
Ankara / Amatör

hayrettin bey, size katılıyorum.

sitede altında şiir olan , ya da düzyazı bulunan fotoğraflar var. bunların bir kısmı oldukça kaliteli fotoğraflar. tek başına derdini anlatmaya yetecek kalitede. fotoğrafı çeken arkadaşlar'' bir de sunum arzetmek'' isyorlar. buna saygım var. fotoğraf iyiyse altında yazılanları da okurum, zaten ikisi genelde paralel gider.
örneğin morcadı' nın fotoğrafları genelde böyle pek beğeniyorum. teknik açıdan kusursuzlar, altına da uzun uzun yazıyor, onlar da okunmayı hak ediyor. ama yazıyı silsek ya da okumasak da fotoğraf anlamını yitirmiyor. yine erna hanımın yüklediği bir fotoğraf var , dün veya önceki gün. o da çok güzel, merdiven şiiriyle ayrı bir güzel. ma alttan şiiri silsek fotoğrafa bakınca yine alımızza merdiven şiiri gelecek. örnekler çoğaltılabilir......

ama bir de tersi durum var. fotoğrafla ilgisi yok, anlattığı bir şey yok, belki webcam belki vasatın altında telefonla çekilmiş. neyle çekildiğini de pek umursamam ben aslında. ama en azından neyi amaçıyor, bir şey anlatma kaygısı var mı? bunlara bakarım ben.yoksa dslr lerle çekilmiş bir sürü vasat fotoğraf var. hatta bu bir şeye benzemeyen fotoğraf da var.
şimdi böyle sıradan bir fotoğraf(!), altında bir açıklama''şunu anlatmaya çalışıyorum''gibisinden. ya da bir şiir.
şimdi bir de yorum alıyor, bir sürü.

pek yanlış aslında...iyi bir fotoğrafın açıklamaya ihtiyacı zaten yoktur. derdini anlatamazken bir de altına anlamı açıklamak için yazı yazmak yanlış.

şimdi hatırlayamadığım bir şairin bir kitabı elime geçmişti. bir sayfasında şiir, karşısında şiirin açıklaması vardı. komik gelmişti bana. şiri yazarsın kenara çekilirsin. şiir artık senin değil okurundur.

-----------------
müdahale konusuna gelince; renk düzeltme, kontrastı ayarlama gibi şeyleri artık profeyonel fotoğrafçılar da yapıyor. gerçi bu konuda da ara güler başta bazı fotoğraf üstadlar çok katı. deklanşöre bastığım an her şey biter diyorlar.

fotoğrafı gerçeklikten çok uzaklaştıracak, onu bir fantazi öğesi haline getirecek aşırılıkta düzenlemeler de var. bu da bir fotoğraf türüdür. bir şey diyemeyeceğim.

asıl sorun çekildiği anda hiç bir şeye benzemeyen, kusurlarla dolu olan, net olmayan, keskin olmayan vasat bir görüntüden ibaret olan bir fotoğrafın fotoğraf işleme editörleriyle alımlı bir kare haline getirilmesi bence.

fotoğraf her şeyden önce bir belgedir. bundan 100 sene önce mahkemede kesin delildi fotoğraf. bu gün delil bile sayılmıyor. fotoğraf artık gerçekçiliğini yitirdi.
ne kadraj, ne asa değeri, ne diyafram...hiç önemli değil. nasılsa photoshop var. vasat biir kareyi siyah beyaz ya da dramatik bir tona çevir,olsun bitsin.
bence asıl sorun bu.

kuralları olan bir sanat fotoğraf. altın nokta kuraını ortaçağdan beri ressamlar uygular. biz çektiğimiz fotoğrafta bu kurala uymuyorsak bunu haklı gösterecek bir nedenimiz olmalı.
modelin yeri iyi değil dendiğinde''o benim tercihim'' gibi bir yanıt alıyorsak ortada sorun var demektir.

bu noktada şunu söyleyebilrim. fotoğraf bir belge midir, yoksa bir sunum mudur?
belgediyorsak onun özüne sadık olmak zorundayız. sunumdur diyorsak dilediğimizi yapabiliriz.

sonuçta her ikisi de tercihtir ve hangisinin kazanacağını zaman gösterecek.

 

Tarih: 26 Ekim 2006, 02:31 - İp: 85.***.**2.226
cappadociaman
cappadociaman (üye)
Artvin / Doğa Fotoğrafçısı

Bazen karşımdaki insanları anlamakta zorlanıyorum.Milenyum çağını yaşıyoruz.Teknoloji artık hayatımızın her alanında var.Cep telefonları artık kompakt DFM'lere rakip oluyor.Dünyada sınırlar kalkıyor,global bir köye dönüşüyor.Bazı arkadaşlar hala kendi etraflarına tebeşirle çizdiği yuvarlak çerçevenin dışına çıkamıyor.Kardeşim bırakın milletin ne yaptığını artık,siz ne yapıyorsunuz onu konuşun.Elle tutulur birşeyler koyuyorsanız açın topic tartışalım,elinizde bişey yoksa olana saygı gösterin ve susun.Heryerde photoshopa karşı bir önyargı bir savaş var.uyduruk bir fotoğrafı photoshopla anlamlı ve bakılabilir hale getirebiliyorsa vatandaş bu da bir yetenektir.En azından bu yeteneğe saygılı olun biraz.Fotoğrafın belge olduğu fikrinede katılmıyorum.Fotoğraf gerçek hayattan alınmış bir anın izleyene tekrar sunulmasından başka bişey değil.Bunada çerçeve yapıp 4-5 tane kural koyup arkamıza yaslanmayalım..Bırakın gitsin gidebildiği kadar.Sanatta sınır var mı ki fotoğrafta olsun.Eğer herşeyi olduğu gibi bırakmaksa fotoğraf o zaman sadece S&B çekim yapan fotoğrafçılar bıraksın işini gücünü.Dünya S&B mıdır ki hep S&B fotoğraflar çekiliyor.Haaa derse ki bu benim tarzım ben sadece S&B çekerim ozaman öbürüde PS kullanır,hemde hayal edebildiği kadar.Sen sevmezsin hoşlanmazsın.Olabilir,bakmazsın,ilgilenmezsin olur biter.Ama karşı çıkmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

Buffalo altın noktadan bahsetmişin...Neden kendimizi sürekli kasıyoruz illaki can alıcı obje altın noktada olsun diye.Bu kuralıda senin benim gibi bir adam atmış ortaya rabet görmüş tutulmuş ve dünyaca kabul edilir olmuş.Bu kuralı koşulsuz kabulleniyoruz.Fotoğraflarımıza derinlik verme adına full manuel özellikli makinaların ayar düğmelerini bağlama akor eder gibi çevirip durmuyor muyuz?Gözümüz nasıl görüyorsa öyle çekin o zaman.Günbatımını izlerken güneşi altın noktaya mı getirip izliyoruz???Manzarayı kafamızda ortalayıp bakıyoruz değil mi?Çekim yaparken kadrajı sağa sola çekerek farklı bir sunum yapmaya çalışıyoruz.
İş yine ister istemez PS'ye doğru gidiyor.Sanırım PS sadece ülkemizde hakettiği değeri ve yeri bulamıyor.Gidin kitapçılara PS adına ciddi anlamda yazılmış kitapları inceleyin kaç tane Türk yazar bulacaksınız.Bulduklarınızda ya çeviridir yada birini kitabını farklı bir sunumla yeniden benim diye ortaya atan uyanığın birisidir.Elbetteki bizim PS yazarlarımız ve uygulayıcılarımızda var.Onların yayımlanmış eserleride var,sözüm onlara değil zaten.
Konu konuyu açıyor rotasından çıkıyor...
Ben son olarak şunu belirtmek istiyorum PS konusunda;lütfen önyargılarınızı bir kenara koyun,olmuyor mu o zaman bari yapanın önüne geçmeyin....Saygılarımla...

 

Tarih: 27 Ekim 2006, 21:00 - İp: 85.***.**8.18
ali suat
ali suat (üye)
İstanbul / Amatör

Hayrettin bey, genel olarak düşüncelerine katılmakla beraber kişilerin düşüncelerinede saygılı olmak gerektiğine inanıyorum. Ben şahsen fotoğraflarımın açıklama bölümüne şiir yazmıyorum, bundan sonra yazmayacağım anlamına gelmez tabiiki...
Diğer fotoğraf üyelerinin de yazmasına karşı değilim... Sebeplerine gelince; insanlar burada amatörce fotoğraflar çekip manevi rahatlama ve haz almak suretiyle sıkıntı ve streslerinden uzaklaşıyorlar. Hevesle ve zevkle çektikleri fotoğraflarını şiirlerle süslemeleri gayet doğal olsa gerek, belkide bu şekilde çektikleri fotoğraflara daha bir başka gözle bakıyorlar.
Hani bazı durumlarda kelimeler yetmez, görüntüler her şeyi anlatırya.. Bazende görüntüler yeterli olmayabilir vede şiir o kareye bütünlük kazandırabilir.
Photoshop la fotoğraf düzeltmeye gelince, valla ben pek önemsemiyorum bu konuyu. Belirli ölçülerde düzenlemeler yapılmasının bir sakıncası olduğunuda sanmıyorum. Fazla düzenleme yapılsada benim için önemli değil. İnsanın ilk önce çektiği fotoğraftan kendisinin zevk alması, beğenmesi lazım. Kendi beğenmediği, inanmadığı fotoğrafları başkalarına beğendirmek için çabasarfetmekte doğru değil diye düşünüyorum. Düzenlemeye ayıracağı zaman ve çabayı güzel fotoğraf çekmek için ayıyırsa insanlar sitedeki fotoğraf kalitesinin de artacağına inanıyorum.
Yorumlara gelince, bende dahil çoğu insan güzel olmasada baazı fotoğraflara yorumlar yazabilyoruz. Hatta çok güzel olmuş vs. vs. yorumlarda yazabiliyoruz.Aslında beğenmediğimiz fotoğraflara yorum yazmak yerine, mesajla fotoğraftaki hataları belirtebilsek sevdiğimiz insanları inciltmeden doğruyu bulmasına yardımcı olabiliriz.
Herkese güzel ve bol fotoğraflı günler diliyorum..
SUAT AYDIN

 

Tarih: 27 Ekim 2006, 22:17 - İp: 88.***.**6.50
buffalo
buffalo (üye)
Ankara / Amatör

tebeşirle çizgi çizmişim, içinde dolanıyorum öyle mi?

burkay bilmiyorum farkında mısın, fotoğraf bir sanat. böyle laflar etmemim nedeni , o sanata büyük saygı beslememdendir.

her sanatın kuralları vardır. edebiyatın mesela.
şiir diyelim. rastgele sözcüklerin yanyana, ya da alt alta dizilmesi şiir değildir. kafiye terk edileli çok oldu. ama abir sorun var, serbest vezin de şiir yazmak daha da zordur. tümüyle kuralsız sanır herkes, serbest vezini, öyle değildir oysa...ya da roman... kuralları vardır. kurallardan ayrılanlar yok mu?var...posmodernsitler mesela...klasik romanın dışındalar. buna belki de mecburlar. sinema var artık. roman hayatı anlatan tek araç değil. işlevini sinema yerine getirince farklı arayışlara giriyor yazarlar.normaldir.
soyut resim ya da. klasik resimin ipini fotoğraf çekti.ressamlar dolambaçlı yoldan anlatmak zorunda kaldılar her şeyi.
ama tüm bunlar sınırsızlık mı? hiç engel yok mu önlerinde? sanıyor musun ki, bir ressam eline aldığı boyları rastgele yapştırıyor.
altın nokta mesela....birisinin ortaya attığı bir laf değil. birisinin koyduğu bir kural da değil. taaa ortaçağdan beri önce resim sanatında, peşinden fotoğraf sanatında uygulanmış. insan gözünün görmesi ve beynin algılaması ile ilgili bir şey. o kuralı uygulamam diyorsan bunu haklı gösterecek bir nedene ihtiyacın var.her fotoğrafta altın nokta yok elbette. ama kuralın uyulması gereken fotoğraflar da var ve buna uymayan(uymamak değil bilmemek denir aslında)fotoğraf çekmemiştir bence. görüntü kaydetmiştir.elinde iyi bir makine var. görüntü kaydetmede ne kadar yetenekli olduklarını biliyorsundur.
ama kurala uymayan, bunu bilnçli yapanlar da var. ama kurala uymamakta haklı nedenleri de var.

ben önemsiyorum kuralları. kural önemlidir. benim meslekle ilgili belki biraz. kurallar laf olsun diye koyulmamış.

kurallara uymuyorsan haklı bir nedenin olmalı.

******
photoshop konusunda...benim tebeşirle çizdiğim bir şey yok. isteyen istediğini yapar.yazdıklarımı okursan(okumamışsın çünkü)bir şey dediğim yok. desem ne olacak, o da ayrı konu.

demin roman örneğinde belirttiğim şey...gerçekçilik insanlara yetmiyor olabilir. fantastik öğeler kullanabilir, kendi hayal dünyasına uygun şeklide baştan tonlayabilir, raw var biliyorsun. her şeye müsait. ama ortaya çıkardığı şey, hem benim hem de hayrettin beyin eleştirdiği şeyden farklı bir şeydir.

birisi gitmiş. güzel bir fotoğraf çekmiş. sonra renkleri daha dramatikleştirmiş. denizi daha mavileştirmiş. level ayarlarını yapmış .ortaya şahane bir şey çıkmış. buna benim bir şey dediğim yok. severek izlerim.

şimdi bu kadar sert neden çıktın anlamadım. gecenin bir yarısı beni uzun uzun yazma zahmetine soktun



*berbat bir fotoğrafı photoshopla alımlı bir şey yapmak insanın yeteneği filan değildir.
*320x280 çözünürlüğünde resim çeken(!) bir telefonla kaydedilen şeyi siyah beyaz yapıp photoshopla 50 tane efekt eklemek sonucunda ortaya çıkan şey fotoğraf değildir.
*3D max programıyla yapılan resim fotoğraf değildir. fotoğraftan daha iyi olsa bile.
*benim bir şeyi eleştirmem elimde bir şey olduğu anlamına gelmez.yani bundan bıktım. neden siyah beyaz diye bir konu açıyorsun,''sen kendin çek o zaman''.''böyle nü olmaz diyorsun'', sen kendin çek o zaman da görelim. hababam sınıfı 3,5 rezil bir film dediğim zaman, gidip daha iyisini çekmem gerekmiyor. rezil bir film işte!
*bakmazsın olur biter. yani ne ki bu şimdi? neden üye oluyorum siteye. neden günde 1 saat ayırıyorum ortalama. bakarım, bal gibi bakarım. kötüyse çekinmeden söylerim. kimisi karşılığında küfür dolu pm atar, kimisi haklısın der.msn spce var, bir sürü fotoğraf yüklüyor ,arkadaşlarınla paylaşıyorsun. izlemek gibi bir kaygım olmasa neden uğraşayım, yok günde iki fotoğrafmış yok bilmem neymiş.
her şeye eline sağlık, güzel olmuş mu demem lazım?
*herkes s&b çeksin o zaman. ne alakası var şimdi?anlamadım. birisi çıkıp ben fotoğrafın özüne dokunan, onu fotoğraf olmaktan çıkaran müdahalelere karşıyım dediği zaman renkli f

 

Tarih: 28 Ekim 2006, 01:47 - İp: 85.***.**1.252
kontrast
kontrast (üye)
İstanbul / Meraklı

digital düzenleme diyince bende birkaç kelamda bulunayım..

Fotografa gorsel efectler eklemek adına analog yontemlerde mevcut. Mesela biz eskiden stuyoda çalışırken bilirsiniz klasik fotografflar vardı. adamın yüzünün yarısı karanlık arka taraftada saga yada ola bakan hayali bir goruntusu olurdu. Bunu şu anda ps de yapmak daha mumkun. Onceleri agrandizor baskıda cerceve yapardık genelde beyaz olurdu tabi. Sonra kenaırna klişeyle imza atardık. Sonra çiftli goruntuler elde ederdik. Sonra fotografın koyulugunu açıklıgını zevkimize gore yapardık. Renk ayarlamaları yine cmy olarak yapılırdı. Bskın rengi belirlmek yine bizim elimizdeydi.

Birde şu var tabi. Polarize filtre almadanda o etkiyi ps de vermek mumkun. Bunlar kabul edilebilir şeyler olmalı. Ama nereye kadar. Ben diyorum ki polarize etkii vriyorsam polarizeye gerek yok. Kimi soft yada benzer filtreleri ps de verebiliyorsam filtre neden alayımki? ama şunu diyemem asla. Çekigim manzara fotografında deniz yok neden deniz eklemeyim ki? Yada hay allah ben çekim yaptım ama fotografımda model yok en iyisi ben diger fotografımdan model bulayım da yok.

Benim galerimde kimi çalışmlarım var. Bir resim yapmaya çalıştığım ilk hali fotograf olan çalışmalar. Ben bunlara fotograf demiyorum. Fotografın tanımına şu an ki tanımalamlarla uygun değil çünkü. Ama gun gectikce bu tanımlamanın daha da kapsamlı olacagını hisediyorum.

Temel karşı çıkma sebeplerinden biri bana göre şudur;

photohsop aslında cok klay gibi şöyle tasvir edilir genelde cumle aralarında.. "adam çekmi sonra ps de şöyle yapmış böyle yapmış" Esaslı ps çalışmaları gercekten cok aşırı derecede zaman ve bilgi isteyen konular. Çogu zaman fotograf makinasını öğrenmekten daha zordur. Öğrendikten sonrası icinde zaten her iki durum icinde hayal ve tecrubeler ve bakış açıları anlam kazanıyor. Çoğu çocuk yasta insan bilgisayara ve bazı edit programlarına yetişkinlerden daha hakim. Bu yuzden de ortaya çok iyi ornekler cıkmıyor. yenilikci olmayan bu çalışmalar buffalonunda dedigi gibi otomotaik pluginler ve filterlarla rahatca ve tek tuşla yapılabiliyor. Bu bnimde pek tasvip etmediğim bir durum.

cogu zaman gıpta edipte yapamadıgım çalışmalara rastlıyorum yurtdısı sietelerde. Gercekten ps hakimiyeti easlı bir konu ve yetenek.

Sonuç olarak ps kullanılmalıdır. Manipüle sınırı fotografın dokusuna ve çekim esnasından dusunullen tasvirine aykırı olmamalıdır. Ben nereyi hangi niyetle cektim mesela. Aslında zihinssel kurgusunu cekmeden once tasarlamalıyım.

Hata nerde?= Ya cekeyimde nede olsa ps de biseyler uydururum..düşüncesinde.

diğer sanatlarda oldugu gibi fotografta çekimden önce düşünsel ve fiili olarak emek harcanmış olmalı. Bir fikir bizi fotograf cekmeye yonlendirmeli. Çektikten sonraki düşünceler sadece fotografı bri yere yakıştırmaya çalışmaktan öte gidemez.

Sanatsa sanatın gereği olan emek sonuna kadar kullanılmalıdır. Bakın ortaya neler cıkacak. Ps nin avantajları ancak bizim kurgumuza yardım edecek şekilde sınırlı olmalıdır. Kurgu ise dediğim gibi çekim öncesi surecide kapsamalıdır.

Sinamada icinde bir cok sanatı barındıran bir danat dalıdır. Artık ondada pc destekli efectler kullanılarak harikalar yaratılmakda. Ama sinemya karşı boyle bri tavır yok. Neden pc kullanıyorsunuz demiyoruz. Aksine kullanılması bizim hosumuza gidiyor.

Sinemada artık pc destegi sayesinde rüyalar düşler ve hayaller bile perdeye yansıtılabiliyor. Çoğu kişi 35 mm filmin tadı başka desede artık cok gec. Bizim neslimiz ne yazikki bir cok konuda gecisin yasandıgı bir çag. BU yuzden bu tartışmalar hep olacaktır. Ama kazanan teknoloji olacaktır. Bu ne kadar iyidir bilmiyorum.

google eaarh tepemizden fotograflar cekerek çekilmeyen bir m2 bile bırakmadı. Bircok sey cekildi edildi. Yenilik ise daha düşsel daha tinsel konuların görsel olarak sunulmasında kullanılıyor artık.

Konuyu dagıttımmı bilmiyorum. gönder dedikten onra bidaha okuycam. dağıldıysa sorryy

 

Tarih: 28 Ekim 2006, 02:37 - İp: 88.***.**0.22
buffalo
buffalo (üye)
Ankara / Amatör

yok dağıtmadın konuyu

photoshopu çok iyi kullanan aynı zamanda iyi de bir fotoğrafçı olan birinin bir şeyler yazması daha aydınlatıcı oluyor.
konu iyi oldu bence. baksanıza herkes yarım sayfa üşenmeden yazıyor.

iyi noktadan yaklaşmışsın kontrast.laf atışmasına dönmezse burası güzel şeyler yazılacak. hep geyik yapacak değiliz ya

bir de ''beni yanlış anladın, ben onu anlatmıyorum''olayı olmasa. anlamaya çalışsak

haklısın aslında. ciddi bir geçiş var. 35mm filmi savunan, hala film kullanan bir sürü adam var. bunların bir kısmı şöhret sahibi fotoğrafçılar.sinema mesela;

frank miller' in sin city filminde çok tuhaf renkler gördük. alışılmamış. odaksal renklendirme dene şey.



bunun fotoğraf sanatına etkisi inanılmaz oldu. çok yaygınlaştı. öyle ki canon bazı makinelerine renk atama diye bir şey koydu.
göze hoş geldiği kesin. çok başarılı örnekleri olduğu kadar komik örnekleri de var. hep birlikte izliyoruz.
şimdi, bunun fotoğrafta yeri yok demenin anlamı yok. fotoğraf da döneminin bir aynası ise , çağını anlatacaksa her akımı izlemek zorunda. izliyor da.
odaksal renklendirme bildiğimiz anlamda fotoğraftan çok farklı bir şey. siyah beyaz ve güzelim vivid renkler iç içe.
fotoğrafı etkilemesi gayet mantıklı. anlatmak istediğini geleneksel yoldan anlatmak istiyor olmayabilir. geneleksel yol yetersiz olabilir. ya da sıkıcı olabilir.derdini anlatmak için farklı yollar deneyebilir fotoğraf.
buna kimse bir şey dememeli.diyenler var ama....

diyenler çok mu boş laf etmektedirler. atıf yılmaz, keloğlan için bu film değil demişti. m.ali erbil ise onun beyni sulanmış demişti, biz sinemayı kurtarıyoruz.

herkes dilediğini yapsın, beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez diyebilir miyiz. bu bizi düzeysizliğin en koyu dipsizliğine saplamaz mı?

photoshop, elbette çok zor program. tuhaf bir şey aslında. insanın derdini anlatması için pc kullanması. kaçınılmaz bir şey ve kaçınılması da gerekmiyor insanın.

adobe firması, macromedia yı da satın aldılar geçen sene. aslında hayatımızın o kadar içindeler ki....izlediğimiz renkleri onlar bizim yerimize seçiyorlar, düzenliyorlar.windows renklerini canon la belirliyor ,düzenliyor ve seçiyor bildiğim kadarıyla. bir firma hiç bir zaman bir sanat dalını bu kadar derinden etkilemedi.etik boyutu tartışılır, tartışılmakta da zaten.
ben epey uzun zamandır bilgisayarla içli dışlı olduğumdan oldukça alışığım bu renklere. gözlerim yadırgamıyor.

sonuçta photoshop olacaktır. sınırlı ya da sınırsız. hep olacak. karşı durmak anlamsız. ancak''AMA'' demek zorundayız, yoksa sam amca her şeyi bizim yerimize belirler.

yoruldum bu konuda şimdilik yazamıyorum
******
bir de hayrettin bey 'in değindiği bir şey var.
fotoğraf fotoğraf değil, ama altındaki açıklama işi kotarıyor diye.

bence, sanatçının sanatı hakkında konuşması anlamsız.
ben fotoğraf çektiyse iş biter, buna hakkım yok. yani, çektiğim fotoğrafı herkes farklı izler, onda farklı şeyler çağrıştırır. benim çıkardığım manadan çok farklı bulabilir. ben''onu anlatmıyorum'' diyemem.

 

Tarih: 28 Ekim 2006, 03:13 - İp: 85.***.**1.252
kontrast
kontrast (üye)
İstanbul / Meraklı

Fotograf açıklamaları..

Çok önemli olmadıgını düşünüyorum .

Temel kıstas sanatcının tasıdıgı naif ve olgun kişilik ve elinden cıkan fotograf.. eger bir ruh varsa fotografta ve bu cumlelerlede vurgulanmak istiyorsa bunda bir sakınca yoktur bana göre. Ama açıklamlar kalıcı değildir. Gecmisten gunumuze kadar gelen fotograflar salt halleriyle kıymetlidir. Bir açıklama eşliğinde gelmemiştir. Açıklama bir çeşit odaklama yöntemidir. İzleyicinin fotografın dısına cıkmaması ve farklı diyarlara gitmesini engelleyip asıl fikre yogunlaşmsını saglamak adına yapılabilir. BUrda izleyici ve fotografcının olgunluk dereceside onemlidir. İyi bir fotoğrafcınının açıklamaya ihtiyacı olmaması icin karşısında iyi bir izleyici olması gerekir. LEvenct kırcanın parodolierndeki mesajlar gibi. Asıl espri guzel olsada izleyiciyi embesil yerine koyup açıklama getirdiği icin esprininden bir kıymeti kalmıyor durum bayağılaşıyor.

Bazende açıklamalar bunun dışında fotografa edebi ve sanatsal bir boyut kazandırma kaygısı nedeniyle yapılabilir. ASlı olmayanın astarıda olmaz. Fotograf rastgele . özensiz , bicimsiz ve sevimsiz olabilir. Bir açıklamayla bu fotografın altında aslında derin anlamlar oldugu izah edilebilir. Bu sadece komiktir. Herkesi aptal yerine koymaya çalışmaktır. Herşeyden önce fotografın güçlü olması gerekir.

Bizim galeriye gelince. Sadece bizim değil diger bazı sitelerimizde de aynı sey var.

Açıklama kısmına şiir yazılıyor. Tamam olur diyelim. Yorumlayan kişide şiiir yazarak yorumluyor fotografı. Şiirleri okuyorum kazara ne şiir fotografa ait ne yorumlar fotoğrafa ait. Aslında sessiz bir diyalog yasanır bu şiir ve yorum şiirlerinde..

açıklama şiir-Biliyorum fotograf pek bisey benzemiyor. Ama biliysounuzki ben sizin fotograflarınıza tebrikler filan yazıyorum

yorum şiir -Evet fotograf gercektende iyi değil. Benide şiir yazmak zorunda bırakıyorsun. Adamakıllı bisey cekde güzel filan diyelim..

bu gibi şeyler çokça yasanıyor.

Fotografın bir öyküsü olabilir. BU bilgi amaçlı izleyiciye sunulabilir. Yer ve zaman gibi. oguz hakseverin "o an" ı bunun icin guzel bir örnektir.

Fotograflara şiir yakıştırma hastalıgı belkide karpostallara ve e-kartlara duyulan özlem ve hevesdende kaynaklanıyor olabilir.

Sanatlar birbiriyle butundur. Bir sanatcı şiiirdende anlamalı? boyle bri tez atılabilir.

Bende bu fikrin sacma oldugunu hemen basta izah edebilirim. Bir sinemacı karikatür yapmayı bilmek zorunda değildir. Bir balerin tiyatroyu sevmeyebilir, bilmeyebilir. Zorundada değildir.

Ben şahsen şiire karşı 0 ilgisi olan biriyim. bende bıraktıgı etkide 0 dır. Kendimce gerekcelerim vardır.

Fotograf kelime dagarcıgına sıgamicak kadar derin ve ince olan sözcüklerin görüntüyle izahıdır. Aslında şiir bri açıklama olamaz. Çünkü sözcüklerin bir sınırı vardır. Zihinden gecenleri bire bir betimleyemez. Koskoca bri sistemaitiği 29 harften oluşan bilmem kaç bin kelimeye sıgdırmak imkansız. Ancak sıgdırılmaya çalışılabilir. Mevcut olanda odur bana göre.

Fotograf öylemidir? Resim öylemidir? Karikatür öylemidir?

Beynimizde birktiripde acıga cıkmayı birturlu bilmeyen beceremeyen sözcüklerin dışardaki görüntüsüdür.

ZAten fotograf sanatı bu yuzden sanattır ve bu yuzden vardır. Eger hersey sözcüklerle ifade edilebilseydi düzyazılar bize yeterdi.

 

Tarih: 28 Ekim 2006, 04:50 - İp: 88.***.**0.22