D40 Yada K100d Tercih Nasıl Olmalı?

Şaka

 

Arkadaşlar,

Hala D40 seçenlerin neden seçtiklerine dair bir ipucu gelmedi.

Tüm mesajlar neden seçilmemesi gerektiğine dair.

Misal bugün öğlende oğlumun bir sağlık kontrolü için zorunlu Bursa merkeze indim. Bu arada buradaki bir alışveriş merkezinde Yalçınlar ve Teknosa ya uğradım.

Her ikisinde de ne yazık ki Pentax yok ve getirmeyi de düşünmüyorlar. D40 ellerinde var ve satılıyorda. İşin tuhafı her ikisinde de rakam 1500 YTL. Aynı ürünü ideefixe de 1300 dediğimde işte şirket politikası vb gibi laflar gevelediler.

Hala ve hala anlayamadığım K100D bu derece artıya sahipken (ki görünen o) nasıl oluyorda bu ürünü bir son tüketici olarak büyük mağazalarda bulamıyorum ve her yerde karşıma D40 çıkıyor ve ne yazık ki oda çok satıyor?

Ümidimi kaybetmedim. Bu forumda da D40 satın alan arkadaşlar var. Ve ben hala neden D40 tercih edip, K100D almadıklarını merak ediyorum. Marka bağımlılığı vb olayından fazla bir şeyler olmalı. Çünkü zaten halihazırda dslr sahibi olan biri gidip K100D yada D40 almaz, en az D80 D200 K10D gibi ürünlere yönelir.

Peki nasıl oluyorda bir SR artısı varken D40 tercih ettiler?

Not: Bir kez daha tekrarlıyorum. Nikon ve Pentax ithalatçıları bizi aynı ölçüde kazıklıyorlar.

Not2: Her iki ürünü de Sirkeci den, ideefixe fiyatlarına göre daha ucuza alabilme şansım var mı? Eğer olanaklı ise günübirliğine İDO ile istanbula gelip, özlediğim kenti hem biraz dolaşıp hemde fotoğraf makinamı almak istiyorum.

 

Serbes kardeşim aslına bakarsan asıl limitleri belirleyecek olan senin yeteneklerin.... pahalı makinesi olan kötü fotoğrafcılar ve ucuz makinesi olan iyi fotoğrafcılar var. en basit compactla NG'de yayımlanmaya layık fotolar çeken de var... o sebeple elinin, gözünün sevdiği makineyi al

 

Pentaxa lens çeşidi az diyenler utansın

 

1. Suru psikolojisi. Denenmis ve onaylanmis izlenimi veriyor, digerlerinin tercihi.

2. Saglamlik, dayaniklilik kavramlari en fazla marka ile ozdeslestirilmesi. Pentax, Minolta gibi isimler daha az duyulmus olduklari icin taze musterilere "riskli" bir macera gibi gorunuyor, 1500-2000 YTLyi duymadiklari markalara yatirmaya kiyamiyorlar. Sizce Turk insaninin kacta kaci tee internetlerden arastirarak esya aliyordur.

3. Satis personelinin tarafli tavri. Ozellikle kararsiz musterinin kulagina "Canon'dan Nikon'dan sasmayacaksin" repligi fisildamak kolaylarina geliyor. Insanlara anlamadiklari ozellikleri anlatmak yerine dogrudan markayi onlerine koymak her zaman en kolay ve guvenilir satis politikasidir.

 

Ha bu arada, Pentax'i Bursa'da satanlar:

tiklayiniz : http://www.bukeyfoto.com/index.asp?ID=4&ProvID=399

 

Sevgili Antika,

Bükey fotoğrafçılıktan Bursa daki bayi nosu almıştım. 2 kez aradıydım ilgilenmemişlerdi. Yoksa K100D daha ilk geldiğinde ben almış olacaktım.

Diğer yandan geniş kitleler için D40 seçme nedeni söylediklerinle çakışabilir.

Ancak bu sitede olup, tüm bu mesajları okuyup araşırıp sonra D40 alan arkadaşlarda var. Dolayısıyla bu arkadaşların tercihi bu derece basit dürtülerle olmamıştır gibi geliyor bana.

Yani hala ve hala benim göremediğim daha doğrusu bilgisizliğimden dolayı göremeyeceğim bir artısı olmalı diye düşünüyorum, ki bu site müdavimleri arasından bile o kadar mesaja rağmen K100D değil, D40 seçilsin.

Misal A100 yerine K100D seçimi yapmak çok basit. Direk bütçeye bağlanarak bile neden bulunabilir.

Ancak SR olmayan, AF motoru bulunmayan (aslında ilk an için sorun teşkil etmiyor çünkü bu iki modeli alanların %99 u ilk DSLR lerini alıyorlar dolayısıyla ellerinde kalmış lensleri yok) ve fiyat açısından artısı olmayan bir modeli neden tercih ettiklerini inan merak ediyorum. Ve ne yazık ki bunu marka bağımlılığı ile açıklamak bana kolaycılık geliyor. Bu topiği ısrarla sürdürmemin nedeni de bu soruya yanıt bulmaya çalışmam.

Yoksa kendi adıma D40 ı gördüm, K100D yide gördüğümde (ki ancak İstanbulda olacak sanırım) kararımı verip alacağım. Şu an elbette çok net ağır basan K100D. Çünkü işi yeni öğrenen biri için SR nin ciddi bir avantaj olduğu kanısındayım.

Lakin hala ve hala D40 satın alan bir arkadaşın buraya bir mesaj atmamasını en azından kararını etkileyen nedenleri yazmamasını anlayamıyorum. Tek vardığım sonuç, bu derece Pentax lobisi olan bir topikte gereksiz polemiğe girmek istememeleri.

Sanırım D40 tercihi yapan arkadaşlardan bu tercihi yaptıran nedenlere dair ipuçları gelmeyecek.

Topiğe ilgi gösteren tüm arkadaşlara teşekkür ederim.

Not: Şunu anladığıma ise memnun oldum. Pentax Türkiye ithalatçısı en az Nikonunki kadar karla satmaktadır. Bizatihi K100D modeli bu özellikleriyle daha hesaplı ise , bunun artısı ithalatçının değil, üretici Pentax firmasınındır.

 

Serbes marka psikolojisinin ne kadar güçlü olduğunu tahmin bile edemezsin! ben 98 yılından beri bilgisayar mağazası işletiyorum. marka'nın gücünü özellikle AMD-INTEL savaşında anladım. (AMD Athlon serisiyle piyasaya ilk çıktığında aynı güçte hatta daha hızlı işlemcileri İntel'in yarı fiyatına olmasına rağmen satana kadar canımız çıkıyordu. oysa intel satmak çok daha kolaydı!)

Preston Tucker kimdir bilirmisiniz? Ben kendisinden çok sevdiğim Yönetmen Geoge Lucas'ın "Tucker : A man's Dream" adlı filmi sayesinde haberdar oldum.
Kendisi 1903-1956 yılları arasında yasamıs amerikalı araba yaratıcısı. kendi yarattıgı 1948 tucker ile amerikanın onde gelen araba ureticilerine meydan okumustur.

Bazı insanlar teknik konulara doğuştan meyillidirler, öyle bir eğitim almasalar bile işleyişi çözüverir, ortaya yeni bir şeyler koyarlar. İşte 1903 Michigan doğumlu Preston Tucker onlardan biridir, her türlü makineden anlar ama hususiyetle arabalara merak sarar. Öyle ki ilk otomobili gördüğü zaman hayretten dona kalır, tekerlekler ayak parmaklarının üzerinden geçer de yine uyanmaz. Henüz 11 yaşında direksiyona oturur ve iki yıl kadar Cadillac ofisinde getir götür işleri kovalar. Ford, Studebaker ve Chrysler’de ne iş olsa yapar, test pilotluğundan tutun da mümessiliğe kadar...

Preston, Amerikalıların mevcud arabalardan sıkıldığı hakikatini iyi yakalar. Nitekim o günlerde yayınlanan bir istatistik halkın % 87’sinin yeni bir marka ve yeni bir dizayn arayışında olduğunu ortaya koyar.Bizimki derhal garajına kapanır ve oturup yarının aracını “tasarmaya” başlar. Bu alamet öncelikle aerodinamik olmalı, şekliyle şemaliyle göz okşamalıdır. Preston birbirinden sevimli 4 çocuk babasıdır ve yolcuların hayatını fazla ciddiye alır. Bu yüzden yedi ayrı koltuk düşünür ve dizaynı üç farlı yapar. Ortadaki sabit durur, yandakiler direksiyona uyar. Virajlarda ölü nokta bırakmazlar. Malum otomobil kazalarında cam kırıkları kan kaybına sebep olurlar. Öyleyse camları plastik yapmalı ve bunlar herhangi bir tazyikte “dışarı fırlamalıdırlar”. Ani darbelerde insanlar sağa sola savrulmasınlar diye koltuklara emniyet kemeri koyar. Bu basit çare hem işe yarar, hem de ciddi bir masraf açmaz. Devrin arabalarında göğüs torpido nahiyesinde metal kullanırlarken o kauçukla süngerle kaplamayı planlar. Henüz hava yastığı yapacak teknoloji yoktur ama bu minderler de işe yarar. Sonra gücü dört tekere dağıtmanın yollarını arar, öyle ya Tucker’ler yol tutuşuyla da sahife açmalıdırlar.

En önemlisi de motoru arkaya almalı, uzun burunu bagaj olarak kullanmalıdır. Benzini karbüratörden akıtmak yerine püskürtmeyi denemeli, tek damladan bulut yapmalı, büjiler oksijenle harmanlanmış yakıta çakmalıdırlar. Daha neler neler, hidrolik süspansiyonlar, disk frenler, darbe emici tamponlar... Ve en önemlisi sadece bin dolara satılmalıdırlar... Diğerlerinin yarı fiyatına...
Halk için süper bir araba...
Preston’un çizimleri haftalık bir dergide yer alınca, çuvalla mektup yağar, tam 150 bin kişi yanında olacaklarını haykırırlar.
İyi de bütün bunları hangi parayla gerçekleştirecektir? Aklına bir ara trende tanıştığı bir iş adamı (Mr. Karatz) gelir, onu bulur ve içini açar. Karatz, güç odaklarının çirkefliğini iyi bilir, teklifi cazip bulmaz. Ama yine de bir toplantı ayarlar.

Onlar bunalım içindeyken benzer maceraları yaşayan, yaptığı 8 motorlu uçakla devlerin nasırına basan bir havacı Prestonu çağırır ve gözünü açar. “Bak” der “benim ipimi bu gün yarın çekecekler, senin de sonun benden farklı olmaz. Doğrusu dayanmanı isterim. Filanca helikopter firmasında senin ihtiyacın olan saclar ve motorlar var. Ağızlarını aradım satmaya hazırlar.”
Bu alüminyum gövdeli DOHC motorlar arayıp da bulamadığı cinstendir. 8 silindirli 32 valfli canavarlar boxör tarzında çalışır ve arka kapak altında yer tutmazlar. Arabayı adeta uçurur, 100 km sürate sadece 7 saniyede ulaşır, rahatlıkla

 

forumlardaki sürtüşmeler hep yanlış anlaşılmalardan kaynaklanıyor.bazıları fanatik markacı olabilir saygı duyuyorum.tartışmaların asıl sebebi canon ve nikonun türkiye fiyatlarının yüksek oluşu.bende geçen ay dlsr almaya karar vermiştim.almayı düşündüğüm marka nikon d80 di.gerek bu sitedeki gerek başka sitelerdeki araştırmalarımdan sonra pentax ı incelemeye aldım.sirkeciden daha önce tripot aldığım mağazaya gittim.ellerinde canon,nikon ve başka markalarda vardı.fiyatına göre en iyi neticeyi veren k100d yi bana önerdiler.aldım,ihtiyacımı fazlasıyla görüyor.sr özelliğindende çok memnunum.hangi marka ve model gönlünüze yatıyorsa onu alın.selamlar.

 

Aslinda bakarsanız pentax'ın turkiye distribütörünün asiri kar marji koydugunu soyleyemeyiz. Tabi fiyatları amerika değil de avrupa ülkeleri ile karsilastirirsaniz. ayni sey yaklasik olarak nikon icin de gecerlidir. malesef bu konuda en sabıkalı olan marka canon'dur. (erkayalar)
Bakin size su gunlerdeki en populer 3 modelin ingiltere satis fiyatlari (amazon.co.uk) ve turkiye (aydinlarfoto.com)satis fiyatlarinin karsilastirmasini vereyim.

Pentax K100D
ingiltere :442 pound = 1237 YTL (kur 2.8)
http://www.amazon.co.uk/Pentax-K100D-Digital-Camera-18-55mm/dp/B000GIWSYW/sr=1-7/qid=1168449982/ref=sr_1_7/203-4516677-9792707?ie=UTF8&s=electronics

turkiye : 647 euro+kdv = 1431 YTL (kur 1.875)
http://www.aydinlarfoto.com/tm/product_details.asp?p_id=19329&category_id=003001002&brand_id=156

turkiye fiyatı ile ingiltere fiyatı arasındaki fark yaklasik %15.6


Nikon D40
ingiltere :400 pound = 1120 YTL (kur 2.8)
http://www.amazon.co.uk/Nikon-D40-Digital-Camera-megapixels/dp/B000KIX65S/sr=1-3/qid=1168450765/ref=sr_1_3/203-4516677-9792707?ie=UTF8&s=electronics

turkiye : 789 dolar +kdv = 1348 YTL (kur 1.448)
http://www.aydinlarfoto.com/tm/product_details.asp?p_id=19392&category_id=003001002&brand_id=148

turkiye fiyatı ile ingiltere fiyatı arasındaki fark yaklasik %20.3


Canon 400D
ingiltere :493 pound = 1380 YTL (kur 2.8)
http://www.amazon.co.uk/Canon-EOS-400D-18-55-LENS/dp/B000IKVOE8/sr=1-1/qid=1168450626/ref=sr_1_1/203-4516677-9792707?ie=UTF8&s=electronics

turkiye : 829 euro +kdv = 1834 YTL (kur 1.875)
http://www.aydinlarfoto.com/tm/product_details.asp?p_id=19338&category_id=003001002&brand_id=99

turkiye fiyatı ile ingiltere fiyatı arasındaki fark yaklasik %32.9

not: 3 makine de kendi uzerlerindeki standar kit lensli fiyatlaridir.

Eger turkiyedeki satis fiyatlari uzerinden 12 aya varan vadelerle de alabildiğinizi dusunurseniz %15-20 fark belki kabul edilebilir. Hatta pesin alırsaniz bu fiyatlar daha bile asagiya iniyor. Ancak Canon'un yaklasik %33'luk fiyat farkı kesinlikle distributorun cebine giden fahis fiyattır.