Film
Film (üye)
İstanbul / Amatör

Kompozisyonun Altın Kuralları

Herkezin öğrenebilmesi için:

Kompozisyonun altın kuralları

Yalınlık
Yalınlık, ya da sadelik, az söz söyleyerek çok şey anlatmaktır. Yani, az sayıda öge kullanarak bir fotoğrafı oluşturmaktır. Yalınlığı bir kavram olarak tanımlamak çok zor değilse de, fotoğrafik olarak uygulamak zordur. Herhangi bir objenin homojen yapıda bir fon önünde tek başına görüntülenmesi olabileceği gibi, söz konusu fonun herhangi bir obje olmadan tek başına görüntülenmesi de yalınlık olarak tanımlanabilir. Kısaca, “karmaşık olmayan yapıdaki fotoğraflar yalındır” diyebiliriz. Karmaşa, fotoğrafın algılanmasını geciktirir (bazen de engeller). Bu nedenle, arka planın (yani fonun) rengi ve dokusu önemlidir. Yalınlık, boşluk demek değildir. Uçsuz bucaksız bir gökyüzünde tek başına süzülen bir martı, yemyeşil otlarla kaplı bir tarlada tek bir çiçek ya da dingin bir denizde yol alan bir tekne, yalın kompozisyonlardır. Dar açıyla gören (tele) objektifler, konuyu çevredeki ayrıntılardan soyutlayarak yalınlık duygusunu vermekte etkilidirler. Ayrıca, net alan derinliğini azaltan tüm etkenler (uzun odaklı objektif kullanımı, açık diyafram kullanımı ve konuya yakınlaşmak), görüntüyü yalınlaştırmak için kullanılabilirler. Yalınlık, konunun belirginliğini de arttıran bir ögedir. Ama yalınlık, tek başına da kullanılabilecek bir ögedir. Mimaride son dönemde sıklıkla karşılaştığımız “minimalist” yaklaşımı fotoğrafa taşıdığımızda, ortaya çıkan görüntülerin dinginlik duygusu veren etkisini daha iyi açıklayabilirim. Özellikle her gün her yerde karşımıza çıkan karmaşık görüntülerin (billboard’lar, video klipler, reklamlar...) beynimizde yarattığı ağırlığı azaltacak olan yalın görüntülere olan gereksinimimiz gün geçtikçe artıyor. Bu yüzden size tavsiyem, fotoğraf çekerken olabildiğince seçici davranın. Konuyu desteklemeyen ögeleri çerçevenizin dışında bırakın. Eğer bunu yapamıyorsanız, onları flulaştırmayı deneyin.


Derinlik
Temelde fotoğraf, eni ve boyu olan iki boyutlu bir malzemedir. Herhangi birisi, deklanşöre bastığı anda (iyi ya da kötü) mutlaka iki boyutlu bir fotoğraf çekebilir. Üçüncü boyut olan derinliği fotğrafa katabilmek ise biraz daha zordur. Fotoğrafa baktığınız zaman kimi ögelerin yakında, kimilerinin ise daha uzakta olduğunu anlayabiliyorsak, bu fotoğrafta derinlik vardır. Işığın yönü, net alan derinliği ve perspektif gibi özelliklerin kontrol edilmesiyle fotoğrafa derinlik duygusu verilebilir. Bir tele objektifle çekilmiş, çok sınırlı bir net alan derinliğine sahip olan bir aslan fotoğrafı bize uzakta olma duygusu vererek derinliği sağlar. Oysa geniş açılı bir objektifle Kapalıçarşı içinde çekilmiş bir fotoğraf da, her iki yandaki dükkanların daralan perspektifi sayesinde bize uzaklaşma etkisi vererek derinliği vurgulayabilir. Öte yandan yanal ışık altında çekilen bir elmanın da hacmini ve dolayısıyla fotoğraftaki derinliği algılayabiliriz. Birbirinden tamamen farklı yaklaşımlarla üçüncü boyutu fotoğrafınıza katabilirsiniz. Hangisini seçerseniz seçin, çekeceğiniz her fotoğrafa üçüncü boyut etkisini katmaya çalışın.

Fotoğraftan hiç anlamayan insanlar için, görüntüdeki bütün ögelerin aynı netlikte olması çok önemlidir. Ön planda, ya da arka planda kısmi netsizlikler varsa, yani derinlik vurgulanmışsa, burun kıvırarak “ama bunlar flu” (!) şeklinde tuhaf tepkiler gösteren yığınla insan tanıdım. Elimden geldiğince, bunun amaçlanan bir fluluk olduğunu ve derinliği vurgulamak için yapıldığını anlatmaya çalıştım. Onları aydınlatmayı başarıp başaramadığımdan çok emin değilim. Ama sizden ricam, elinizden geldiğince siz de çevrenizdeki naif fotoğrafseverleri bu konuda eğitmeye çalışın. Fotoğraf çekme amacının her yerde aynı netliği yakalamaya çalışmak olmadığını diliniz döndüğünce anlatın.


Pespektif
Perspektif, bize yakın olan objelerin büyük, uzak olan objelerin ise giderek daha küçük görünmesi etkisidir. Bu etki, uzaklığı algılamamızı sağlar. İki boyutlu her türlü görsel malzemede (mimari çizimler, g

Tarih: 30 Nisan 2006, 23:26 - İp: 85.***.**9.85