bigbabol
bigbabol (üye)
Balıkesir / Meraklı

Gece Çekim Yapabileceğim Makine

sabahın bu saatinde bu deli de ne arıyor burda diyebilirsiniz. Açıkcası ben de bilmiyorum. 2 ay önce fotoğrafçılığa merak sardım. İlk başta d-slr bir makine düşünüyordum ama son günlerde bu kararımdan caymış bulunuyorum. Henüz fotoğrafçılık konusunda pek bir bilgim yok ve fotoğrafçılığı hobi olarak yapacağım. 3 4 yıldır panasonic lumix dmc-ls60 kullanıyorum.Kompact bir makine ve fotoğrafçılığa merak sardığımdan beri incelidiğim fotoğraflarla uzaktan yakından bir alakası yok. Asıl meselemize gelirsek bir fotoğraf makinesi alarak fotoğrafçılığa başlamak istiyorum. Tercihim analog bir makine olması. Dijital makineler hem benim gibi bir öğrenci için pahalı hem de bugüne kadar araştırdığım kadarıyla analog makineler kadar sağlam değil. Bana şehir çekimleri yapabileceğim, gece kullanabileceğim bir analog makine tavsiye edebilir misiniz? Tabi onun yanında alacağım lensler hakkında da bir tavsiye bekliyorum. Ayrıca ellerim çok titriyor sabit tutmak için bir tripoda ihtiyacım var mıdır? Bütçem 500 ya da 600 tldir çok zorlarsam belki 700. Tavsiyeleriniz için şimdiden teşekkür ederim.

Tarih: 20 Haziran 2010, 06:47 - İp: 78.***.**8.208
kty
kty (üye)
Yurtdışı / Firma

gece cekimleri yapmak icin hic bir analog tavsiye etmem

sadece yüksek tanecikli kaliteli dia film kullanara noise'suz, temiz fotograflar elde edebilirsiniz ki bu filmlerin (fuji velvia, provia yada kodak ektachrome vs.) tedarigi zor/pahali, banyosu daha da zor/pahali.

gece cekimlerinde dogru makineden cok isi dogru ayarlara bakiyor. dijitalin en büyük avantaji ISO degerini degistirebilmeniz ki bu da gece cekimlerinde cok önem tasiyan bir ayar. analoglarda koydugunuz filmin ISOsu neyse onu kullanmak zorunda kalirsiniz.

dijitalin gece cekimlerinde bir diger avantaji deneme-yanilma imkanini saglamasidir. bu da cok önemlidir cünkü gece cekimnlerinde isik kaynaklarina göre ideal pozlama süresi cok defa hesaplanan degerden sapabilir. dijitallde kolaylikla farkli süreler deneyebilip en uygun pozlamada karar kilabilirsiniz fakat filmde cektiginiz pozu göremezsiniz ve tahmini hareket etmek zorunda kalirsiniz ki buda yeni baslayanlar icin oldukca zor.

siz analog ile cekilen gece cekimlerinin güzelligine aldanmayin. onlar yillarin tecrübesiyle artik cekecekleri karenin pozlama süresini dogru tahmin edebiliyorlar ve iyi film kullaniyorlar. yeni baslayanlar icin durum ayni degil ama...

 

Tarih: 21 Haziran 2010, 00:40 - İp: 91.***.**0.25
simendifer
simendifer (üye)
İzmir / Amatör

Eğer yeni başlıyorsan kesinlikle dijitalle başlaman gerekir. Kitap okumak internette araştırmak sana sadece fikir verir. Ama bol bol deneme yapman ve fotoğraf çekmen lazım. Elim titriyor tripod gerekirmi demişsin ama zaten gece manzara çekimi yapmayı planlıyorsan kesinlikle tripod edinmen lazım. Bence çekim teknikleri başlığına girip bir araştır. Googleda arattır fikir edinebileceğin birçok kaynak bulursun.

 

Tarih: 21 Haziran 2010, 02:01 - İp: 81.***.**9.48
antika
antika (üye)
İstanbul / Meraklı

1-2 saniyenin üzerine çıkılan hiçbir çekimde makinayı elde tutmak sağlıklı sonuç vermez, çantaya sığabilen küçük bir tripod iş görecektir, kimisi aynı işi fasulye çuvalıyla yapıyor. Makinayı sarsmamak için kablolu/kablosuz kumanda kullanılabilir, kumanda yoksa neredeyse son 50 yılda üretilen tüm makinalarda bulunan zaman ayarlı çekim kullanılabilir.

Film mi dijital mi daha uygun, değişir,

Gece gökyüzünü çekecekseniz film daha iyi. Mümkünse "B" modu olan, çalışmak için pile ihtiyaç duymayan tamamen mekanik çalışabilen (*) makinalar en iyisi. "B" modunda perde dakikalarca, saatlerce açık tutulabilir.

Şimşek-yıldırım fotografçılığı için aynen astronomi gibi, film daha iyi.

1 saniyeyi geçmeyen gece çekimlerinde dijital ( mutlaka DSLR ) daha iyi, hem yüksek ISOya çıkıp perde süresini kontrol altına almak mümkün, hem de stabilizasyon özelliğinden faydalanılabilir. Karanlık veya aydınlık farketmez, her türlü tele objektifle (100mm üstü) dijital çoğunlukla daha iyi sonuç verir.

Şehir manzarası için dijital daha pratik ama bütçeniz kısıtlıysa film kullanmakta bir sıkıntı yok. Film, özellikle negatif film gece şehir manzaralarında görüntü kalitesi olarak dijitalden daha iyidir, çünkü dinamik aralığı çok daha geniştir. Bu farkı özellikle yapay ışıklarda (lambalar, ampuller vs.) gözlemleyebilrsiniz. Dijital bunları koca anlamsız beyaz lekeler olarak algılarken, film lambanın şeklini ve rengini bozmadan detayı verecektir. Gece şehir manzaraların kontrast çok yüksektir, geniş dinamik aralık faydalıdır.

Son 15-20 senede üretilen bütün marka (Canon,Nikon,Minolta,Pentax) SLR ve DSLRlar 30 saniyeye kadar gayet güzel pozlarlar. En büyük sıkıntıları pile ihtiyaç duymaları, dolayısıyla saatlik çekimlerde havlu atacaklardır.

Bazı filmler 2-3 saniyeden fazla pozlanınca, ışığa lineer cevap vermemeye başlarlar. Mesela filmin 1/2sn ile 1sn'ye pozlanmaya verdiği cevap 2 katıyken, 2sn ile 4sn pozlanmaya verdiği cevap 1.5 katı olabilir. Buna "Reciprocity Failure" http://en.wikipedia.org/wiki/Reciprocity_(photography) deniyor. Özellikle bazı renkli filmlerde her renk katmanının poz süresine göre lineerliği farklılık arzediyor, renkler sapıyor. Aksi gibi bu durum Fuji Velvia için büyük sıkıntıymış 2.5B (CC0025) filtresi kullanmak gerekirmiş.

Bence hem pozlama kolaylığı, hem banyo kolaylığı, hem maliyet, bir de yukarıda bahsini ettiğim sıkıntı sebebiyle negatif filmden şaşmamak gerek.

Kolay gelsin.


(*) 70lerin ortalarında ilk otomatik pozlamalı makinalar çıktığında, pile bağımlı kalma düşüncesi belli bir tüketici kitlesini rahatsız etmiş. Bu yüzden üreticiler otomatik olmakla beraber "B" ve flaş sync hızında ( yani 1/60 veya 1/100 ) pile ihtiyaç duymadan çalışabilen modeller çıkarmışlar. Bu cins çekimler için en iyisi bunlar.



#antika' tarafından 23.06.2010 01:00:10 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 22 Haziran 2010, 13:01 - İp: 78.***.**8.242
rokomet
rokomet (üye)
Ankara / Amatör

antika usta yine her zamanki gibi mükemmel yorumlamışsın..

söyleyecek bir iki sözüm olacak.. katkı mahiyetinde..

taze tecrübeme göre..
DSLR ler açısından pilin su koyuvermesi kadar bir diğer sıkıntı da,
makinenin işlemcisinin, 15-30-bulb gibi perde hızlarında pozlama yapıldığında bu imajı işleme (kayıt) süresidir.
Fotoğraf çekildikten sonra neredeyse perde süresi kadarda bu işleme olayı sürer. Bu sırada makinaya hiç bir müdahalede bulunamazsınız.
Yıldırım fotoğraflama gibi bir durumda, makina 30 saniyelik bir pozlamayı bitirdikten hemen sonra yeni bir yıldırım oluşabiliyor. gerçi aynı durum filmli makinede olabilir ama filmin şöyle bir avantajı var; 30 saniyenin bitiminin hemen ardından diğer 35 kare fotoğrafı ard arda beklemeksizin çekebilirsiniz.

sorduğun makine modeli olarakta zaten kullanmakta olduuğum canon eos 500n (filmli) bir örnek teşkil edebilir.. Bu gün piyasada ikinci eli 250 tl den satılıyor ve temizini bulursanız çok çok güzel iş görür..
tripod gece çekim konusunda olmazsa olmazdır.. tamamen mekanik (canon ae1 gibi) bir makinada iyi bir tripod gerekir çünkü ağırdır.
ama hafif bir makina için ucuz (30-50 TL) lik bir tripod iş görür.

tripodsuz çözümler fasulye çuvalı olabileceği gibi biraz tecrübede faydalı olur..
örneğin.. makinayı çekim esnasında bir yere dayamak.. (balkon demiri.. sandalye.. duvar)..
deklanşör titreşimini engellemek içinse..
bulp fonksiyonunda çekim yaparken objektif kolay açılabilen bir şey ile kapatılır.. (objektif kapağı zor çıkartılıyorsa yani titreşim yapabilirse olmaz) objektifin önü kapalıyken, ve makine bir yere dayandırılıyorken çekim için deklanşöre basılır.. sonra yavaş hareketle serbest el ile objektifin önündeki kapak (yada kağıt) alınır.. pozlama süresinin bitmesine karar verildiğinde sakince yine kapatılır.. sonra deklanşör bırakılır.. böylece deklanşör titreşimini film görmez..

 

Tarih: 23 Haziran 2010, 16:36 - İp: 88.***.**3.170
kty
kty (üye)
Yurtdışı / Firma

antika usta, ben gece çekimleri için bigbabol'a ısrarla dijital tavsiye etmektekteyim.

teknik olarak ortaya koyduğun noktalara diyecek birşeyim yok fakat gözden kaçırdığın en önemli husus tavsiye isteyenin bir 'amatör' olması. bulb modunda dakikalarca hatta saatlerce süren çekimler veya yıldırım fotoğrafçılığı gibi ZOR fotoğrafları, analoga yeni başlayan birisinin başarıyla çekebilmesi kanaati acizanemce çok çok zor.

gece ve akşam fotoğraflarında, fotoğrafın çoğunluğu "shadow" yani gölgededir. işte bu gölge detayını artırmak ve buralardaki noise yani kirlenmeyi azaltmak için pozlama süresini artırmak gerekir. bu durumda da fotoğraftaki ışık kaynakları patlamaya yol açaçaktır. ÖZETLE bu fotoğraflarda pozlama süresinin doğru ayarı hassastır. doğru süreyi ayarlayabilmek için ya çok iyi bir ışık ölçümü yapılmalı ve öyle pozlanmalı ya da daha basiti olan deneme-yanılma yani farklı pozlama sürelerini sırayla kullanma yöntemi ile bol bol fotoğraf çekilmeli ve sonra da en iyisi seçilmelidir.

işte bu noktadan baktığınızda dijital, filme müthiş bir avantaj sağlar. evet belki tecrübeli bir analog ve film kullanıcısı taktığı filmin ISOsuna göre çabucak doğru pozlama süresini tahmin edebilir fakart yeni başlayanlar için durum böyle değildir. doğru pozladığından ancak filmin nihayi sonucunu gördükten sonra emin olabilir. hayal kırıklığına uğramamak için farklı sürelerde fotoğraf serileri çekmek istese bu defa da karşısına artan film masrafı çıkacaktır. filmim ISOsunun sabit olması da cabası. oysa ellerindeki dijital ile farklı süreleri farklı ISOlar ile ve hatta farklı diyaframlar ile kombine edebilir ve düzinelerce deneme fotoğrafı çekip ne tür manzaralarda ne tür kombinasyonların daha iyi sonuç verdiğini kendi zevklerine fotoğrafları değerlendirerek karar verebilirler.

kısacası saatler süren analog çekimlerden sonra hala hayal kırıklığına uğrama riskiniz ciddi derecede yüksektir gece ve akşam fotoğrafçılığında.

bu işin bir yanı.

diğer mesele de filmin "noise" problemi. ister negatif ister dia, film siyaha yakın renk tonlarında her daim noise'a yatkınlık gösterir. velvia gibi dia filmler negatife göre daha az noise oluşturur evet çünkü tanecikleri çok daha incedir ama onda bile biraz az veya fazla pozladığınızda hemen noise kaplıyorsa fotoğrafı artık negatifi siz kıyaslayın. doğru velvia film uzun pozlamada biraz problemli ama negatife kıyasen getirdiği renk doygunluğu ve noise azlığından dolayı be kaliteli dia filmi negatife tercih ederim. AMA en iyi film bile basit bir DSLR'den daha fazla noise oluşturacaktır tekrar ifade edeyim.

SON OLARAK dijitalin çok büyük bir avantajı daha vardır o da HDR tekniği. dijital ile az pozlanmış - ideal pozlanmış - aşırı pozlanmış gece/akşam fotoğraflarını birleştirebilir ve oluşan HDR fotoğraflar ile noise'suz gölge detaylarını ve patlamamış şehir ışıklarını bir fotoğrafta birleştirebilirsiniz.

kısacasa dijital gece ve akşam çekimleri için özellikle yeni başlayanlar için çok daha avantajlı. he, ama ben yine de analog makineyi her türlü tavsiye ederim çünkü sonuçta ucuz ve eğlenceli fakat bir o kadar da öğreticidir. ayrıca eski makinelerin lenslerinin ışık toplama gücü yani minimal diyaframları çoğu modern dijital lensten çok daha iyi olduğu için ISO 200 veya 400 negatif film ile ve tripod kullanmadan aşağıdaki gibi fotoğraflar da çekmek mümkündür ve hoştur:



LAKİN şehir manzarası, gece mimarisi vb daha uzun süreli pozlamalar için özetle dijital derim...

#kty' tarafından 24.06.2010 04:36:08 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 24 Haziran 2010, 04:33 - İp: 91.***.**9.24
rokomet
rokomet (üye)
Ankara / Amatör

sayın kty,,
bana hitap etmemişsiniz ama ben üzerime alınıp, forum mantalitesi içinde cevap yazmaya çalışayım..

Konuyu biraz daha detaylandırmakta fayda var zira bilgi paylaşımı hepimiz (özellikle şahsım için) için faydalı olacak.

Çekilen fotoğrafın türüne ve çekim tekniğine göre Djital mi?, Konvansiyonel mi? sorusu, farklı cevaplar alabilir.
Çektiğimiz fotoğraf türü kurgu ise, yani sahneyi kendimiz hazırlıyor isek, o fotoğrafın en önemli süreci; sahneyi hazırladığımız, kurguyu yaptığımız süreç olacaktır. Dolayısıyla denemeler sürecinde , birkaç deneme şansımız olacaktır. farklı perde hızı ve farklı diyafram açıklıklarını denemek için, tecrübe kazanmak için çok bir sıkıntı olmayacaktır. Aslında böyle bir deneysel çalışmada her iki tür makinayı aynı anda kullanmak çok daha iyi neticelere sebep olacaktır.

Ancak sahneyi kontrol edemediğimiz fotoğrafçılıkta, tek bir iyi kare için zaten deneme yanılma şansımız yok.. Gece ışıkları altında insanları konu alan iyi bir kare yakalamak ise amaçlanan, sözkonusu sahnedeki spontane insan hareketlerini tekrarlatamayacağımız için dijitalin ayarlarları konusunda zaten deneme yanılma şansımız olmayacak. en iyi ihtimalle Raw türü bir fotoğraf çekim sonradan renklere müdahale etme şansımız olabilir.
Oysa az biraz tecrübe ile ortamdaki ışık miktarına göre ayarlanmış bir filmli makina bize hem perde hızı yönünden hemde sözkonusu sahnedeki "o anı" yakalayabilmek açısından daha elverişli bir teknik imkan sunacaktır. "O an" ı yakalayabilmek için belki ard arda çekimler yapmamız gerekecek fakat dijitalin görüntüyü işleme süreci burada dezavantaj oluşturabilecektir.

şimdi gelelim maddi boyutuna.. bu konuda, bir bakıma ve bir miktar haklısınız..
kaba bir hesap yaparsak

1 - ortalama giriş seviyesi bir dijital 1,350,- çekilen fotoğraf bedeli (fotoğraf başına maliyet) o sırada sıfır gibi görünebilir.. belkide sıfırdır.. kesin bir hükmüm yok. ancak uzun pozlamalar dijitalin sensöründe sorunlara yol açabilir.. yani tamir yada yıpranma payı fotoğraf başına maliyete eklenirmi eklenmez mi, kararsızım.

2- ortalama ikinci el filmli makine fiyatı 350,-
2a- 36 lık normal negatif film 5 lira civarı (toptan 3 liraya 100 isoluk filmde var, 8 liraya 400 isoluk filmde var).....banyo tab ücreti normal negatif için 15 lira civarı toplam 20 lira desek fotoğraf başına maliyet 85 kuruş gibi birşey oluyor..

dijital seçeneğe göre makine fiyatını yaklaşık 1200 fotoğrafla kapatıyoruz.

bundan sonrası kişinin kendi muhasebesine kalmış bir tercih durumu oluyor.

aslında teknolojisi bitmiş bir fotoğrafçılık türünü (film) savunmak banada çok mantıklı gelmiyor. ancak dijital fotoğrafçılıktaki kalite düzeyi, filmli fotoğrafçılıkta yakalanmak istendiğinde uçuk rakamları gözden çıkartmak gerektiğini az çok biliyorum.

şehsi bir tecrübeyi paylaşayım.. belki soruyu soran arkadaşa faydası olur.
birkaç yıl önce bir yakınımın özel gününde fotoğraf çektim (Kına gecesi). Benim gibi fotoğraf meraklısı çok sayıdaydı.. fakat benden hariç kimsede filmli makine yoktu.. Ben hepsi hepsi toplam 8 fotoğraf çektim. fakat diğer meraklılar dijitalin avantajından dolayı toplamda belki 100 belki 500 fotoğraf çektiler.. toplanabilenlerden hepsinden fotoğraflar toplandı.. benim çektiğim 8 fotoğrafın 2 si titrek yada flu olduğu için kayda değer değildi fakat diğer 6 tanesi bakılmaya değer fotoğraflar.. zaten kına anı yani gelin ile damadın yanyana oturup ellerine kına sürüldüğü an çerçevelendi.. diğer dijitallerin hiç biri bu fotoğrafın görsel güzelliğini yakalayamıyordu..
farkı yaratan unsurlar, antikanında dediği gibi dynamic range aralıığı, perde hızının kısalığı, gibi unsurlar..
yalnız şunuda özellikle belirtmem lazım.. sözkonusu fotoğrafı çektiğim anda diğer fotoğraf meraklılarından flaş patlatmamalarını özellikle rica etmiştim 3 fotoğraftan birinde ancak extra flaşlardan sakınmış bir fotoğraf elde edebildim..
fotoğrafı paylaşmak isterdim ancak hem mahremiyet hemde kayıt olarak şu an imkanım yok.. belki (izin verirse) daha sonra koyarım buraya

 

Tarih: 24 Haziran 2010, 10:23 - İp: 88.***.**3.170
antika
antika (üye)
İstanbul / Meraklı

Kty,

Deneme yanılmanın bedava (*) olması sebebiyle yeni öğrenenlerin dijitali tercih etmesi mantıklı. Ama yeni öğrenen kişinin bile nihai sonucu önceden bilmesinde sakınca yok : "Film daha güzel görüntü verir". Tek sorun filmin farkını farkettirmek için ustalık gerekmesi.

Filmde "noise" yoktur, "gren" vardır. "Noise" dijitale has birşey. Film karanlıkta mavi-kırmızı parazit oluşturmaz veya yada bu paraziti maskelemek için uygulanan dijital proses sonucu oluşan "banding"den de muaftır, detay kaybından da.

Gece çekimlerinin hassas pozlanmasından bahsetmişsin. Aslında bu da dijitalle birlikte önem arzeden bir sorun. Negatifin filmin öyle bir dinamik aralığı varki pozlamanın bu kadar hassas olması gerekmiyor. Esas önemli husus ise, yüksek kontrastta "doğru pozlama" diye birşeyin olmamasıdır, dijitalle ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne kadar hassas pozlarsanız pozlayın, dar dinamik aralık yüzünden film kadar iyi sonuç alamazsınız.

HDR falan gibi teknikler biraz boş ve yapay çabalar. HDR ile eldilmiş fotoları sevmiyorum, çünkü farklı pozlanmış, üst üste bindirilmiş her iki foto da "lineer" çalışan sensörlerin çıktısı, sonuçta ortaya çıkan resimde dinamikk aralık artmıyor. Dahası ciddi dijital işleme gerektiren bir süreç, ortaya bayağı yapay şeyler çıkıyor.

Gelelim sadede :
Ben bu yeni başlayan arkadaşın yerinde olsam şöyle bir çözüme giderdim :
1. Adinin adisi en ucuzundan (B modu olan) bir kompakt edinirdim.
2. 100-300 TL arasında "zoomsuz" lensiyle beraber filmli makina da edinirdim.
3. Gece önce kompaktla doğru pozlamayı bulana kadar deneme yanılma yapardım, sonrada filmle olayı bitirirdim.
4. İşi öğrenince kompakt maknayı sevmediğim birine hediye ederdim


(*) Aslında bedava değil. Deneme yanılmaların bedelini peşin ödüyorsunuz. Daha kötüsü paranızın karşılığını almak için bir sürü gereksiz deneme çekimi falan yapıyorsunuz, kendi ayak parmaklarınızı falan çekip duruyorsunuz. Habire makinayı test ettiğiniz için de bu sefer kafayı resim yerine makinanın performansına ayarlarına falan takıyorsunuz. İnsan kendini tanımalı, bu tuzağa düşmeyen yoktur, sonuçta kayda değer foto sayısına baktığınızda film dijitale tur üstüne tur bindiriyor. Bir başka sorunda dijitalle çekilmiş binlerce gereksiz fotografın birikmesiyle oluşan işyükü....

(**) FujiFilm 100+Banyo+Tarama = 10TL'dir. Tab işlemi bu maliyetin dışındadır, çünkü fotoların tabı için de aynı miktar çıkıyor cepten.

 

Tarih: 24 Haziran 2010, 11:08 - İp: 78.***.**8.242
kty
kty (üye)
Yurtdışı / Firma

rokomet,

forumdaki mesajlarıma bakarsanız benim nerdeyse fanatizm düzeyinde analog destekçisi olduğumu görebilirsiniz. buna rağmen kendi tecrübelerime binaen, gece/akşam çekimleri için yeni başlayanlara dijital tavsiye ediyorum çünkü kimseyi yanlış yönlendirmek istemiyorum.

verdiğiniz kına örneği filmin hala ne kadar iyi olabileceğinin bir göstegesi lakin bahis mevzuu olan çekim tarzından çok daha farklı.

diğer bahsettiğiniz türden gece çekimleri için analogun kullanılabileceğini ben zaten bir örnek vererek kabul ettim AMA analogta "biraz tecrübeyle" yapılır dediğiniz ayarlamanın ben dijitalden daha hızlı olduğuna katılmıyorum. akşam veya gece fotoğraflarında, eğer analog ile aynı ışık gücünde kaliteli lensli bir dijitaliniz varsa, 'O an'ı kaçırmama adına inanın bu dijital, analoga göre birçok yönden avantajlıdır (bakınız bir önceki mesaj).

antika usta;

yabancı kelimeleri kullanmayı sevmiyorum ama türkçe karşılıklarını bulamamaktan dolayı mecbur kalıyorum. film'de noise değil evet grain olur biliyorum ama mesajları okuyanların kafaları karışsın istemiyorum teknik tabirlerle.

dinamik aralık konusunda biraz filmi abartıp dijitali de küçümsüyorsunuz desem kırılmazsınız değil mi? tamam eski nesil kompakt dijitaller gerçekten kötü fakat yeni nesiller ister DSLR isterse micro 4/3 hatta APS-C sensörlü yeni kompakt sistem makineleri olsun bahsettiğiniz dinamik aralık konusunda çok güçlüler. yarı ve tam profesyonel dijitaller zaten apayrı dünyalarda. son yıllardaki dijital gelişmeler yüksek seviyede olmasaydı birçok profesyonel analogtan dijitale geçmezdi, bunu da gözardı etmemek lazım. şimdi otomatik modda öylesi gece çekimleri yapan dijitaller var ki hiç de filmin kontrast aralığından geri kalmıyor. HDR tekniğini de küçümsüyorsunuz kanaatimce. bugün yılların fotoğraf ustalarının kitaplarına bakarsanız bunların dahi doğru kullanıldığında ve abartılmadığında HDR tekniğinin sağladığı avantajlarda hemfikir olduğunu görürsünüz. şahsen en çok örnek aldığım fotoğrafçılardan biri olan Alain Briot'nun kitaplarına bakabiliriz mesela. HDR ile -1,0,+1 yani 3 pozlama aralığını hatta kimi zaman -2,-1,0,+1,+2 yani 5 poz aralığını bile doğallığı bozmadan fotoğraflayabilirsiniz. bu kadar geniş dinamik aralığa sahip film yoktur.

diyorsunuz ki "Film daha güzel görüntü verir. Tek sorun filmin farkını farkettirmek için ustalık gerekmesi." ben buna sadece "daha" kelimesini kaldırarak katılıyorum çünkü ikisi de birbirinden iyi sonuç verebilir.

verdiğiniz öneriyi sevdim. gayet mantıklı. hele de işi şimdilik ucuza kapatmak istiyorsa. lakin parası varsa ve dijitalin gerçek gücünü bir nebze olsun görmek istiyorsa ben de derim ki o "adinin adisi" kompakt yerine kullanılmış temiz bir DSLR alsın ve kendisi kıyaslayıp karar versin sonunda.

iki örnekle bitireyim:

1.ANALOG: Contax G1 + Fuji Superia 200 (negatif) SIFIR MÜDAHELE



2.DİJİTAL: Canon EOS 300D + EF 17-40mm USM-L SIFIR MÜDAHELE



bunlarda birincisinin photoshop'tan geçmiş, ikincisinin de toplam 3 fotoğraftan birleştirilmiş HDR hali:

ANALOG:



DİJİTAL:



#kty' tarafından 24.06.2010 16:35:03 tarihinde düzenlendi.


#kty' tarafından 24.06.2010 16:43:55 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 24 Haziran 2010, 16:34 - İp: 91.***.**6.157
antika
antika (üye)
İstanbul / Meraklı

Kty,

Analitik-bilimsel fasafisoyu bırakalım, önce gözümüzle görülene bakalım :

Gökyüzünün mavisi en natürel hangisinde ? Yani dijital sensör RGB algılıyor diye bunlardan başka renk yok m bu dünyada ? Neden abartılı bir şekilde RGB'den birisini gözümüze sokuyorlar ?


Diğer meseleye gelelim. Maalesef gün geçtikçe DSLRlar daha iyiye gitmiyorlar dinamik aralık konusunda, bilakis geri gidiyorlar. Çünkü MP artıyor, piksel boyutu küçülüyor. Herkes piksel boyutunun küçülmesinin gürültüyü arttırdığını bilir ama pek az kişi bunun aynı zamanda diamik aralığı daralttığını bilir.

Birisi henüz ufukta görünmeyen logaritmik giriş-çıkış grafikli sensör üretene kadar bu iş böyle maalesef. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, fizik kuralları taş gibi yerinde duruyor.


#antika' tarafından 25.06.2010 00:46:58 tarihinde düzenlendi.

 

Tarih: 24 Haziran 2010, 22:37 - İp: 78.***.**6.239
rokomet
rokomet (üye)
Ankara / Amatör

foveon sensör bende bir ara umut ışığı yakmıştı ama talep görmeyip üretimi durunca o ışıkta söndü..

 

Tarih: 25 Haziran 2010, 12:01 - İp: 88.***.**7.137